Yazıma başlamadan evvel bazı Siyonist markaların İsrail ordusuna yardım yapmadığına dair açıklamalarını ele alalım. Büyük ihtimalle gizliden gizliye İsrail’e yardım etmeye devam ediyorlardır. Ama eskiden açıktan İsrail ordusuna yardım ediyorken artık gizliden yardım ediyorlar. Demek ki boykot onlara zarar veriyor.
Bugün sosyal güvenlik ve emekli maaşları hakkında konuşacağız. Öncelikle sosyal güvenlik sistemi nasıl çalışır onu açıklayalım. İki kişinin yaşadığı bir ülke olduğunu varsayalım. Kişilerden biri halen çalışıyor ve her ay sosyal güvenlik sistemine bir ödeme yapıyor. İkinci kişi ise yıllarca çalışmış ve sosyal güvenlik sistemine prim ödemiş, şimdi ise emekli olmuş ve sosyal güvenlik sisteminden emekli maaşı alıyor. Kısaca sosyal güvenlik sistemi kişilerden birinden prim alıyor ve diğerine emekli maaşı ödemesi yapıyor. Sistem çalışan kişiden aldığı primleri çeşitli biçimlerde (altın, gümüş, döviz, platin, tahvil, bono, hisse senedi vb) değerlendiriyor ve para kazanıyor. Kişi emekli olduğunda da sosyal güvenlik sistemi bu kazandıklarını emekli maaşı olarak kişiye ödüyor. Yani kişi 20 yaşından 65 yaşına kadar toplam 45 sene çalışmış olsun. Her sene 1 TL verse toplam 45 TL prim ödemesi yapıyor. Sosyal güvenlik sistemi de bu 45 TL’yi çeşitli finansal enstrümanlar ile değerlendirerek 100 TL yapıyor. Kişi emekli olunca da bu 100 TL emekli maaşı olarak ödeniyor. 65 yaşında emekli olan kişinin 85 yaşında vefat ettiğini yani toplam 20 sene emekli maaşı aldığını düşünelim. Sosyal güvenlik sistemi bu her sene 5 TL öderse 20 senede biriktirdiği 100 TL’yi emekli maaşı olarak öder.
Kısaca Sosyal güvenlik sisteminin gelirleri çalışanlardan toplanan prim ve daha önce toplanmış primlerin finansal getirileridir. Giderler ise emekli maaşlarıdır. Sistem iyi kurgulanmış gibi görünüyor ama ülkelerin çoğunda sosyal güvenlik sistemi açık verir. Bazılarınız “ne var yani açık verirse devlet bu açığı kapatır” diyebilir, ama bunun zararları vardır. Eğer devlet vergi gelirlerinden bu açığı kapatırsa yol, köprü, havalimanı, üniversite gibi altyapı yatırımlarının bazılarından fedakarlık etmek zorunda kalacaktır. Eğer merkez bankası para basarak kapatırsa da ülkede enflasyon oluşur ve emeklilerin de içinde olduğu maaşlı kesim bundan çok daha fazla zarar görür. “Eeee! Ne yapıyor o zaman bu devletler?” diyeceksiniz. Devletlerin sıkça emekli olma yaşını artırdığını görüyoruz. Örneğin; Fransa’da son yıllarda görülen protestoların en büyük nedenlerinden biri emekli olma yaşının artırılmasıdır. Emekli olma yaşı artırılırsa devlet kişilerden daha fazla prim toplar. Örneğin; 20 yaşında çalışmaya başlayıp prim ödeyen kişi emeklilik yaşı 60 ise 40 sene prim öder. Ama emekli olma yaşı 65 yapılırsa toplamda 45 sene prim öder. Buna karşılık devlet daha az emekli maaşı öder. Biraz önceki örnekten yani 20 yaşında çalışmaya, prim ödemeye başlayan kişiyi ele alalım. Bu kişinin 80 yaşında vefat edeceğini varsayalım. Yani devlet kişiye emekli olduktan ölene kadar emekli maaşı ödeyecektir. Eğer kişi 60 yaşında emekli olursa devlet bu kişiye 20 sene (80 yaşına kadar) emekli maaşı öder. Eğer kişi 65 yaşında emekli olursa devlet bu kişiye sadece 15 sene emekli maaşı öder. Yani emeklilik yaşı artarsa devletin ödeyeceği emekli maaşı azalır, alacağı prim miktarı artar. Sosyal güvenlik sisteminde açık olduğu için de emekli maaşlarına zam yapmak kolay değildir.
