Üniversitelerin Misyonu Ve Yeni Nesil Üniversiteler (II)

Abone Ol

Üniversitelerin Misyonu Ve Yeni Nesil Üniversiteler (II)

“Milletin kültürü üniversitesinde toplanır, merkezileşir ve orada işlenir.

Mabet milletin kalbi ise üniversite beyni demektir.”

(Nurettin TOPÇU)

 

Günümüzde, bilim, teknoloji ve sanayi alanlarında baş döndürücü gelişmelere bağlı olarak dünya ülkeleri arasındaki süründürülebilir kalkınmaya yönelik büyük bir rekabet yaşanıyor. Bu gelişmeler, yükseköğretim kurumlarımızın organizasyonunda ve misyonunda da bir güncelleme ihtiyacı ortaya çıkarmıştır.

Tarihsel süreç içinde, üniversiteler bulunduğu ülke veya bölgenin şartlarına bağlı olarak çeşitli aşlamalar kaydetmiştir. Buna göre yeni nesil üniversitelerin bazı özelliklere şu şekilde ifade edilebilir:

·        Bilginin üretilmesiyle birlikte uygulamaya geçirilmesini de önemser, bu bilgiyi ekonomik değere dönüştürür, üniversiteye hem bir Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) kurumu hem de bir işletme mantığıyla yaklaşır ve girişimci vasfa sahip mezunlar verir...

·        Mezunlarını yirmi birinci yüzyıl becerileriyle donatmayı hedefler; müfredat, materyal-kaynak ve öğretim kadrosunun güncellenmesini teminat altına alır…

·        Araştırma, proje, üretim ve yeni bir yönetişim modelinin ortaya çıkarır ve dış paydaşların fikirlerinin süreçlerde yer almasını sağlar. Ar-Ge sonuçlarına bağlı olarak yenilikçi yaklaşımlar ortaya koyar, tasarım ve patenti önceler.

·        Meslek standartlarını esas alarak kalite güvence sistemlerini uygular ve akredite olmuş programlara sahiptir.

BİRİNCİ NESİL ÜNİVERSİTELERDEN DÖRDÜNCÜ NESİL ÜNİVERSİTELERE, ÜNİVERSİTELERİN DEĞİŞEN MİSYONU

·        1. Nesil üniversite : Eğitim-öğretim hizmeti vererek toplumun ihtiyaç duyduğu nitelikli insan değerini yetiştirir.

·        2. Nesil üniversite: Eğitim-öğretimle birlikte Ar-Ge faaliyetlerinde bulunur. Ar-Ge ile üretilen bilginin makale, sempozyum, kitap vb. ulusal ve uluslararası bilimsel yayınlarla evrensel bilgiye katkı sunar.

·        3. Nesil üniversite: Diğer üniversitelerle ve ilgili kurumlarla işbirliği halindedir. Teknik boyutunda; araştırma laboratuvarlarıyla ve diğer araştırma merkezleriyle evrensel bilgiye katkı verecek,  ve toplumsal sorunlara çözüm üretecek AR-Ge çalışmalar yapar. Ar-Ge ile üretilen bilgiyi patentleştirir ve bu bilgileri endüstriye ve üretime yansıtmak suretiyle ekonomik bir değere dönüştürmek için çaba gösterir. Sosyal boyutuyla da; toplumsal sorunlara çözüm öneriler sunar ve ilgili kurumlarla işbirliği yaparak sorunların çözümüne katkıda bulunur, sürdürülebilir bir kalkınmaya katkı sunmak için kalite ve verimlilik konularında sanayi kuruluşlarına danışmanlık yapar.

·        4. Nesil üniversite: Ar-Ge, inovasyon, evrensel bilgiye katkı ve eğitim-öğretim çalışmalarıyla birlikte, dijital ve ileri teknoloji uygulamalarını kullanan ‘Endüstri 4.0’ alanındaki gelişmelere bağlı olarak, teknolojinin farklı alanlarıyla ilgili Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarına odaklanır. Bu araştırmalardan elde edilen bilgiyi ulusal ve uluslararası üniversitelerle, Ar-Ge merkezleriyle ve endüstriyel kuruluşlarla işbirliği halinde patentleştirir ve üretime dönüştürür.

ÜLKEMİZDE, YÜKSEKÖĞRETİMDE HEDEFLENEN PERFORMANSIN YETERİNCE ORTAYA ÇIKMAMASININ BAZI SEBEPLERİ

·        Özellikle 1970’lı yıllardan 2010’lu yıllara kadar Ar-Ge’ye ayrılan kaynakların ve altyapının yetersiz oluşu, terör olayları, siyasal ve ekonomik istikrarsızlıklar…

·        Türkiye’den yurt dışına uzun yıllar devam eden fakat son yıllarda siyasi iradenin ve T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını ve buna bağlı bir kurum olan TÜBİTAK’ın bazı olumlu düzenlemeleri ve teşvikleri ile tersine çevrilmeye çalışılan beyin göçü…

·        Yeni nesil üniversite modeline geçişte geç kalınması…

·        Üniversite-sanayi işbirliğinin yeterince gelişmemesi, Teknokentlerin vb Ar-Ge ve üretim merkezlerinin 2000’li yıllara kadar önemsenmemesi…

