GMG Kastamonuspor’un bu sezonki hali vakti, 4 haftada aldığı 4 galibiyetin ötesinde kulübün tüm enstrümanlarının oluşturdukları senfonik bağlılık, camianın tek yürek oluşu…
Yıllardır çektiğimiz özlemi yerle bir edecek dinamizmi tüm enerjisiyle içinde taşıyor.
Neydi ki bu özlem…
“’Kastamonululuk’ kimliğinin bir özne olarak ülke sathında şeref turu atması.”
Başladı işte…
Her “Kastamonuluyum” diyenin göğsünden tüten “aidiyet” ve “gurur ateşi” alemi sarmaya başladı.
İç saha maçlarında dolan Gazi Stadı, deplasmanda birlikte atan kalpler, dünya yüzündeki yekun hemşerilerimizin 90 dakika boyunca kulak kabartması…
Kastamonu, yekvücut oluyor, fark ediyorsunuz değil mi?
Tam da ülkemizin dört bir tarafında okunacak bir hikaye yazılacak gibi…
Önsöz yazıldı bile.
Gol atıldığında tüm futbolcuların teknik heyete koşmaları, hatta, sevgi yumağında neredeyse teknik direktör Levent Eriş’in yerde kalarak nefessiz kalması…
Gerçi ondaki ciğer değme körükte yok.
Maçta yenersin yenilirsin…
Aslolan “taraftar, yönetim, kadro” sacayağının sevgi ve saygıda galip gelmesi ki, GMG Kastamonuspor çoktan bu kategoride şampiyon olmuş durumda.
Bu hava aman göğümüzden hiç eksik olmasın…
Şampiyonluk yolu bu iklimle mümkün çünkü.
(İnegöl maçı ilk yarım saatte bitti…
28 ve 31’inci dakikalarda gelen goller hakemin son düdüğüne gerek kalmadan son olarak orta noktayı gösterdi.
GMG Kastamonuspor 15 ila 22’nci dakikalar arasında az bir konsantrasyon kaybı yaşaması haricinde maçın tamamına hakim oynadı…
Kadro yapısı oturdukça ve oyununu geliştirdikçe, kora kor mücadelenin ötesinde, estetik olarak da izleyenlere zevk veren tablo ortaya çıkacaktır.
“Bay” haftası ertesinde 3 önemli maç var fikstürde...
Zor bir bariyer ama GMG Kastamonuspor’un esintisi yeter.)