"Unvansız ve ayrıcalıksız bir müslüman"

Abone Ol

Şehrimizde ögretmen, valilik özel kalem müdürlüğü, çevirmen olarak uzun yıllar görev yapmış olan Mustafa Bayburtlu ile vakti kısa, menzili uzun sohbet ettik...

Duru suyun üzerinden denizin dibini seyrettik.

Güneşin bunalttığı açık arazide hiç beklenmedik anda hissedilir  hissedilmez bir esinti çıkar ya bazen...

Öyleydi.

40 sene öncesinin Kastamonu'sunu konuştuk...

Ebediyete göçen vatan sevdalılarını vefa, şükran ve rahmet ile andık.

Bayburtlu, kaleme aldığı "Bir Güzel İnsan" kitabını hediye etti, kitabın kapağına ismini koymayacak bir yüce gönüllülük...

Rica ettim, armağan kitabının ilk sayfasına imzasını atmasını, yine ismini koymadı.

Hayatı böylesi "hırssız, kavgasız, beklentisiz" yaşamak...

Bayburtluoğlu'nda hissettim.

Siyasete girmezler...

Ayrı gayrı bilmezler.

İyiyi unutmazlar...

Kötüyü unuturlar.

Bayburtlu'yu yolcu ettim...

"Kadim dostlar" ile vedayı uzatmam, hatta hiç üzerine düşmem, aslolan zihin mesafesini ortadan kaldırabilmekte.

"Gönüller bir yerde olsun" derler...

Zihinler bir yerde.

Mesele, ayrı dünyaların insanı olunsa da, aynı evrenin insanı olunduğunun kavranabilmesi...

Gerisi lafügüzaf.

(Bayburtlu "Bir Güzel İnsan" kitabında Muhammed İhsan Oğuz'u anlatıyor...

"Hayatı, kişiliği, İslam anlayışı, tasavvuf anlayışı, eserleri" başta olmak üzere 30 başlıkta izah ediyor ulu çınarı.

Bayburtlu'nun cümlesi ile Muhammed İhsan Oğuz'un hayat istikametini tarif edelim...

"Allah Teala'nın has kulu, Peygamber Aleyhisselam'ın has ümmeti, İslam ve insanlık aleminin faydalı bir üyesi" olmaya vakfedilmiş bir hayat.

19 Haziran 1887'de geldi yalan dünyaya...

2 Ağustos 1991'de geçti ebedi aleme.

Muhammed İhsan Oğuz'un Kastamonu Posta ve Telgraf İdaresi'nde başkatip olarak olarak görev yaptığı milli mücadele yıllarındaki kahraman ve vatansever tavrını daha önce yazmıştım, ikinci kez olsun, örnek olsun...

Kurtuluş Savaşı'nın henüz başlangıç ayları, Ankara'dan Kastamonu Postanesi'ne gelen telgrafta İstanbul Hükümeti ile irtibatın kesilmesi istenir, zor bir karardır, Muhammed İhsan Oğuz'un kararı nettir, Başmüdür ile istişaresinde "Biz Mustafa Kemal Paşa'nın dediğini yapalım. Aksi halde Anadolu harekatı başarılamaz" der.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1925 yılındaki Kastamonu programında Kastamonu Postanesi'ni ziyaret eder ve Muhammed İhsan Oğuz ve vatansever memurlar ile görüşür...

Unutmamıştır Gazi.

Muhammed İhsan Oğuz ilim ve tasavvuf ehliydi...

Emsallerine için kullanılması adet halini alan yüceltici ifadelerin kendisi için de kullanılmaya başlanmasından rahatsızlık duydu ve o dönem toplum içinde insanların birbirlerine hitapları olan "Bey" yahut "Beyefendi" sözlerinin kullanılmasını istedi.

"Beyefendi" dedi sevdikleri...

O da tüm hitaplarında "bey" ve "beyefendi" sözcüklerini kullandı.

Kimseyi karşısında yerde diz çökerek oturtarak misafir etmedi...

"Unvansız ve ayrıcalıksız bir müslüman" olarak yaşadı.

"Bir Güzel İnsan"...

Fötr şapka giydi.

"Bir Güzel İnsan"...

Devlet idaresinde "danışma, liyakat, adalet, iyilik üzere hüküm ve icra" tarafında oldu.

Mutlaka okuyun...

Duru suyun üzerinden denizin dibini görün.

Not: Gurbetçi hemşerilerimiz "Cumhuriyet'in 100. Yılında Kastamonu" başlıklı bir çalıştay düzenlemeyi hedefliyor...

Valilik ziyaretinde bulunulmuş, çalıştayın konu başlıkları, tarihi, yeri vesairesi görüşülmüş.

"Kıymetli bir proje" olsa gerek...

Mangalda kül bırakmamanın faydasını Kastamonu çok gördü, bir kez daha görsün, peynir gemileri yol alsın.

Kastamonu'ya asıl lazım gelen "Cumhuriyet'in İkinci 100 Yılında Kastamonu" çalıştayı olsa gerek...

"Gelecek" önemli olan.

Geçmiş geçti gitti...

Bardağın yarısı boş bir deneyimdi.

2'nci yüzyılda istikamet nasıl olacak?..

İlk yüzyıldan edinilen deneyimler ışığında, yol haritası, hem de sürdürülebilir ölçekte.

Bu da...

Bilim insanlarının işi.

Çok emek isteyen...

Meşakkatli bir süreç.

Masa etrafındaki bir toplantı ile olmaz...

Yıllara sari hazırlık ister.