Ekonomi

Ticaret Borsası yönetimi, ilk yılı geride bıraktı

Kastamonu Ticaret Borsası Yönetim Kurulu, görevdeki bir yıl vesilesiyle gazetecilerle buluştu.

Abone Ol

Kastamonu Ticaret Borsası Yönetim Kurulu, görevdeki bir yıl vesilesiyle gazetecilerle buluştu.

Ticaret Borsası Toplantı Salonu’nda gerçekleşen programa Borsa Başkanı Serdar İzbeli, Meclis Başkanı Tarık Altıkulaç, Yönetim Kurulu Üyeleri ve Borsa çalışanları katıldı. Toplantının başlama saatinin 09.37 olması, toplantı masalarının üzerinde ise meyve çekirdeklerinden 3737 yazılı olması dikkat çekti.

Toplantıda Ticaret Borsası Başkanı Serdar İzbeli, Meclis Başkanı Tarık Altıkulaç, Meclis Başkan Yardımcısı Orhan Reis, Başkan Yardımcıları Ömer Gülamoğlu ve Mehmet Sinan Küçükoğlu birer konuşma yaptı.

SERDAR İZBELİ: POZİTİF  AYRIMCILIK İSTİYORUZ

Ticaret Borsası Başkanı Serdar İzbeli: “Ormanlarımızı koruma adına 30-35 sene önce her istikamette orta ölçekli bir sanayi yapmaya kalksak, bugün şehrin sıkışıklığında bir galerileri, hububatçıları falan çıkartmaya çalışsak yer yok. Bunun için de sayın milletvekillerimizi, Tarım Bakanımızı bilgilendirdik. Sayın Cumhurbaşkanımıza da bir şekilde ulaşılacak. Batı Karadeniz değil, bütün Karadeniz olarak birleştik, bütün borsalar olarak. Bir fikir birliğinde bulunduk ve Kastamonu gibi bölgeler için pozitif ayrımcılık istiyoruz. Biz zaten orman kentiyiz. Burada kent ormanı falan kurmaya gerek yok, zaten orman kentinde yaşıyoruz. Biz arazi fukarası bir memleketiz. Çünkü Kastamonu'nun yüzde 68’i kimine göre yüzde 72’si orman. Orman Bölge Müdürümüzle de görüşüyoruz. Orman Genel Müdürümüzün de haberi var. Biz pozitif ayrımcılığı Düzce, Bolu, Karabük, Zonguldak, Bartın, Sinop bütün bu bölge için istiyoruz. Çünkü biz orta ölçekli bir sanayi yapmaya kalksak, bir gıdacılara, hububatçılara yer yok. Bakın kaç günden beri Daday ve Devrekani bölgesinde sadece ay çekirdeği hasadını başlatamıyorlar. Koyacak yer olmadığı için. Biz de üniversitemizde bir protokol imzalamıştık. Ay çekirdeği numunelerini gönderdik, yağ oranına göre müşteri bulmaya çalışıyoruz, oradaki üyelerimize” diye konuştu.

“MEZBAHANE’DE PROJEMİZ HAZIR”

Serdar İzbeli: “Mezbahaneyle ilgi biz Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği’yle birleştik. Tabii her şeyi yapmak için mekan lazım. Bununla ilgili de şu anda bütün çalışmalarımızı bitirdik, projemiz hazır. Türkiye'de dört yerden proje örneği aldık. Bu işin Bugatti’sini bulduk. Yer için uğraşıyoruz. Şu anda Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği IFAD kapsamında kendi yaparsa yüzde 75 hibe alabiliyormuş, biz de ona destek veriyoruz” dedi.

