Önceliğimiz “doğa ve ekonomi afetleri”

Abone Ol

Kastamonu’nun önceliklerinin neler olduğuna ilişkin yazar çizeriz, zaman zaman güncel tabloya göre değişim gösteriyor yakındıklarımız, şurası net ki seneler senesidir üzerine su dökemediğimiz yangınımız doğa ve ekonomiye karşı olan mücadelemiz…

“Tuş” olmuyoruz olmamasına ama sırtımız da yerden bir türlü kalkmıyor.

Seçim düzlemine girdik, önümüz cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimi, ardından yerel seçimler…

Bu hengamede “yerel” önceliklerimizi seslendirmek hem zor hem de kolay.

Hangisinin yolunu tutacağımızı göreceğiz…

Hamaset mi, gerçekler mi?

Doğa afetlerinden kafamızı kaldıramıyoruz…

“Deprem, sel, heyelan, su kıtlığı, yangın” deyu deyu uzuyor felaket silsilemiz.

Tosya depreminde ve Bozkurt afetinde olduğu üzere bazen “kitlesel” vuruyor, heyelan ve yangınlarda olduğu gibi bazen “dar ölçekli”, eksilmiyor ama…

Su kıtlığımız zaten eksilmez riskimiz.

11 ilimizin 6 Şubat’ta yaşadığı asrın felaketinin ardından Kastamonu’nun da olası benzer bir felakete karşı derhal “pozisyon” alması yönünde yazdık çizdik…

Açık söyleyeyim, ne kamudan ne de kamuoyundan tepki aldık, sarı sayfalar solduğunda yazdıklarımız unutulup gidecek.

Kastamonu’nun öncelik listesinin başında doğa afetleri var, çözüm odaklarının başında “kentsel dönüşüm” ve mahalle ölçeğinde “afet gönüllü örgütlenmesi” geliyor”, ikisi de olmazsa olmaz…

Ne kamudan bu yönde bir motivasyon işittik, ne de halktan talep, trafik iki yönlü de kapalı.

Yakın zamana kadar “kentsel dönüşüm” konusunu “tarihsel dokunun korunması” üzerinden ele alıyorduk şehrimizde, ki, o da milim ilerlemedi…

Mevcut durum “eski yapı stoğunun yekunen elden geçmesi” gerekliliğine dönüştü.

Kamu öncü olmalı…

Vatandaş gereğini yapmalı.

Bir “ses” işitelim yeter…

Kelimelerinin ucundan tutunacak.

Diğer önceliğimiz “yerel ekonomi”…

İlimizdeki her boydan şirketin ve esnafın hali nasıl acep?

Dünya gazetesi farklı illerin ve sektörlerin nabzını tuttuğu bir haber yayımladı dün, “Kredi muslukları tıkandı, piyasa nakite sıkıştı” başlığıyla, iş dünyası faiz oranının yüksekliğine rağmen yine de talep ettiği krediyi bulamamaktan şikayetçi…

TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Meclisi “Böyle giderse çok firma oyun dışı kalacak”; Kağıt, Karton Ambalaj Sanayicileri Derneği “Faizler çok yüksek ona rağmen kredi yok”; Gaziantep Ticaret Odası “Nakit akışı bozuldu krediye erişim zorlaştı”; Türkiye Giyim Sanayicileri “Kredi için gelecek dönem faturası isteniyor”; Züccaciyeler Derneği “İşletme kredisi verilmiyor”; Eskişehir Ticaret Odası “Likidite sorunu acil çözülmeli”; Mersin Ticaret ve Sanayi Odası “Reklamlardaki faizle realite çok farklı”; İnegöl Ticaret ve Sanayi Odası “Nakit döngüsünde sorunlar var”; Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası “Adım atacak hamleyi yapmak çok zor”; Uluslararası Taşımacılık Lojistik Derneği “Faiz oranları açıklanan oranlarla örtüşmüyor” şeklinde açıklamada bulundular.

“Kastamonu’da durum nedir?” diye sormuyorum…

Gerçi, daha çok kendi içinde dönen bir ekonomi, belki de ülkenin genel halinden hiç etkilenmemiştir.

Yerel ekonominin güçlü, sürdürülebilir ve rekabetçi olabilmesi için ödevlerimiz var…

Ortak akla ve emeğe muhtaç.

Not: Geçtiğimiz günlerde yazdığım gurbetteki hemşerilerimizin siyaset halleri üzerine olan yazımda CHP’ye yapılan başvuru sayısını tutturamamışım…

İstanbul’da aday adayı sayısını “3” olarak vermiştim, “10” olduğunu öğrendim, yeter ki yanılmış olalım.

“Kastamonulu” olmalarının ötesinde mesleğinde son derece başarılı isimler var aralarında…

Aday gösterilmelerinin ötesinde gönül ister ki  milletvekili olsunlar.