Zengin ülkelerden daha çok israf ediyoruz

Abone Ol

Malum, önce Covid19 pandemisi daha sonra Rusya- Ukrayna savaşı sonrası tüm Dünya’da ekonomik kriz meydana geldi. Avrupa’da ve ABD’de bile halk protestoları ve gösteriler giderek artıyor. Türkiye’de bizde yüksek enflasyon ile boğuşuyoruz. Dünya’daki çoğu ülke vatandaşlarının alım gücünde zayıflama meydana geldi. Ekonomik krizlerde insanlar için kaynaklarını etkin biçimde kullanmak daha fazla önem kazanıyor. Artık israf yapmamak çok daha önemli…

Gıda israfında durum nedir? Bunu da görmek için Birleşmiş Milletler tarafından 2021 yılında yayınlanan Gıda İsrafı raporuna bakalım. Tabloda Avrupa’da dikkat çeken ülkeler ve Türkiye’nin gıda israf miktarları yer alıyor.

Ülke

Kişi başına düşen gıda israfı (kg)

Rusya

33

Avusturya

39

Belçika

50

Hollanda

50

Polonya

56

Finlandiya

65

İtalya

67

Almanya

75

İngiltere

77

İspanya

77

Norveç

79

İsveç

81

Fransa

85

Türkiye

93

Yunanistan

142

Tabloya baktığımızda Avrupa’nın en çok gıda israfı yapan ülkeleri arasında Türkiye’nin olduğu görülüyor. Bir tek Yunanistan’dan daha az gıda israfı yaptığımız ortaya çıkıyor. Yaklaşık 300 yıldır Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya vb ülkeler bizden daha zengin ama adamlar daha az israf yapıyor. Yani “biz zenginiz” diye düşünüp rahat davranmıyor, israf yapmıyorlar. Üstelik bu ülkeler bizim gibi Müslüman değil. İslamiyet’te israf edilmemesine çok büyük önem veriliyor ama Müslüman Türkiye, Hıristiyan ülkelerden daha fazla israf yapıyor.

Bir konuyu belirtelim. Avrupa’da halkın alım gücünde zayıflama oldu ama halen ortalama bir Avrupa vatandaşının alım gücü ortalama Türk vatandaşından daha fazla… Yani ortalama Türk vatandaşı geliriyle 100 birim mal alabilirken, ortalama Avrupa vatandaşı 200 birim mal alabiliyor. Buna rağmen ortalama Avrupa vatandaşı, ortalama Türk vatandaşına göre daha az israf yapıyor. Avrupalı tane ile meyve ve sebze alıyor, biz birkaç kilo alıyoruz. Sonra aldığımız birkaç kilo meyveyi yiyip bitiremiyor ve çöpe atıyoruz. Avrupalı dilimle karpuz alıyor, biz 10 kiloluk karpuzu alıyoruz. Serpme kahvaltı diye de bir şey var. Önümüze 30-40 çeşit kahvaltılık geliyor ve bunun büyük kısmını yemediğimiz için çöpe gidiyor. Türkiye’de her üç ekmekten biri çöpe gidiyor. Yılda 7.7 milyon ton yiyeceği çöpe atıyoruz. Milli gelirimizin %15’ini israf ediyoruz.

İsraf aslında bir mantalite farkını ortaya çıkarıyor. Bu mantalite farkı sadece gıda israfında değil üretim, yönetim dahil tüm alanlarda da karşımıza çıkıyor. Örneğin; büyükşehirlerde otobüsler, metrolar, metrobüsler arka arkaya arızalanıyor hatta yanıyor. Vatandaşlar otobüsleri itelemek zorunda kalıyorlar. Neden? Çünkü belediyeler bunların bakım ihalelerini eş, dost, tanıdık kesimlere dağıtmış. Bu da kaynakların etkinsiz kullanımının, israfın bir örneği… Millet olarak her yıl 5 milyar doları ithal sigaraya harcıyoruz. Yani bu mantalite olunca sadece gıda israfı ile iş sınırlı kalmıyor. Her yıl ortalama 1460 saatimizi TV ve cep telefonuna harcıyoruz ki bu sürede bir yabancı dil öğrenebiliriz. Pek çok yerde karşımıza çıkıyor. Üretimi minimum maliyetlerle yapamıyoruz ve uluslararası ticarette dezavantajlı oluyoruz.