Bu anlattıklarımız aslında neden emeklilerin düşük maaş aldıklarını da açıklamaktadır. Bu aşamada iki noktanın altını çizelim. Birincisi; sadece Türkiye’de değil tüm Dünya’da emekli maaşları düşüktür. Dünyanın en zengin ülkelerinde bile şişe ve çöp toplayan, 75-80 yaşında olmasına rağmen çalışmaya devam eden kişiler görülebilmektedir. Bazılarının “Alman emekliler Türkiye’de krallar gibi yaşıyor” dediğini duyuyoruz. Bunun nedeni Euro’nun değerinin yüksek olmasıdır. Almanya’da 800-900 avro hatta daha altında emekli maaşı alanlar var. Bu emekli maaşı ile Almanya’da yaşayamıyorlar, geçinemiyorlar. Ama bu maaş Türkiye’de 25,000-28,000 TL civarında ediyor. Krallar gibi değil ama ortalama civarında veya ortalamanın biraz üzerinde bir yaşam düzeyi sürdürebiliyorlar. Sizin dikkate almanız gereken emekli maaşı ile Almanya’da yaşayıp yaşayamadığıdır. İkincisi; Türkiye’de emekli olma yaşı Avrupa’daki çok sayıda ülkeden daha düşüktür. Türkiye’de erkekler 60; kadınlar 58 yaşında emekli olabilmektedir. Ama Avrupa’da emekli olma yaş ortalaması 64-65 yaştır. Yani Türkiye’de ortalama 5 yaş daha erken emekli olunabilmektedir. Hatta 2023 Mayıs seçimleri öncesinde EYT çıkarıldı ve 45-50 yaşlarında emekli olanlar oldu. Biraz önce anlattığımız gibi emeklilik yaşı erken olursa devletin aldığı prim azalır, devletin ödediği emekli maaşı artar. Yani sosyal güvenlik sisteminin verdiği açık artar. Eğer emeklilik yaşı artırılırsa devletin emeklilere verdiği ücret biraz daha artabilirdi. Örneğin; emekli olma yaşı Avrupa’da olduğu gibi 65 civarında olsaydı emekli maaşı da 10,000 TL değil belki 15,000 TL ve hatta biraz daha yüksek olabilirdi.
Kısaca devletin de aynen bizim gibi bütçesi vardır. Devletin bütçesi sonsuz değildir. Türkiye’de emekli maaşları düşük müdür? Evet düşüktür. Ama burada iki noktayı unutmamak gerekir. Birincisi; deve yüküyle vergi geliri olan Avrupa ülkelerinde bile emekli maaşları yüksek değildir. Emekli maaşı ile Almanya gibi zengin ülkelerde bile geçinmek zordur. İkincisi; Türkiye’de emekli olma yaşı Avrupa’dan düşüktür. Daha erken emekli olunca da yukarıda anlattığım nedenlerden ötürü emeklilere yüksek ücret vermek mümkün olmamaktadır. Son söz olarak daha fakir bir ülkeyseniz üst seviyedeki ülkelere yetişmek için daha geç emekli olmak, daha fazla çalışmak gereklidir. Senden daha zenginler 65 yaşında emekli olurken senin 60 yaşında (hatta EYT’liler içinde 45-50 yaşında emekli olanlar da var) emekli olman doğru değildir. Emekli olma yaşı 65 yaş ve üzeri olsaydı emekli maaşı da daha yüksek olacaktı.
Prof. Dr. Serkan DİLEK
Kastamonu Üniversitesi