Tosya’nın hem sözleri hem müziği hem de oyunuyla ünlü “Tiridine Bandım” türküsüyle ilgili doğuş rivayetlerini (yediye yakın) önce Kastamonu gazetesindeki üç köşe yazımızda, sonra da birleştirip makale şeklinde Kültür Çağlayanı dergisinde yayımlamıştık:
· “KASTROFEST Dolayısıyla Tiridine Bandım Türküsüyle İlgili Rivayetler I”; Kastamonu, 26 Eylül 2019, 2.
· “Tiridine Bandım Türküsüyle İlgili Rivayetler II”; Kastamonu, 17 Ekim 2019, 2.
· “Tiridine Bandım Türküsüyle İlgili Rivayetler III”; Kastamonu, 5 Aralık 2019, 2.
· “Tiridine Bandım Türküsüyle İlgili Rivayetler I-III ”; Kültür Çağlayanı, S 59, 11-12/2019, 34-35; S 62, 5-6/2020, 6-7; S 64, 9-10/2020, 16-17.
Türkü, Tosyalı güvenilir kaynaklara göre; Tosyalı Hakkı Berber’in (1897-1989) halktan derlediği “Amanın Fazlı’ım” türkü sözlerine İsmail Okur Naiboğlu’nun (1900-1974) “Tiridine Bandım” nakarat bölümünü ekleyip bestelemesiyle oluşmuş (1920-1930 arası), oyunu da Tosyalı Mustafa Başefe (1896-1981) ve arkadaşları tarafından düzenlenmiştir. Ünlü türkü derleyicisi Muzaffer Sarısözen Ankara Devlet Konservatuvarı adına 1948 yazında Kastamonu’ya geldiğinde 12 Temmuz 1948 tarihinde Tosya’da İsmail O. Naiboğlu’ndan türküyü derler. Notaya alıp TRT THM Repertuvarına 432 numarayla kaydedilmesini sağlar. Sözleri üç bentten oluşmaktadır.
Söz konusu rivayetler dizi yazımızın ikincisinde Araçlı hemşehrimiz İTÜ TMDK Sanatçı Öğretim Görevlisi İrfan Kurt’un Musiki Dergisi Net’te yayımlanan “Halk Kültüründe Hiciv ve Manda Yuva Yapmış Söğüt Dalına Gerçeği” başlıklı makalesinde dile getirdiği bir rivayeti de aktarmıştık: “Bu türkü, ozanların bey aleyhine söz söylemelerinin yasaklandığı bir ortamda doğuyor. Ozana, bir eğlencede türkü söyleme emrivakisi yapılmış, önüne de kuru ekmekten yapılmış bir yemek (tirit) konmuş. Ozan, yapılan haksızlığı, ince zekâsı ve hiciv yeteneğiyle dile getirmiş.”
Türkülerde ve birçok anonim halk edebiyatı ürününde beğenilen eserlerin doğuşuyla ilgili çeşitli rivayetler vardır. Rivayetlerin çokluğu, beğenme derecesini gösterdiği gibi türkünün eskiliğini ve yayılma alanının genişliğini ifade eder. “Tiridine Bandım” yaklaşık 80-100 yıllık geçmişine karşın sözleri ve ezgisinin-oyununun güzelliği dolayısıyla bazı çevrelerde “sahiplenme” arzusunu uyandırmış, yeni rivayetlere meydan vermiştir. İşte bu ayki okumalarımız sırasında karşımıza çıkan bir örnekte olduğu gibi. Aşağıda künyesini verdiğimiz kitapta karşımıza bir yerde “Tiridine Bandım” türküsü çıkarsa siz de şaşırmaz mısınız?
Haydar Ersöz; Kırklar, Ankara 2020, 319 s. La Kitap Yayınları:69.
Alevilik ve alternatif tıp alanlarındaki kitap ve yazılarıyla tanınan Ersöz (Çorum 1961) kitabının Miraç adlı bölümünde Alevi ozanların/âşıkların havalandırdıkları türkülerin, deyişlerin, nefeslerin değerinden, öneminden söz ederken örnek olarak Tiridine Bandım türküsüne (s.16-19) şu girişle işaret ediyor: “Türkünün hikâyesini bilince durum değişiyor. Zalim valiyi eleştirmek ve onun haksızlıklarını dile getirmek her zamanki gibi yine Türkmen Abdallara, âşıklara düşmüş. Vali, Türkmen Abdallarından hiç hoşlanmaz imiş. Vali, büyük bir düğün şöleni düzenlemiş. Ne var ki âşıklar olmadan şölen sönük kalacak, onu da biliyor. Çünkü çalgı çalan, türkü söyleyen, halay çeken bir tek Âşık, Abdallar var. Vali, ‘Şölene onları da çağırın, ama et vermeyin, kalabalığa da karışmasınlar. Bir kenarda otursunlar, sadece etin suyunu verin, zamanı gelince çalgılarını çalsınlar.’
Abdallar, sazlarını sırtlayıp varmışlar Vali Konağı’na. Herkes etleri yemiş, onlar etin suyuna banmışlar ekmeklerini. Sıra Abdallara gelince onlar da etmişler edeceklerini:
Sabahleyin erken çifte giderken
Öküzüm torbadan düştü gördün mü?
Amanini amanini amanini yandım.
Tiridine tiridine tiridine bandım.
Bedava mı sandın, para verip aldım.
Manda yuva yapmış söğüt dalına
Yavrusunu sinek kapmış gördün mü?
Nakarat
Aşağıdan gelir Türkmen koyunu,
Selviye benzettim yârin boyunu.
Nakarat
Aşağıdan geliyor al yeşil bayrak,
Sen kimin yârisin, her yerin oynak.
Nakarat
Sabah erken ezan okur iken,
Müezzin minareden uçmuş, gördün mü?
Nakarat
Neler geldi neler geçti felekten
Un elerken deve geçti elekten
Nakarat
Bitiş:
Oğlan bizim kız bizim
Bok yeme derviş, tekkeyi bekle!
Sözleri bu şekilde sıralayan yazar, her bendin mecazi değil gerçek anlamını; valiyi, toplumu nasıl eleştirdiğini yaklaşık iki buçuk sayfa kadar açıklıyor. Türküyle ilgili dip not koymamış. Kitabın sonundaki kaynakçada da türkülere dair özel bir yayın görülmüyor. Açıklamaları, yorumu kendisi de yapmış olabilir. İzin almadığımız için tamamını yayımlamıyoruz. Okuyucu, hemen İrfan Kurt’un yazdığı, rivayetteki beyin, valiye dönüştüğünü hemen farketmiştir. Halk kültürü unsurlarında anlatıcı, derleyici yer, insan adlarını, olayları mahallîleştirmeyi sıklıkla yapar. Beğendiği türküyü, geleneği, yemeği, el sanatını hemencecik kendi yöresine, toplumuna taşıyıverir. Haydar Ersöz’ün Tiridine Bandım türküsünü, Alevi kültürüne taşıyıp taşımadığı konusunda son sözü söyleyebilmemiz için biraz daha araştırma yapmamız gerekiyor. Haydi iş başına Nail Bey. Kolum ağrıyor diyemezsin!