Peynir altı suyuyla ilgili tüm süt tesislerini topladıklarını dile getiren İzbeli: “Peynir altı suları tabiata karışırsa zehir ama bisküviye, krakere, çikolatada kullanılırsa faydalı bir şey. Bununla ilgili de şu anda projemiz herhalde bitti. TKDK’dan bekliyoruz ama buna da bir mekan arıyoruz. Yani nereye yapacağız? Bununla ilgili de kasım ayı içerisinde sayın vekillerimizle buluşacağız. Nerede buluşacağız derseniz 11 Kasım geçen sene ağaç dikme programıyla başladı. 11 milyon ağaç dikilmişti. Biz geldiğimiz günden beri değil. Biz 10 yıldan beri askeriyede 4 bin askerimizin yediği şeftali, kiraz, erik, kayısı, vişne, çekirdeklerini biriktiriyoruz. Bunları kurutturuyoruz. Bir dikili kesim sahası, aldık Azdavay’da. Onlarca dikili kesim sahası var Kastamonu'da. 11 Kasım'da inşallah, bütün vekillerimiz söz verdiler bakanlığımızdan da gelecek olacak muhtemelen. Odalar Birliği'nden de davet ettik. Bunu bütün Türkiye'de, bütün misafirhanelerde, okullarda yapsanız bu Kastamonu ormanlarındaki yabani hayata bir nebze can suyu vermiş oluruz. Hedeflerimizden bir tanesi de bu. Zaten bu artık bizim sosyal sorumluluk projemiz gibi bir şey” ifadelerini kullandı.

Bahar aylarında ilimizde yaklaşık 70 gün yağmur yağdığını ifade eden İzbeli: “Eylül ve Ekim’de de kırağı ve soğuk başlıyor iki buçuk ayda buradan kaybediyoruz. Beş ay iklimde bir sıkıntımız var. Beş ayda yetişmeyen ürün yok arkadaşlar. Salatalık, domates, biberi, maydanozu saymıyorum. Beş ayda her ürün yetişir. Bizim organize seracılık bölgeleri hedefimiz var. Kastamonu'da 2-3 tane organize seracılık bölgesi yapmayı planlıyoruz. Bununla ilgili Tarım Bakanlığı'yla görüşmelerimiz devam ediyor. Gene yer lazım. Lazım. Bizim ama amacımız şu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı gibi Atatürk Orman Çiftliği'nin ne kadar bataklık olduğu söylenir. Biz de battal olan, kayalık olan yerleri tercih edeceğiz. Neden öyle yapacağız? Mesela dün Devrekani Besi Organize’nin toplantısını yaptık. Kaymakam, Belediye Başkanımız, İl Genel Meclisi üyeleri buradaydı. Devrekani besi organizelerinin hemen yanında taşlı, kayalık alan var. Orada yaklaşık 80 büyük ahır meydana gelecek. O kadar hayvanın dışkısını ve biyogaz tesisinden çıkan gübreleri o alanlara atacağız ki Devrekani gibi sert iklim olan bir yeri bile mamur hale getirebileceğiz.  Çaycuma'da örneğin özel bir bölgesi var. Biz de eğer denk getirebilirsek bunun için enerji istiyorlar, enerjide de Devrekani Besi organizenin bütün çatıları güneş enerjisi olacak. Biyogaz tesisinden çıkan enerjiyi de verdiğimizde iki katı falan bir ürün almış olacağız. Bir de depolar için uğraşıyoruz. Hububat için aynı sıkıntılar var. Köylü traktörüne yüklüyor, koyacak yeri yok. Biz Toprak Mahsulleri Ofisi'yle de görüşüyoruz. Eğer kısmet olursa hedeflerimizden bir tanesi de çiftçinin bu hububatını koyacağı silolar yapmak ama bu yatay silo, beton olabilir ama en azından emanete koyabileceği, satış için ayrı bir şey lazım. Çünkü apar topar getiriliyor. Apar topar geldiğinde de apar topar bir fiyat veriliyor. Yani müşteri öyle olur. Zaten ticarette en pahalı kredi, en hızlı kredidir. Gidip de bankaya ‘bugün para lazım’ dersen hesabını görür banka. Bizim yaptığımız şu meyve çekirdekleri operasyonunu bile bütün Türkiye'de yapılsa ne ayılar şehre iner ne tilkiler sağda solda gezer. Onların çünkü yabanın hayatını biz bozduk” dedi.

