Kastamonu'nun "ev baklavası" meşhur, belediye reislerinin "3" emsal imar kıyağı çektikleri gökdelen misali "kat kat", hele cevize de kıymışsa hanım usta offf...
Bir yuvarlak tepsiyi adam başı yemeyelim de saklayalım mı?
Asla...
Varsın ölümümüz masada olsun.
Kastamonu baklavası yuvarlak tepsiye kesilir, üçgen şekli verebilmek en zor geometrik maharettir, haliyle kenarlarda hamur yufka artar...
"Kırpıntı" diyelim hadi.
Kastamonu kadını tutumludur, kenarda artan yufka parçalarından farklı türde bir baklava yapar, küçük yarı çaplı yuvarlak tepsiye dizer...
"Sıfır atık".
"Adı ne bu baklavanın?" diye Turan Okudan ağabeyimize sorduk...
"Adı yok o baklavanın" dedi.
"Ağabey o baklavayı nasıl çağıracağız, isimsiz baklava olur mu?"..
"Olur" dedi kesti attı.
Turan Okudan 45 yıl (net) şehirler arası otobüs şoförlüğü yaptı, Kastamonu'nun "efsane" kaptanlarından, "Güven" firması ile başladığı mesleği yolcularına daima güven vererek nihayetlendirdi...
"Lakabını" sordum, "Turan Okudan deyince cümle alem bilir beni" dedi, o kadar.
Eyvallah...
Doğruya doğru.
Baklavanın ismini başladık araştırmaya...
Kimse bilmiyor iyi mi?
Ah genç kadınlar...
Hepsi "patiseriye" müşterisi.
"Ayten (Kızıltan) annem bilir" dedim ve telefonu kulağıma götürdüm...
Saniyesinde "Sarım burması" cevabını verdi.
Sırtını Ayten anneme daya yeter ki...
Kar yağmaz.
Not: Çatalzeytin ve havalisinde “defne başta olmak üzere tıbbi ve aromatik bitkiler kooperatifi” kurulması haberinin basında yayınlandığı gün Dr. Atıf Uğurlu telefonla aradı…
“Maziden konuşalım mı?” dedi.
“1995”…
“Kastamonu Gıda A.Ş.”.
Kurucuları arasında kimler yok ki…
“Osman Boyner, Cem Boyner, Şükrü Elekdağ, Sabri Tığlı, Ender Yılmaz, Mehmet Reis, Atıf Uğurlu…”.
(Kuruculara bakar mısınız?..
“Şampiyonlar Ligi”.)
20’yi aşkın kurucu ortak…
Vizyon geniş.
Taşköprü’de bir tesis kurulması hedefleniyor o vakit…
“Sarımsak, defne, pırasa” hammaddelerinden katma değerli envai ürün üretilecekti.
1 yılı aşkın süre fizibilite yapıldı…
Yurtdışındaki benzer tesisler gezildi, incelendi, bilim insanları ile görüşüldü.
Nihayetinde, Kastamonu ve yakın çevresindeki hammaddenin kurulacak tesisin 365 gün çalışmasına yetmeyeceği görüldü…
Vazgeçildi.
Keşke…
“Küçükten başlayalım” denilebilseydi.
Kurulacak tesisin illa ve illa “dünya ölçeğinde” olmasının hedeflenmesi…
Bazen “anne karnında ölüm” sonucu doğurabiliyor.
Not 2: Kastamonu’nun 20 ilçesi var…
Her ilçenin kalkınma potansiyeli birbirinden farklı.
İhsangazi’de “siyez”…
Şenpazar’da “şimşir”.
Hammadde potansiyelinin çeşitlilik arz etmesi “miktar” açısından "zayıf yön” olarak görülebilir…
Riski dağıtması açısından ise son derece “rekabetçi”.
İlçelerin kalkınmasında “amiral gemisi” vazifesinin “kaymakamlık” olması lazım desek…
İlçelerimiz “kaymakam yetiştirme tahtası”.
“Belediye” desek…
Siyasetten kafalarını kaldıramıyorlar.
O halde…
Yerel liderler lazım.