Ücretler nereye?

Abone Ol

Ekonomide birbirinden farklı çok sayıda işgücü piyasası mevcuttur. Örneğin; Makine mühendisinin piyasası farklıdır, Kaporta ustasının piyasası farklıdır, anaokulu öğretmeni piyasası farklıdır. Bu piyasalardan birinde işgücü arzı fazla iken diğerinde işgücü talebi fazla olabilir. Ekonomi fazla bilmeyenler için hatırlatalım. Piyasanın dengede olması için arz ve talebin birbirine eşit olması lazımdır. Eğer eşitse piyasa dengededir. Ama dediğimiz gibi piyasalarda denge kısa dönemde oluşmayabilir. Piyasalardan birinde arz diğerinde talep fazla olabilir. Yani piyasalardan birinde işsizlik varken diğerinde işverenler çalışacak işçi bulamayabilir. Şimdi “Hocam! Bayram değil seyran değil bize bunu neden durup dururken anlattın” diyeceksiniz.

Etrafımda bizzat şahit olduğum olayları anlatayım. Bu olayları anlattıktan sonra başlangıçta anlattığım iktisat ders konusunu anlayacaksınız.

1-     Bir yakınım şerit işinde çalışacak eleman arıyor. Kendisi yetiştirecek ve performansa göre ücreti de artıracak. Uzun süredir aramasına rağmen bulamıyor. Birlikte iken bir telefon geliyor. Telefondaki kişi “İnşaatte ameleyim. Günlük yevmiyem 1000 TL, eğer daha fazla vereceksen Kastamonu’ya geleyim ağabey” diyor. Kalıpçı, betoncu falan değil, düz amele olmasına rağmen günlük 1000 TL yevmiye ile çalışıyormuş. Yani ayda 4 hafta sonu düşersek 22 işgünü çalışıp 22.000 TL kazanıyor. Asgari ücret 8500 TL iken iyi para… (Doğru mu söyledi yoksa pazarlık için yüksek mi beyan etti bilmiyorum). Tabi, anlaşma olmuyor. Benim tanıdık, halen şeritte çalışacak eleman arıyor. “Şeritte çalışırım, isşizim” diyen varsa bana ulaşsın.

2-     Kastamonu Ticaret odası seçimlerinden sonra Oğuz Fındıkoğlu’na hayırlı olsun ziyaretine gitmiştim. Haliyle “Kastamonu sanayicilerinin ne gibi sorunları olduğunu, üniversitenin ne gibi katkılarda bulunabileceğini” sormuştum. Kastamonu sanayicilerinin önemli sorunlarından birinin kalifiye eleman sıkıntısı olduğunu öğrenmiştim. Hatta bazı sanayiciler kalifiye elemanı Kastamonu dışından getirdiklerini ve bazılarına o zamanın parasıyla Profesör maaşı kadar ödeme yaptıklarını öğrenmiştim.

3-     Benim üniversiteden Azerbaycan Türkü bir öğrencim Miri var. Nisan ayında Antalya’ya çalışmaya gitmiş. Malum çok iyi Rusça biliyor ve Antalya’ya da bayağı iyi sayıda Rus turist gelmiş. Orada bir cafede işe girmiş. Asgari ücret alıyor, işyeri kalacak yer ve yemeği de karşılıyormuş. Maaşından daha fazla bahşiş geliri varmış. Yani 18.000-20.000 TL arası aylık geliri var, ayrıca kalacak yer ve yemek masrafı da yok. Onları da (kalacak yer ve yemek) katarsak aslında maaşı 25.000 TL’ya yaklaşıyor. Muhtemelen Haziran-Temmuz-Ağustos aylarında bahşiş geliri dolayısıyla toplam geliri de artacak. Miri’nin Turizm fakültesi mezunu veya tecrübeli olmadığını da belirteyim. Miri’nin söylediğine göre Antalya’da halen işçi arayan (özellikle Rusça, Almanca ve İngilizce bilen) işletmeler mevcut.

Büyük ihtimalle siz de buna benzer olaylara şahit oldunuz veya oluyorsunuz. Bu olayları alt alta koyup düşünüyorum.

