Teşekkürler “yerel basın” ve “Vali Dallı”

Abone Ol

Önüme boş gazete kağıdı konulduğundan beri 23 Nisan” ve “19 Mayıs” ulusal bayramlarının şehrimizde Gazi Stadyumu’nda kutlanması için yazdım durdum, gazetemiz manşet üstüne manşet attı, refiklerimiz de yazdıkça yazdı…

Bayram töreni nihayet asli mekanına döndü.

Yerel basın için olmazsa olmazdı bu…

Takibinden asla vazgeçilmedi.

Göreve geldiğinin ilk ayı dolmadan bu kararı alan Vali Meftun Dallı’ya teşekkür…

Yerel basının seslendirdiği halkın ortak sesini duyduğu ve derhal gerekli hassasiyeti gösterdiği için.

Milletin valisinden beklentisi budur…

Tarihe geçti bu kararı ile Vali Dallı.

Filmi geri sarayım…

Vali Dallı’nın ilimize atanmasının 20’nci gününde bayram törenleri için “stadyum” kararı almasının arka planını anlatayım.

“30 Ağustos Zafer Bayramı”…

Vali Dallı 10 Ağustos tarihli Resmi Gazete kararı ile Kastamonu’ya atandı, henüz şehri yeterince tanıyamadan, adetlerini bilemeden ilk ulusal bayram töreninde kamuoyunun karşısına çıktı.

Her ulusal bayram töreninde adet olduğu üzere, protokolün oturması için “güneşlikli” bir platform kuruldu Çayboyu’na, koltuklar yerleştirildi…

Karşı “geçe” ise “avam kamarası”, ne güneşlik ne koltuk, önde olan sahneyi seyreder.

O günde tam bir “yazdan kalma güneş”…

“Kavuruyor”.

Cilt kanseri olmadıysam o gün bir daha olmam…

Vücudumun kumaş görmeyen aksamı bir yandı ki sormayın.

Sosyal medyaya koydum kavruk halimi…

“Bayram yanığı” dedim.

O sıra…

Protokol platformunda Vali Dallı’nın, “lordlar” ile “avam” kamaraları arasında yaşanan tezattan son derece rahatsız olduğu ve “ulusal bayramları bundan sonra statta yapalım” dediği aktarıldı bana, “23 Nisan 1924 tarihinden başlamak üzere”.

Duydum duymasına bu kararı ama…

Yine de zehir zemberek bir yazı kaleme almaktan kendimi alıkoyamadım.

Huy işte…

Can çıkmadan çıkmıyor.

“Millet pişti kavruldu bayramda” başlığı ile yazdım…

Ağır tonajlı bir yazıydı.

Yayımlandığı gün işittim ki Vali Dallı üzülmüş, “zaten statta yapacağız kararı vermiştim” şeklinde dile getirmiş teessürünü, göreve yeni başlamışken sanki şahsına karşı yapılmış bir hareket olarak dahi görmüş olabilir, haklı…

Nereden bilsin “Kastamonu’nun ali menfaatlerini daima diğer tüm faydaların üstünde tutan bir Kastamonu yerel basın geleneği olduğunu”.

Vali Dallı’ya bayram kutlamalarına dair yanıltıcı bilgi verildiğini de işittim ama üzerinde durmadım…

Yapanlar da yerel idareciler sözüm ona.

Her neyse…

Bayram nihayet asli mekanına kavuşuyor.

Yıllardır her bayram (23 Nisan ve 19 Mayıs) arifesi ve ertesinde sürekli stadyum talebini dilinden düşürmeyen yerel basının eseridir bu öncelikle…

Kimse vermese de ben hakkını teslim edeyim yerel basın kuruluşlarımızın cümlesinin.

İkinci mimar ise…

Vali Dallı’nın gönül vermesidir.

Bu saatten sonra üzerimize düşen stadyumu hınca hınç doldurmaktır…

Tek koltuğu dahi boş bırakmamaktır.

Not: “Batı Karadeniz Üniversiteler Birliği”, son zamanlarda uluslararası öğrencilere karşı artan haddi aşan açıklamalar ile ilgili bir bildiri yayımladı, son derece doğru bir karar…

17 üniversite.

“Uluslararasılaşmak” her üniversitenin vazgeçilmez ve nihayet bulmaz hedefi olmalı...

Kastamonu Üniversitesi de bu yoldaki süratini artırmalı.

Seneler önce yazdığım yazılarda Kastamonu Üniversitesi’nin uluslararası öğrenci nüfusunda bölgemizin en gerideki üniversitesi olduğuna dikkat çekmiştim…

Rakam vererek tabii.

“Uluslararası öğrenci düşmanlığına” asla prim vermemek gerekli…

“Açık faşizm” çünkü.

Ancak, üniversiteler de “halı altlarını” temizlemeli, kir varsa eğer…

Bildiri yayımlamak en kolayı.

“Uluslararası öğrenci süreci sektöre dönüştü” şeklindeki iddianın doğruluk payı var mı?..

Keza, kontrolsüz büyüme mi söz konusu, “Türkçe” program kapasitesi yeterli mi, TÖMER’lerde durum ne, dil sınavları yeterli mi, yabancı öğrenci sınavında haksızlık yapılıyor mu?

Üniversiteler yukarıdaki soruların cevabını vermeli…

Bir de, tee önceki dönemlere dair bu alanda açılmış idari ve hukuki soruşturmaların akıbeti ne oldu, unutuldu sanılmasın.