İzbeli, Taş Mektep ile ilgili de konuşarak: “Taş Mektep’in proje okulu için uğraşıyoruz. Daha önce giden valimizi sağ olsun eski devlet hastanesinin oradaki 10 dönüm yeri gerekirse 3-4 dönümünün aynı mimarisinde, 3-4 katlı bir fabrika. Yani oyuncak yapan fabrika... Bu fikrimizi Odalar ve Borsalar Birliğine götürdük. 138 bin adetle oyuncak yapıldı. Rıfat Başkanımıza da bu oyuncakları hediye etti. Deprem girdi araya. Bütün sistemimiz bozuldu. Bu deprem bizi herhalde üç sene falan sorun yaşatacak ama fırsatlar tükenmez. Biz Avrupa Birliği'yle ilgili bütün projelerimizi hala eş güdümlü götürüyoruz. Ülkemize bir şeyler daha katmanın peşindeyiz. Bir de tarım liseleri son zamanda gündemde. Biz bunu sayın vekillerimizle de konuştuk. Bize göre daha doğrusu bu işin anaokulundan veya ilkokuldan başlaması gerekiyor. Yani bir çocuğun resme merakı yoksa illa resme, müziğe bir ilgisi yoksa illa müzik öğrenecek diye uğraşmamalı. Bunu da Milli Eğitim Müdürümüzle de konuştuk. Bize bu işin ilkokulundan itibaren eğitimi ve öğretimi ve o tarafa doğru meyilliyse bu çocuklar böyle bir ara eleman değil de ‘aranan eleman’ sloganıyla bunu da destekliyoruz. Yani tarım liseleri tabii önemli ama mühim olan temelli bir yere gelmek. Çünkü bir cümle vardır, ‘Temel, yama kabul etmez’ yani temele öyle bakmalıyız ki ilerisi daha iyi, daha yüksek kapı çıkabilsin” dedi.

İzbeli son olarak, 30 bin ton sarımsağın saklama koşulları iye olmadığı için 10 bin tonunun boşa gittiğini söyleyerek: “Gazını saldığında sarımsak fire veriyor ama saklama koşulları iyi olunca yüzde 5’e düşüyor. Bu ette de patateste de aynı. Her şey muhafaza ister. Bugün buğdaydır, mısırdır, ay çekirdeğidir, koyacak yer yok. Bizim böyle bir bütçemiz yok ama bizim yan yana getireceğimiz iş adamlarımız var. ‘Bize yer’ desek karşımıza elli tane mevzuat çıkar. Onun için de ‘dünyada mekan, ahirette iman’ on ilin bütün Oda Borsaları aynı şeyi söylüyoruz. Bu hepimize iş, aş demek. Daha dün Cumhurbaşkanlığı Yatırım Destek'ten bir telefon aldım. 220 dönüm yer lazım kahve tesisi için. Adam hiçbir yerde bulamamı. Bu araziler orman desen orman değil. Ben size hepinizi aslında o toplantıya gidelim. Şu Tosya yolundaki yerde yapalım. Yani Her yer kaya, dağ, taş. Her yerin orman statüsü olmanın anlamı yok. Herkesin kapalı mekana ihtiyacı var ve şehri rahatlatacağız. Galerileri sağı solu alıp da yayarsak şehir biraz nefes alır. Turizm de ona göre gelişir” diyerek konuşmasını tamamladı. 