Aşırı gıda israfı yaptığımız ortaya çıkıyor. İsraf yapmasaydık aile bütçemiz ve ülke ekonomisi ne olurdu? Varsayalım ki 10 kilo meyve alıyor ve bunun 6 kilosunu yiyoruz. Geriye kalan 4 kilosunu çöpe atıyoruz. Eğer 6 kilo meyve alıp 6 kilo meyve yeseydik israf ettiğimiz 4 kilo meyvenin parası cebimizde kalacaktı. Bu 4 kiloluk meyvenin parası ile altın, gümüş, borsada hisse senedi vb alacaktık. Örneğin; her ay belli miktarda Aselsan alıp kenara atacaktık. Birkaç sene sonra da bunun faydasını görecektik. 5 yıl önce ASELSAN hissesi 6.50 TL iken şimdi 42-43 TL bandında olduğunu belirtelim. Aldığımız üç ekmekten birini israf ediyoruz. Eğer 3 ekmek yerine 2 ekmek alsaydık çocuğun eğitim masrafları, kira gibi diğer masraflarımızı daha rahat karşılayacaktık. Yurtdışında haftasonları AVM’ler kapalı, dolayısıyla millet evinde tatil yapıyor. Yani bizim gibi o AVM benim bu AVM senin diye dolaşmıyor, gerekli gereksiz mallar satın almıyor, israf yapmıyor. Hem gelirleri fazla hem de israf yapmadıkları için gerçekten ihtiyaçları olan şeyleri rahatlıkla alabiliyorlar.

İsraf yapmasaydık ülke ekonomisi nasıl etkilenecekti? Çiftçi bu 4 kilo meyveyi satamayınca alternatif yollar arayacaktı. Örneğin; meyveyi başka ülkelere ihraç ederek ülkeye döviz ve kendisine gelir elde edecekti. Konserve, reçel, salamura, meyve suyu vb fabrikalara satacaktı ve bu fabrikalar da ürünlerini başka ülkelere ihraç edecekti. Bir diğer alternatif de çiftçinin bunun yerine daha katma değerli ve satabileceği ürün yetiştirmesidir. Örneğin; Türkiye’de son yıllarda mango, ejder meyvesi gibi alternatif ürünler üretiliyor. 20 sene önce kivi yetiştirilmezken şimdi Karadeniz’de bile kivi yetiştiriliyor. Şu anda Türkiye ithal ettiğinin üç katı kadar kiviyi ihraç ediyor. Benzer bir durum muz ve benzeri ürünler için de geçerli… Aslında çöpe atılan 4 kilo meyve için kullanılan su, gübre, ilaç, çiftçinin emeği de israf edilmiş oluyor.

İsraf ithalatımızı da etkiliyor. Türkiye ürettiği buğday ile ekmek ihtiyacını karşılıyor ama un ve makarna ihracatı için gerekli buğdayı dışarıdan alıyor. Eğer her üç ekmekten birini israf etmesek kendi ürettiğimiz buğday (yıllık 20-21 milyon ton civarı) un ve makarna üretimimiz için de yeterli olacak. Aynı biçimde Türkiye’de yetişmeyen ama ihtiyacımız olan ürünleri ithal ediyoruz sonra bu ithal ettiğimiz ürünleri israf ediyoruz. İsraf ediyorsak ithal etmeye de ihtiyacımız yok demektir.

Kısaca Türkiye çok fazla israf ediyor, kaynaklarını etkin kullanamıyor. Bu yazıda gıda israfı diye ele aldık ama tüm kaynaklarımızı verimli kullanamadığımızı da rahatlıkla söyleyebiliriz. Eğer gıdalarımızı, kaynaklarımızı israf etmezsek refahımız ve gelirimiz artar, daha rahat yaşarız, daha mutlu oluruz.