“Quiet” filan

Abone Ol

İlimizi de geç ülkemizin saklı hazinesi Pınarbaşı’na vardık, karşımıza “Quiet” çıktı iyi mi, ne ara “yabancı uluslu” olduysa…

Bandırma vapuru geçti zihnimde İstanbul’dan Samsun’a.

“Bağımsızlık benim karakterimdir”…

Kalpakların naftalin kokusu burnumu sızlattı.

Efendim “sessizlik, sakin, huzur” vesaire demekmiş “quiet”…

“Türkçe” kelime olduğu zaman turizmde sınıfta kalınıyor besbelli!

Elin ecnebisi gelebilirse eğer Pınarbaşı’na…

Ömründe ne quiet’leri devirerek gelmiştir zaten birader, senin quiet’ine hiç de ihtiyacı yok, senin “sessizlik” kelamının peşinde o.

Beze “quiet” yazınca iş bitiyor öyle mi?..

Bu kadar kolay turizm!

Pınarbaşılı olsa gerek, servis elemanı “buyur” ediyor mekana, “quiet” ve Türkçe’nin bir araya gelişinin emsalsiz gönül yarası…

Servis elemanı başımızın tacı ama “quiet” kavramı etrafındaki turizm “asla”.

Uluslararası olmanın yolu “benzemekten” geçmiyor…

Tastamam “ayrışmaktan” geçiyor, “yerellik” işin anahtarı, anlamadık gitti.

(E bitmiyor “şaşkınlık” sarmalı…

Kafanı vura vura sallanıyorsun tepe aşağı “Horma” girişinde.

Pınarbaşı’nda, Kastamonu ve havalisi yerelliğinin tüm çeşitliliği ile yer alması gereken kanyon girişinde, misafirleri adeta “tabela” misali ne karşılıyor biliyor musunuz?..

“Adana kebapçısı”.

Ünlü bir marka…

Yemek listesinin başında “Adana kebap”.

Devamında…

“Urfa kebap”.

Ayrıntısını hiç bilmediğim ve yetkililer ile kafa yormamak için sormadığımdan merak ediyorum…

Horma girişinde Adana kebapçısı ne arıyor?

Pınarbaşılı esnaflar, güçleri yetmiyorsa kooperatif yahut şirketleşerek, Adanalının yerini alamıyorlar mıydı en başta?..

Ortada “devasa” yatırım gerektiren bir altyapı da yok hani?

Bilmiyorum…

Öğrenmek istiyorum ama.)

Not: Meşhurdur Kastamonu’da “yatırımcı çekmek”…

Yöre çocuğuna destek ver, rehber ol, “patron olsun”.

Yoo…

İlla yatırımcı çekilecek.

E bizim çocuklar ne olacak?..

“Servis elemanı”.

Kapıda bilet kesecek…

Özel güvenlik görevlisi olsun varsın.

Allah’vere köy çıkışında “taksi” ve “dolmuş” esnafına can kurban…

Yöre insanları.

“Salaş” dinlenme alanları da oluşturmuşlar…

Kadın girişimciler baş tacı.

“Sipariş vermeseniz de oturabilirsiniz”…

Turizme henüz uyum sağlayamamış Kastamonu misafirperverliği.

Yöre insanının aslan payını almadığı turizmi reddediyorum…

Olmaz olsun.

Not 2: Seydiler sapağından sonra “Ağlı, Azdavay, Pınarbaşı” istikametinde karayolu bildiğiniz üzere…

Yan yana “iki araç” genişliğinde.

Azdavay havalisinde yol yapım çalışması var…

“Yıllara sari” gibi geldi bana.

“Tasarruf tedbirleri” öncesi yaptın yaptın…

“Bir ileri iki geri” artık epey süre.

Kastamonu “il içi” karayolları “hal olmadı”…

Ama başka il üzerinden geçiş yaptığınızda “il içi” ulaşım “jet” konforuna çıkıyor.

“Pınarbaşı-Eflani-Karabük” karayolundan bahsediyorum…

Pınarbaşı’ndan Kastamonu istikametine değil “Karabük” tabelasına direksiyonu kırın, Kastamonu sınırları dışına çıkın, bir süre Karabük il sınırı içinde seyrüsefer ettikten sonra yeniden “Kastamonu” il tabelası karşılayacak sizi.

Mis gibi yol…

Kaza riski diğer yola göre çok az.

Daday’a gireceksiniz…

“Şaşırma”.