Özel mülkiyet şezlongta başlar

Abone Ol

Akdeniz ve Ege sahilinde ne vakit orman yangını çıksa bir feverandır koparılır, yerine "otel yapılacak" deyu deyu, aynı sahil bandındaki orman arazilerini bilmem de tarım arazileri evvel zaman "yazlık" olmuş n'aber?..

Kimse görmüyor mu?

Memur kooperatilerinin villaları ile dolu sahiller...

Ne ara tarım arazilerini "mülkleştirdi" memurlar?

"E Türkiye niye tarımda ithalatçı oldu?"...

Tarım arazisi üzerine yazlık yapıştırmış amca soruyor bu soruyu.

"Zeytin ağaçlarının kesilmesine devlet göz yumuyor"...

Seneler önce sen kesmişsin ama aslan sosyal demokrat amca.

Yazlıklar civarında yer yer traktörler...

Zeytin, mısır, badem, elde ne kaldıysa.

İsmi "köy"...

İçinde elli çeşit zincir market.

Her yazlık sitenin yerinde evvel vakit zeytin bahçesi olduğunu hesap ediyorum da...

Zeytin ağacı bereket timsali, bir ağaç yeter bir ailenin yıllık kahvaltısına durmaya, niye bugün zeytin el yakıyor?

Her vatandaş neden zeytin ve türev ürünlerine ulaşamıyor?..

Zeytin neden varsıl lezzeti oldu?

Yazlık sahipleri...

Siz de az kabahatli değilsiniz.

(Mülkiyeti "halk plajı"...

Ahşap örgülü şemsiye koymuş belediye.

Yazlıkçı siteler plajı parsellemiş ne var ki...

Tiplerinden anlaşılıyor cümlesinin toplumun "çağdaş" kısmından oldukları!

Halk plajı olmuş mu sana "vatandaş plajı"...

"Halk plajlara akın etti, vatandaş denize giremedi" manşetini hatırlayın evvel zamanki bir ulusal gazetede.

Her sitenin parseli ayrı...

Avam isen plaj dışarı.

Daha da ilginç olan...

Şezlonglarını belediye şemsiyelerine zincirle kilitlemiş emekli memur tayfası, "özelleştirmişler" o alanı, "mülkleştirmişler".

Kulak kabartsan şemsiye altlarına...

Çok muhalifler.

(Dilime Ahmet Kaya'nın şarkısı düştü...

"Entel maganda".

"Konuşurken solcusun,

Yaşarken karambolcusun

Oportunizme bulaşmış

Tipik bir orta yolcusun."

Etrafta çok var bunlardan...

Aman ha sap ile samanı birbirine karıştırmayın.

"Şezlong mülkiyetçiliği"...

Tarihin gördüğü en dramatik mülkiyet hırsı ve ihtirası olsa gerek.

Yeni baştan hatmetmek lazım...

"Mülkiyetin kökenleri" mevzusunu.)

Not: Ressam Aynur Kaplan için daha önce de not düştüm...

Kastamonu için bir şans o.

Hedefi hep onikiden vurduran bir şans...

Karavana yok.

İlimizde yabancı milletlerden ressamlar ile kaç resim çalıştayı yaptığını hatırlamıyorum...

Taşköprü ve Cide çalıştayları zihnimde kaldı.

Yüzlerce resim...

İlimize miras.

Farklı ülkelerden ressamlar ile yeni bir "resim maratonu" koşuyorlar ilimizde...

"Kastamonu Atatürk ve İstiklal Yolu Uluslararası Resim Çalıştayı."

Adı güzel çalıştayın...

İçi güzel.

"Güzel sanatlar"...

Okulda, çoğu zaman vaktini matematçilere bırakmak zorunda kalan, resim ve müzik derslerinden ibaret değil halk nezlinde.

Asıl, okul bittikten sonra, "Hayatboyu" lazım...

Ressam Aynur Kaptan, işte o "hayatboyu" resim öğretmenlerinden, sosyal faydası tam da bu.

Kastamonu'da son yıllarda "resim bilinci" oluşmasında...

"1 numara".

Bu sebepten Kastamonu için şans...

Kıymet.

Emeği daim...

Eserleri baki olsun.

Not 2: Köy Enstitüleri'ni hangi parti kapattı?..

CHP mi, DP mi?

Bu sorunun cevabı kapatan parti mirasçıları tarafından neden hep ya halı altına süpürülüyor ya da "tahrif" ediliyor?..

Tarih bilmiyorlar ya da.

Kastamonu'da eğtimin derdi "boya badana" ile mi sınırlı?..

Ana muhalefet partisi Kastamonu'dan bihaber mi?

Kastamonu'nun mevcut sorunlarını bilmekten ve üzerine çalışmaktan uzak olan ana muhalefet partisi...

İktidar olması halinde neresinden tutabilir eğitimin?