·        Üniversitelere ve sanayi kuruluşlarına, başarılı-nitelikli ara eleman yetiştirecek olan meslek liselerine olan ilgiyi azaltan, 10 yıldan fazla süren 28 Şubat 1997 yılındaki siyasi/askeri darbe sonrası alınan kararlardan sonra, üniversite giriş sınavlarındaki katsayı adaletsizliğinin yol açtığı sorunlar…

·        FETÖ vb dış güçlerin kontrolündeki illegal yapıların, 2013 yılı ve öncesi KPSS, ALES, yabancı dil vb sınavlarda yaptığı usulsüzlükler neticesinde, özellikle kamusal alana sızmalarının devletin işleyiş mekanizmalarına ve yükseköğretim kurumlarına zarar vermesi…

·        12 Eylül 1980 darbe ürünü olan ve adeta yamalı bohçaya dönmüş 2547 sayılı YÖK yasasının, o tarihten bugüne sayıları 27’den 208’e ulaşan üniversiteleri idarede, planlamada, koordine etmede yetersiz kalması...

·        Öğretim üyelerimizin on binlerce liralık üniversite BAP projeleri, yüzbinlerce veya milyonlarca liralık TÜBİTAK proje destekleri ile yaptıkları araştırmalar sonucu üretilen ve sanayide üretime ve ekonomik bir değere dönüştürülmesi ve sır olarak değerlendirilmesi gereken bilgilerin 2000’li yıllara kadar süzgeçten geçirilmeyerek yurt dışı dergilerde yayımlanması ve buna göz yumulması…

 

 

 

ÜLKEMİZDE, BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ALANLARDAKİ BAZI OLUMLU GELİŞMELER

Özellikle 2010’lu yıllardan sonra, yükseköğretim alanındaki bazı olumlu değişimler ve sağlanan maddi destekler neticesinde bu alanda bazı olumlu değişimler yaşanmaktadır. Bu gelişmelerden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

·        Teknoloji üretemeyen, toplumsal sorunlarımızı çözemeyen eski bilimsel anlayış değişmeye başlamıştır. Ülkemizin kaynaklarını dışarıya pompalayan bilimsel ve teknolojik sömürü sistemine karşı, milli ve yerli bir direniş başlamıştır. Sadece makale yayımlamakla, atıf almakla sorunların çözülemeyeceğinin ve başkalarının ekmeğine yağ süren araştırmaların bize bir faydası olmadığı/olamayacağı anlaşılmıştır (zihniyet değişimi).

·        Bilimsel araştırmalarla elde edilen bilgilerin, evrensel bilgiye katkı sunmasıyla birlikte, bu bilgilerin yaşam kalitesinin artırılmasına ve bu bilgilerin teknolojiye/ üretime yansıtılmasına yönelik çalışmalar hız kazanmıştır.

·        Türkiye’de, 2001 yılından sonra kurulan Teknokentlerde önemli başarılar sağlanmıştır. 2023 verilerine göre, bu Teknokentlerde toplam 8.972 firma faaliyet göstermekte ve bu firmalarda toplam 93.173 personel istihdam edilmektedir. Bu firmalar, bugüne kadar toplam 233 Milyar TL satış ve 8,2 Milyar Dolar ihracat gerçekleştirmiştir.

·        Kamu ve özel sektörde, bilim teknoloji ve Ar-Ge merkezlerinin sayısının hızla artması neticesinde, YERLİ MOTOR, İHA, SİHA, ALTAY TANKI, ATAK HELİKOPTERİ, GÖKTÜRK UYDUSU, Toog, ANKA İNSANSIZ HAVA ARACI, MİLLİ DENİZALTI, MİLLİ UÇAK, LAZER GÜDÜMLÜ FÜZELER, KAAN SAVAŞ UÇAĞI, YENİLENEBİLİR ENERJİ SİSTEMLERİ (Rüzgâr Enerji Türbinleri ve Güneş Enerji panelleri) vb kendi teknolojik cihaz ve silahlarımızı üretmeye başladık. MİLLİ YAZILIMLAR geliştiriyoruz, sağlık sektöründe kullanılan MR vb önemli cihazlar üretmeye başladık.

·        Yerli-milli ilaç ve salgın hastalıklara karşı aşı vb yıllarca dışa bağımlı olduğumuz bu tür stratejik konularda devletimizin ve özel sektörün ilgili kurumlarında müthiş bir motivasyon ve özgüven var ve bu çalışmalar son hızla devam etmektedir.

Daha iyisini nasıl yapabiliriz? Ve yapmamız gerekenlerle ilgili düşüncelerimi bir sonraki yazıda paylaşacağım inşallah.

Selam, sevgi ve saygılarımla…

 

Prof. Dr. Zekeriya Yerlikaya

e-posta: y.zekeriya@gmail.com

LinkenIn: https://www.linkedin.com/in/zekeriya-yerlikaya-9992b272/

Twitter (X): https://twitter.com/yerlikayazeki

Faceebook: https://www.facebook.com/zekeriya.yerlikaya.7