“Sakız gibi sarmak”

Abone Ol

Musallarlı Hasan (Karaosmanoğlu) ağabey kahvesinden bir yudum aldı, dertli mi dertli belli, “Görevi ne olursa olsun işi sakız gibi sarmak lazım” dedi…

“Yer bile silsen yoğurt döküldüğünde yenecek temizlikte olmalı” diye devam etti.

Musallarlı Hasan ağabey ne iş görse layığı ile yapar…

El ve akıl emeğinde eline su dökecek az çıkar havalimizde.

Günümüz neslinden müzdarip, özel sektör çalışanlarından da şikayetçi kamu çalışanlarından da, “illallah” etmiş nerdeyse…

“Köylerde kimse kalmadı zaten” diyerek kahvesini bitirdi.

Üzücü haberlerle geldi Musallarlı Hasan ağabey…

“Hıdrellez gecesi don vurdu, ne meyve kaldı ne ceviz, gitti hepsi” dedi.

“Ala erikleri de mi vurdu?” dedim can havliyle…

“Ne erik ne elma kaldı.”

“Lastik yakın” dedim bilgiçlik taslayarak…

Bir keresinde bir kamyon dolusu kamyon lastiği yakmışlar, dumanı Musallar’dan gelip taa Kuzeykent’i sarmış, don yine yapacağını yapmış ama.

“Meyve antifrizi” dedi…

Çare olursa bir o.

Mayıs’ın ilk haftasındaki don saldırısını atlatacak bir formül mutlaka geliştirmek lazım…

Bu kaçıncı mağlubiyet?

Yılların kadim “meyvecilik merkezi” Kastamonu…

En kallavisinden 10 günlük don meydan muharebesinde sancağına sahip çıkamıyor. 

Köylerde çok kimse kalmadığı, yerli meyvecilik işi eski rağbetini kaybettiği, gelir olmaktan çıktığı için…

Yerelden muhalif ses de yükselmiyor.

İyi de…

Kulak üstüne yatmanın ne alemi var?

“Sakız gibi sarma(ma)k”…

İşte bu.

Ala erikten üretilen üryaniye “coğrafi işaret tescili” almak en kolayı…

Zor olan üretmek.

Hammaddesine kol kanat germek…

Üreticiye öncü olmak.

(Üryani ve erik pestili…

Elma ekşisi ve pekmezi.

Ceviz…

Kastamonu bir vakitler ceviz ocağı idi.

“Don”, bir “insan hakları” sorunudur…

Hem üreticiyi mağdur ediyor hem de tüketiciyi.

Dolaylı zararı da var…

Kastamonu yemek kültüründen sayfalar eksilmeye yüz tutuyor.)

Not: TÜBİTAK web adresine girdiğinizde sağ sütunda “Yarışmalar” butonu var, tıkladığınızda “lise” düzeyindeki bilim yarışmaları listesine ulaşıyorsunuz, toparladım aşağıda…

“4. Liseler Arası İnsansız Hava Araçları (İHA) Yarışması, 3. Liseler Arası Efficiency Challenge Elektrikli Araç Yarışları, 2204-A Lise Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması, 2204-B Ortaokul Öğrencileri Araştırma Projeleri Yarışması, 2204-C Lise Öğrencileri Kutup Araştırma Projeleri Yarışması, 2204-D Lise Öğrencileri İklim Değişikliği Araştırma Projeleri Yarışması, Lise Öğrencileri Ulusal Öğrenci Kongresi ve Poster Sunumu Yarışması”.

Gerçi manşet haberlere çıktığınızda durum biraz daha üzerinde düşünmemiz gereken hale evriliyor…

“Balkan Matematik Olimpiyatı”, “Mendeleev Kimya Olimpiyatı”, misal.

İlimizde “fen” liseleri var, sınavla öğrenci alan “Anadolu” liseleri var, “proje” okulları var…

Yukarıda bahsi geçen yarışmalara katılım durumumuz ne?

Önceki yılların dökümü ile verilirse…

İvmemizin seyri ortaya çıkar.

Kastamonulu liselilerin “kutup” merakı ne durumda görelim değil mi?..

Kaç proje ile katıldık yarışmaya?

“İklim” merakımız yahut?..

Dünyanın önde gelen sorunlarından biri malum.

Yukarıdaki soruları il maarif müdürlüğüne sormuyorum…

Kastamonu Valiliği’nden cevap talep ediyorum.

(İl maarif müdürlüğünde yapılan ilçe maarif müdürleri toplantısı fotoğrafına bakıyorum…

Ağlamaklı olmamak elde değil.

Müdür yardımcıları ilaveli… 

Masanın etrafındaki “23” müdürden sadece 1’i kadın iyi mi?

“Liyakat” sahibi erkekleri ayakta alkışlıyorum!..

Eminim ki o 1 kadın müdürün tahtını da yıkarlar.)