Ölümde dirilenler kervanında bir yolcu: Mehmet Akif

Abone Ol

Geçtiğimiz hafta Tarih Molası zorunlu bir mola vermek zorunda kalmıştı.

2016 yılının 13 Temmuz’ unda geçirdiğimiz kalp krizinin kendisini hatırlatması sebebiyle ufak bir operasyon daha geçirmiş ve hayatın ne kadar kısa olduğunun bizzat yaşayarak bir kez daha idrakine varmıştık.

Aslında geçtiğimiz hafta değinmek istediğimiz bir konuyu bu haftaya ertelemiş olduk bu zorunluluk sebebiyle.

Öncelikle tüm okurlarımızdan bu zorunlu mola için özür diliyoruz.

Malumunuz Erdal Arslan isminin kaleminin diline pelesenk yaptığı, en fazla yazdığı, en fazla konuştuğu isim Mehmet Akif.

Bir Aralık ayının 20’nci günü dünyaya merhaba diyen ve yine bir Aralık ayının 27’ nci günü dünya sürgünü sona eren Milli Şairi bugünlerde anmamak, hele hele Erdal Arslan’ ın kaleminin yazmaması mümkün değil elbette.

Daha 15 yaşında hem babasını kaybeden hem de evleri yanan bir çocuğun hayatını şekillendirecek Baytar Mektebi kararı…

Ömründe ilk ve tek yarışını Baytar mektebi’ nin son senesinde, Osmanlı okulunda bir Müslümanın şeref kürsüsünde olması gayesiyle yapması…

Memuriyet hayatının en olgun döneminde ve kurumunda Müdür koltuğuna oturacak fırsatı yakalamışken, mesai arkadaşına yapılan haksızlık sebebiyle istifa etmesi…

Almanya’ da ve Necid Çöllerinde İngiliz istihbaratının nifak tohumlarını sereserpe ektiği dimağlara hakikati göstermek sevdasıyla Teşkilatı Mahsusa üyesi olarak görev alması…

Çanakkale Zaferini hiç görmemesine rağmen, en mükemmel şekilde tasvir edip bir şiir değil şaheseri Necid çöllerinin kumlarına akıttığı gözyaşlarının refakatinde kaleme alması…

Sırtına alacağı bir paltosu yokken, para ödülünü reddedip İstiklal Marşı adı verilen dünyanın en güzel milli marşına imza atması…

Ve milli marşını yazdığı ülkesine on yıldan fazla hasret kalmasına rağmen, yüreği her daim vatan sevdasıyla çarpan bir vatan sevdalısı olması…

Doğruluğu, vatanseverliği, ahlakı, disiplini, bilgisi, görgüsü ile gelecek nesillere rol model bir abidevi karakter olması…

Rol model…

Geleceğimizin teminatı, yarınlarımızın ışıkları gençlerimize rol model olarak anlatabileceğimiz, anlatmamız gereken sayısız kahraman ecdaddan birisi Mehmet Akif…

Belki bu dünyada çile ile imtihan oldu…

Belki bu dünyada yoklukla imtihan oldu…

Belki bu dünyada hasretle imtihan oldu…

Ama şu bir gerçek ki gerçek kazananlardan oldu!

Çünkü öldüğünde dirilen, öldüğünde gönüllerde ölümsüzleşen ve öldüğünde ilelebet yaşayacak nadide şahsiyetler arasına girdi.

Bundan tam 103 yıl önce bu mümtaz şahsiyet Kastamonu’ dan geçti! 19 Ekim 1920 günü geldiği Kastamonu’ da iki ay kadar kalan Akif, 24 Aralık 1920 günü Ankara’ ya hareket ettiğinde, Ilgaz’ ın ardındaki saklı cennete de büyük bir onuru miras bıraktı.

Geçtiğimiz hafta boyunca uzun uzun bunu düşündüm; acaba bu fakir de öldüğünde dirilebilen bahtiyarlardan biri olabilecek mi?

Dua niyetine, İnşallah…