Prof. Dr. Kenan Mortan’ın “Mesleki Eğitimin İktisadi Kalkınmaya Etkisi” konulu ders notu elektronik posta kutuma düştüğünde refleksim derhal “Ben bu metni çalarım” oldu…
“Mesleki eğitim” memleketi muasır medeniyete çıkaracak istim nihayetinde.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün metnin içinde yer alan bir sözü var ki…
“Siz sanatkarlarımızı ufak dükkanlar yerine, muhteşem fabrikalarda gördüğüm gün mutluluğum en yüksek derecesini bulacaktır.”
İlk kez okudum…
Kendimden geçtim.
Her “küçük ama bendini aşmak isteyen esnaf” çerçeveletip dükkanına asmalı...
Okudukça zihninde şimşekler çakmalı, damarlarındaki kan coşmalı, dünyayı dar etmeli.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk 23-31 Ağustos 1925’te Kastamonu’ya 9 günlük ziyarette bulundu…
Merkez, İnebolu, Devrekani, Seydiler, Küre, Taşköprü, Daday ilçelerinde halkla bir araya geldi, her kesimden vatandaşla sohbet etti, kurum ve kuruluşları inceledi.
Tarihe “Şapka ve Kıyafet Devrimi” olarak geçse de…
Altına imza attığı “Zihniyet Devrimi” idi Kastamonu’da.
Kastamonu’daki sözlerinin satır aralarında “üretim” vardı…
Sanayiden tarıma tam bir “rota”.
İnebolu’da misal…
O devirde “kunduracılık” yaygındı, kunduracı odasında imalatçıları çevresine topladı, “Bir araya gelin, fabrika kurun, ihracat yapın” dedi.
Daday’a giderken çiftçiler yol boyunda önünü kesti…
“Geleneksel tarım aletlerini bırakın, bir araya gelerek traktör alın, modern tarım yapın” önerisinde bulundu.
“Kalkınma hamlesi”, “milli sanayi”, “endüstrileşme”…
Gazi Mustafa Kemal Atatürk esnafa yüz yıl önce işaret parmağı ile ufku gösterdi “İlk hedefiniz fabrika kurmak… İleri”.
Not: Prof. Dr. Mortan’ın ders notunu okudukça hayretim katlandı…
“1927’de ABD’li eğitimci John Dewey (1859-1952) Türkiye Cumhuriyeti’ne davet edildi. 59 gün incelemeler yaptı. 30 sayfalık Türk Maarifi Hakkında Rapor’u yazdı.
Raporda şu ifadeler dikkat çekicidir:
-Türkiye uygar dünyanın bir üyesi ve özgür, bağımsız ve laik Cumhuriyet olarak MEB’de amacın saptanmasında bir güçlük olmayacaktır (…) (Ama ) özel düzeltim değil, bir gelişme politikasına ihtiyaç var. Program bir Anayasa gibi değişmez bir şartname olmalıdır.
MEB Bakanı Mustafa Necati, Talim Terbiye Dairesi’ni bu esinle kurar...
Bununla kalmaz, Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü, Erkek ve Kız Sanat Okulları kurulur.
1930-1980 yılları mesleki eğitimin ‘rönesans dönemi’dir.”
John Dewey’i nereden buldun Ata’m?..
Bu nasıl bir ufuktur?
Görev olsun bana…
Dewey’in “Türk Maarifi Hakkında Rapor” dosyasını bulmak.
Not 2: Diğer ülkelerde durum ne?..
3 ülkeyi örnek veriyor Prof. Dr. Mortan.
“’Alman Modeli’ denilen düal modeli ‘Sanayi-Eğitim-Finansman’ üçlüsüne dayanır. Ucu 1897’dir. Uzlaşma esastır. 2 DH sonrası ‘Sosyal Piyasa Modeli’ adı verilen ‘Alman Mucizesi’ bu modeldir. Halen 375 dalda mesleki eğitim verilir.
G.Kore, ekonomik kalkınmasına parallellik yaratacak şekilde eğitim-öğretim programlarını sürekli olarak yeniler. Halen tarım, mühendislik, ticaret, balıkçılık ve ev ekonomisi dallarında meslek lisesi uygulaması var. İlke, bu dallardan üniversiteye yumuşak geçiş olanağı yaratılmasıdır.
Japonya 1849’da kurduğu ‘senmon gakuo’ adını verdiği meslek okulları, yüksekokul sisteminin bir parçası. Sistem Alman Modeli’nde olduğu gibi ‘Okul-İşveren İlişkileri’ne dayanan bir uzlaşma sistemidir. Bu sistem, sanayi çağına uygun olarak 1960’da ‘Kosen’ adı verilen ‘Teknoloji Koleji’ biçimine dönüştürüldü.”
Not 3: Prof. Dr. Mortan ders notunu “Tamamlarken”…
“1-Mesleki eğitim ile ekonomik kalkınma arasında şaşmaz bir bağ var, bu bağı anlamayanlara ‘şaşmak’ gerek. Bu bağın galvanizi ‘leyli- meccani’ sistem (parasız yatılı) idi. Bunu mutlaka korumalıyız… Ücretsiz beslenme ve herkese devlet yurdu olanağını acilen yaratmalıyız.
2-Mesleki eğitim, AI dönemine ‘merhaba’ demek zorunda. AI yaklaşık 300 mesleği silip süpürecek ama bunun kadar ‘yeni meslek’ yaşamınıza girecek. Bu meslek dallarını belirlemek, biz eğitimcilerin görevi, geç kalma lüksümüz yok. Kaşif bilim insanı Ali Akurgal’ın ‘Sorgulamazsanız ezber oluyor. Bizde üniversitelerde de sorgusuz eğitim ağırlık kazanıyor (…) Ezber olursa yeni bir şey tasarlayamazsınız, ancak tasdik edersiniz.’ ifadesini hiç unutmadan…
3- Yeni meslekler ‘rekabete uyumu’ gerektiriyor. Bu ne sizin, ne de bizim görevimiz. Bu ‘devlet baba’nın görevi. Ama Dr. M. Draghi‘nin ‘AB’nin Rekabetçi Geleceği’ başlıklı yeni raporu, AB‘nin bu alanda her yıl 900 milyar Euro kaynak ayırması gerektiğini belgeliyor. Devlet Baba‘nın işi çok zor..
4-Öğretimi, eğitime çevirmenin yolu okullarımızı sanayiye kenetlenmekten geçiyor, Bu, işin ‘aşil topuğu’. Bunda eksikliyiz, oysa Almanya’nın ‘Mittelstand Deneyi’nde işin sırrı sanayi-eğitim beraberliği. Tüm MYO yönetimlerini bu iş için kolları sıvamaya davet ediyorum.
5-Rekabet Çağı’nda akışkanlık çok kolay... Teknik eğitim alan evlatlarımız Türkiye dışına çıkıyor, yerleşiyor. Sayı, küçümsenecek gibi değil, her yıl 250 binleri buluyor. Önlem, ‘yasak’ ya da ‘sınırlandırma’ olamaz. Mesleki teknik eğitim alan çocuklarımıza bu çağın gereği olan ‘yaşama bedelini’ ödemek zorundayız. Ama kg’da 1.1 $ olan bir ihracat değeriyle bunu yaratmak şimdilik zor gözüküyor.”