Kuzeykent küçük sanayi'de bir arkadaşım umreden dönmüş, Caferi de alıp ziyarete gittik.
İyi ustadır, adam gibi de adamdır. Sanayi esnafı sever, sayar. Sakal bırakmış. Çok da yakışmış.
Dobra konuşur, lafını esirgemez. Onun doğruları vardır. Kırmızı çizgileri desek daha doğru olur. İhlal edene ağzının payını biraz sinkaflı verir.
Cafer ile pek bi anlaşırlar. Kendilerini ifade dilleri hemen hemen aynıdır.
Kabe'yi anlattı, Mekkeyi Mükerreme'den bahsetti. Bir ara gözleri doldu, sesi titredi...
Faaliyet gösterdiği dükkan satılmış. Dükkan sahibi çık diyormuş. Olabilir, yeni sahibi de belliki kiradan kurtulup kendi mekanında çalışmak istiyor.
Bizim arkadaş çıkacak lakin kiralık dükkan yok. Eşe dosta haber salmışlar. Bir aydır arıyorlarmış hala bulamamışlar.
Şimdi ben ne diyeyim?!
Söyleye söyleye dilimizde tüy bitti. Yapalım diyoruz yaptırmıyorlar, yapın diyoruz yapmıyorlar. Sizin bu memlekete gareziniz mi var kardeşim? Hapsettiniz siyaset dolabına Kastamonu'yu, ne kapağını açıyorsunuz çıkabilelim, ne kilitliyorsunuz ümidimizi yitirelim.
Maslak, maslak dediniz, Ankara'lara gidip geldiniz, siyasiler ile pozlar verip boy boy resimler çektirdiniz, kağıtlar imzaladınız, onay geldi, onay gitti şu oldu bu oldu sonra?
Yedi sene geçti kardeşim, yedi. Toki bir senede bir milyon konut yapacağım diyor, biz afedersiniz kıç kadar yere bir küçük sanayi sitesi yapamıyoruz. Neymiş biz Şerife Bacı'nın torunlarıymışız. Memleket için rahmetli canını vermiş, biz alnımızdan damlayacak iki damla tere kıyamet koparıyoruz.
Vay yakında kazmayı vuracağız, vay temel atacağız hikaye üstüne hikaye.
Bir de küçük sanayi projesinde rezev iş yerleri yokmuş, öyle diyorlar. İş yeri alamayan esnaf ne yapsın? Evet soru bu, ne yapsınlar.? Sanayi projesini düşünürken, kendinizi hesaba katıyorsunuz da ya diğerleri?..
Mevcut sanayi sitesindeki yanlış hesaplar aynen devam edeceğe benziyor.
Daha vakit var, eksikleri tesbit edin, giderin.
Bu çok önemli; iş yeri stokcularına müsade etmeyin. Bakın mevcut küçük sanayi de böyle bir durum var. Burada kaç iş yeri varsa yeni yapılacak yerde o kadar kontenjan açmayın. Kişi başı bir iş yeri şartı koyun. İş yerini değil esnafı dikkate alın.
Beş yüz metre kare üzeri iş yerlerini küçültüp sayıyı artırın.
İmalat sanayini mevcut yapıdan ayırın. Başka bir yerde orta ölçekli sanayi kurulmasının önünü açın. Bunun için bürokratik engeller mi var?
Sanayi imarlı arsa mı yok?
Yeteri kadar yatırımcı mı yok?
Geçin Abi bunları, bırakın urgana un sermeyi.
Bölgeye özel ihtisaslı sanayi Kastamonu'muza iyi gitmez mi? Bence çok iyi olur.
Mesela sayıları hızla artan mermer ocakları için yarı ya da tam mamül üreten fabrikalar sitesi kurulabilir.
Ya da şehrimize çok yakışacak masif tasarım mobilya fabrikaları veya orta ölçekli işletmeler grup sanayisi kurulabilir. Hatta şehrimize çok yakışır.
Rüzgarda yanayım mı, söneyim mi kararsızlığında nazlanan mum alevi modunda her yıl kafa yoran ahşap fuarı da anlamını bulmuş olur.
Bütün bunları konuşurken ustamızı ziyarete gelenler bizim sohbetimize takılınca dükkan dar geldi.
Anlattıklarımıza hak verenler pehlivan tefrikalarını geride bırakan seyirci karakteri gaz vermeye çoktan başladı.
- Haklısın Sadık bey.
- Hadi yapalım.
- Şunu da deneyelim.
- Başkanımız ol.
- Hemen şimdi.
Gaza gelivermişim.
- E o zaman ne bekliyoruz, hemen şimdi başlayalım. Burada bulunanlar yeni oluşumun kurucu üyesi olsun. Arkası gelir. Var mısınız?
Kısa bir sessizlik..
- Ustacığım Umre ibadetin kabul osun..
- Allah tekrarını nasip ersin.
- Dükkanda müşterim de vardı.
-Yemeğin altını açık unutmuşum...
Bir anda herkesin işi çıkıverdi...
Utanıp gidemeyenlerin bahanesi deprem, seçim, ekonomik kriz...
Umreden yeni dönen arkadaşımın ağzını kapatarak frenledik lakin Caferi susturmak mümkün olmadı.