ORHAN REİS: "KALİTEMİZİ DUYURMAYI HEDEFLİYORUZ"

Ticaret Borsası Üyesi Orhan Reis, en büyük hedeflerinden birisinin Taşköprü sarımsağıyla ilgili soğuk hava deposu organize edilmesi olduğunu belirterek: “Çiftçilerimizin bu soğuk hava depolarında ürünlerini bir yıl muhafaza edebilmeleriyle birlikte ürünün daha fazla katma değer katılarak piyasaya arzının sağlanmasını hedefliyoruz. Tabii bu bir tamamıyla birbirine bağdaşmalı bir proje olacak. Bunun neticesinde de Taşköprü sarımsağında biz borsasının kurulmasını hedefleyerek istikrarlı bir fiyat politikası ve homojen bir şekilde yurt dışında bu ürünlerimizin satışını sağlamayı hedefliyoruz. Taşköprü sarımsağı bildiğiniz üzere dünyanın en kaliteli ürünlerinden bir tanesi. Şu anda ne yazık ki büyük bir uğraş içerisindeyiz Taşköprü sarımsağıyla ilgili. Biz burada rekabeti kalite rekabetine çekme hedefindeyiz, haksız rekabetten çıkartıp kalitemizi tüm dünyaya daha çok bilinen olan kalitemizi duyurmayı hedefliyoruz” dedi.

MEHMET SİNAN KÜÇÜKOĞLU: "ÜSTESİNDEN GELMEK AMACIMIZ" 

Mehmet Sinan Küçükoğlu da tüccarların da sıkıntılar yaşadığını belirterek: “Bu ürünün daha hala tanınmıyor olması, kurumlar arasında birbirinden olan uyuşmazlıklar... Bugün Ticaret Bakanlığı bunların denetimini belediyelere vermiş. Şu anda sarımsağın nakliyesini yaptığımız zaman hala daha ona kabuklu sarımsak muamelesi vererek ceza yazılıyor. Bu gibi şeylerin üstesinden gelmek amacımız” dedi.

Küçükoğlu, İzbeli’nin saydığı projelerin önemine değinerek: “Bu projeler kimi zaman bir insanın ömrüne yetmiyor. Yani bunların hepsi bir an önce yapılması gereken şeyler değil. Yani önemli olan sindire sindire yapılabilmesi. Zaten önümüzde koskocaman uzun bir mevzuat süreci var. İmarla ilgili problemle, yerlerle ilgili, yatırımcılarla ilgili problemler var. Ben bunu niye söylüyorum? Biz kurum olarak hiçbir şey yapmak zorunda değiliz. Hiçbirimizin böyle bir yükümlülüğümüz yok zaten. Çünkü hiçbirimizin buradan en ufak bir maaşımız bile yok yani. Öyle bir şey yok ama iyi olmak iyi insan olmak o kadar çok zor değil. Bu saydıklarımızdan sonra kamuoyunun karşısına çıktığımızda nerelerle karşılaşıyoruz? Diyorlar ki ‘Soğuk havalar ne oldu?’ Biz bunu yapacağız dediysek yapmak istediysek bunda bir kötü niyeti yok. Önümüzde dediğimiz gibi bir mevzuat süreci, yer problemimiz var. Bu hemen olacak bir şey değil” diye konuştu.

ÖMER GÜLAMOĞLU: " KASTAMONU, HEP ÜVEY EVLAT MUAMELESİNDE KALMIŞ"

Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi Ömer Gülamoğlu, ilimizin hiçbir zaman istila görmediğini fakat en fazla şehit veren illerin başında geldiğini ifade ederek: “Fakat hep üvey evlat muamelesinde kalmış. Kastamonu’da bir durum var, bir parlar, bir ara duraklama devrine geçer. Fakat şimdiki bu dönemde öyle tahmin ediyorum ki heyecanı yüksek olan Serdar İzbeli’yle bu yine çıkışa geçecek. Sıkışmış kalmış bir ilimizin gelişmiş olmasına rağmen kendini gösterememesi büyük sorundur. Yatırımcılara alan açabilirsek Kastamonu kalkınacaktır” dedi. (Cengiz Muhziroğlu)