TUİK işsizlik oranları %10. Ekonomisi iyi olan ülkelerde bu oranlar %5 ile %8 arası. Yunanistan, İspanya, Portekiz, İtalya gibi ülkelerde %10’un üzerinde. Bazı Balkan ülkelerinde %20’ye yakın… Avrupa resesyona girdiğine göre biraz yükselebilir ama sonuçta Türkiye’de işsizlik çok düşük te değil, çok yüksek de değil. Yukarıda bizzat şahit olduğum üç olayı düşününce akla işgücü piyasalarında uyumsuzluk geliyor. Hani yazının başında anlattığım işgücü piyasalarında uyumsuzluk var ya. İşte o geliyor. Kesin bir yargım yok, çünkü araştırmak gerekiyor. Ama etrafta “Gençler iş beğenmiyor. Asgari ücretin iki üç katını vermemize rağmen sanayide çalışacak eleman bulamıyoruz. Gençler düşük maaşlı da olsa masa başı iş istiyor” tarzında serzenişleri çok duyuyorum. Eğer bu serzenişler doğruysa gençler şimdilik baba parası yiyip Ağır ve zor sanayi işlerinde çalışmak istemiyor, masa başında düşük gelirli işleri tercih ediyorlar. Bu nedenle sanayide, memleketlerinden uzaktaki illerde (Antalya, Muğla vb) çalışacak eleman bulunamıyor ama büyükşehirlerde masabaşı iş veya memurluk işi yapmak isteyen çok sayıda kişi var. Yani başta anlattığım gibi bir sektörde işçi bulunamıyor, diğer sektörde çalışanlar iş bulamıyor. Uzun dönemde ne olacak? Bu gençler ömürleri boyunca baba parası yiyip “Aylık 15.000- 35.000 TL para için sanayide üstümü başımı kirleteceğime, yağ içinde kalacağıma masa başında asgari ücrete çalışırım” diyemez. Bir süre sonra sanayide çalışan arkadaşının ev, araba, iphone vs aldığını görünce fikrini değiştirecekler. Babalar “yeter artık! E… kadar oldun, elin ekmek tutsun artık, evlenip barklan da biz de torun sevelim” diyecekler. Ebeveynler “eğer derslerinde çalışmazsan seni sanayiye veririm” diye korkutmaktan vazgeçecek hatta çocuklarını kaynakçı ustası, falanca ustası vb olmaları için özendirecek. Üniversiteler, sanayinin ihtiyacına göre eleman yetiştirecek biçimde yeniden yapılanacak. Ama bu uzun dönemde olabilir, ne yazık ki kısa dönemde sanayici kalifiye eleman ihtiyacını karşılamakta zorlanacak. Aslında bu iktisat alanında yüksek lisans-doktora yapan öğrenciler için güzel bir araştırma konusu. “Gençler asgari ücretin iki katı veya daha fazlasına Sanayide çalışmak istemiyorlar mı? İstemiyorlarsa nedenleri nedir?” bu araştırma sorusundan güzel bir tez çıkabilir.

Bu anlattığım üç hikayeden çıkardığım diğer sonuç da artık “Türkiye’de çalışanların çoğu Asgari ücret alıyor” efsanesinin geçerli olmadığıdır. Resmi kayıtlarda “Çalışanların yarıdan fazlasının asgari ücret aldığı belirtiliyor” diyeceksiniz. İşverenler, asgari ücretin üzerinde verseler bile SGK’ya kayıt yaparken asgari ücret üzerinden gösteriyorlar. İşverenlerin ne kadarının bunu yaptığını bilmiyorum, ama piyasadaki herkes SGK kayıtlarını asgari ücret üzerinden gösteren işverenleri size anlatır.

Son olarak şunu söyleyelim. İşin, mesleğin iyisi kötüsü olmaz. 1960’larda Almanya’ya giden gurbetçilerin çoğu fabrikalarda yağ pas içinde çalıştı, Çöpçülük yaptı, tuvalet temizledi. Sonra bir kısmı Türkiye’ye dönüp apartman yaptırdı, köyde araziler aldı. Şimdi beş altı daireden kira alıp emekliliklerinin tadını çıkarıyorlar. Eğer gerçekten “sanayide çalışmak istemiyorum, daha düşük ücrete masa başı iş isterim” diyen gençler varsa bu düşüncelerini bir kez daha gözden geçirsinler. Sanayide işçi bulamayan işletmeler mecburen size işi öğretecekler ve siz işi öğrenene kadar hatalarınız göz ardı edecekler ve siz işi öğrenince de sizi kaybetmemek için ücretlerinizi iyileştirecekler. Çünkü işçi bulamıyorlar, mecburlar.