Yüce gönüllü Vali

Abone Ol

Her akşam gün karanlığa dönerken bir engelli vatandaşımızın kapısını çalacak, saat “17:00-17:30” gibi misal, haneye beraberinde aydınlığını getirecek…

“Pamuk kalpli” bir misafir.

İstisnasız her günün mesaisini bir engelli vatandaşın evinde nihayetlendirecek…

Görev süresi boyunca tek gün sektirmeden.

Misafiri olacak engelli vatandaşın…

Muhabbetine talip olacak.

Derdi de sevinci de yerinde görmektir devlet adamlığı mahareti aslına bakarsanız…

Vatandaşın evinde, bir laf atımı uzağında, demini almış çayın buharında.

Ülkemizde bir eşini benzerini işitmedim…

İlimizde hiç şahit görmedim.

Özel günler harici…

Kimin aklının işi engelli vatandaşların gözlerinin içine güler yüzle bakmak.

Kamu kurumlarına tekerlekli sandalye rampası yapmayı engellilerin kamu hizmetlerine ulaşımında kafi gören kamusal kafa…

Engelli vatandaşa ulaşmayı nerden akıl etsin?

İlimizdeki engelli vatandaşlarımızın isim ve adreslerini liste halinde hazırlatmış, her gün bir hanenin kapısını çalacak, dertse dert dinleyecek…

Sevinçse sevince ortak olacak.

Yüce gönüllülük…

Kamusal sorumluluk.

Kastamonu Valisi Meftun Dallı…

Örnek bir çabanın içinde.

Not: “Kel simit” şeklinde bir isimlendirme çıktı…

Okumuşundan cahiline herkes kabul etti.

Henüz itiraz eden oldu mu bilmiyorum…

Olduysa helal olsun.

“Coğrafi İşaret Tescili” olan ürünümüze isim takılıyor üstelik…

Kabahatin katmerli olduğunun farkında değiller.

Gerçi sen ismine “resmi” olarak ne kadar “Kastamonu Susamsız Simidi” dersen de…

Adı “kel simit” fiilen.

Ayıbın daniskası…

Geleneksel kültüre atılan iftira.

Uyaralım…

Hele şehrimize gelip de “magazin” boyutunda “güya” tanıtım programı çeken televizyoncuların dilinden lütfen ama lütfen “şu kel simit” ifadesini alalım.

Yozluk…

Cahillik.

“Susamsız simit”…

Nesi eksik?

Not 2: Belediyeler festival yaptığında…

“Şapka başımdan düşüyor.”

“Asabiyet” anlamına geliyor “şapkanın baştan düşmesi”…

Personel maaşı ödeyemeyen belediyelerin festivale bütçe ayırmasını anlamak olası değil.

20 ilçemiz de pek heveslidir festivalcilikte…

Temelini üretimden alan bir konu üzerine “hasat sonu” festivali yapılsa baş üstüne, “eften püften” isimler altında etkinlikler, birkaç yılda bir isimleri değişir zaten.

Belediye başkanlarının “kendilerini gösterme” dertleridir…

Festivallerden ekmeğini doğrultanlar için iyi pazar.

Geçtiğimiz hafta sonu bir ilçemizde “yayla festivali” yapıldı…

Aynı güzergahta birkaç önceki başka bir festival ise iptal olmuştu.

Bölge “yaylacı” ve kışçı”…

Anladık.

Anlayamadığım…

Söz konusu bölgede “kış mevsimi” ve “yayla turizmi” üzerine bir hareketlilik, iş planı, yatırım var mı da festivali yapılıyor?

Festivale gidenler beğendi bölgeyi diyelim…

Ne gibi bir turizm altyapısı hazır kıta? 

Festivalin altının “üretim” ile dolu olması lazım…

Aksi halde umulan fayda ne?

Yedik, içtik, dağılalım mı?..

Merakımdan soruyorum.