Ne Tuhaf! Ekonomimiz büyüdükçe alım gücümüz düşüyor!

Abone Ol

TÜİK verilerine göre Türkiye 2022 yılında, yüzde 5,6 oranında büyümüş.
Geçtiğimiz yılın ilk çeyreğinde yüzde 4, ikinci çeyreğinde yüzde 3,9, üçüncü çeyrekte yüzde 5,9 son çeyrekte  ise yüzde 4 büyüme kaydedilmiş 2023 yılı büyüme ortalaması % 4.5 olarak gerçekleşmiş
2023 yılı genelinde cari işlemler açığımız 45,2 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. İhracat 2023 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 0,7 artarak 232 milyar 810 milyon dolar, ithalat yüzde 0,5 artarak 332 milyar 736 milyon dolar olarak gerçekleşti. Görüldüğü gibi, ithalatımız ihracatımızın çok çok üzerinde. İşte bu farka cari açık diyoruz.
Cari açığı mutlaka azaltmak, hatta cari fazla vermek zorundayız.

Peki, Cari Açığı Nasıl Düşürebiliriz? 
Cari açığı düşürmek ya da ortadan kaldırmak için ithal edilen mallara göre ihraç edilen malların değerleri artırılabilir. Aynı zamanda ithal edilen mallara kotalar ve vergiler koyarak ülke içine giren mallar sınırlandırılabilir.

Dünyanın kabul ettiği tek bir tez var. Ekonominin içinde bulunduğu sorunlar yalnızca üretimle çözülebilir. Zira, üretim olmadan, ne büyüme olur, ne zenginlik olur, ne istihdam olur, ne işsizlikle baş edilebilir, ne enflasyonla baş edilebilir, ne ihracat yapılabilir, ne ithalat azaltılabilir, ne kalkınma olur, ne de zenginleşme olur.

Çin'in ekonomi mucizesi üretim sayesinde olmuştur. Ülkenin üretmediği neredeyse hiç bir şey yok. Satın aldığınız ürünlerin Menşei'ne baktığınızda, çoğunluğunun Made in China" yada "Made in PRC" olduğunu göreceksiniz.  1978– 1996 arasındaki dönem Çin'in “sosyalist piyasa ekonomisine geçiş dönemi”, sonrasında, ikinci olarak 1997– 2002 yılları “durgunluk dönemi” ve son olarak 2003'te başlayan ve günümüzde de süren “büyüme stratejisi dönemi” 
Çin bu mucizeyi çok kısa bir sürede gerçekleştirdi. Büyümelerinin temelinde üretim ekonomisi var.

Çin bugün itibariyle dünyanın en büyük ihracatçısı ve üreticisi konumunda. Şu anda dünyadaki çeliğin yüzde 50'sini, otomobillerin yüzde 30'unu, cep telefonlarının yüzde 90'ını, bilgisayarların yüzde 80'ini, gemilerin yüzde 40'ını, ayakkabıların yüzde 60'ını Çin üretiyor.

Üreterek büyümekten başka çaremiz yok. Açıklanan büyüme rakamları iyi güzel de cebimize neden yansımıyor? Aslında tüketerek küçülüyoruz.
Doğru ve istikrarlı büyüsek; emeklimizi açlık sınırının altında maaşlarla perişan edermiydik? Cari açığımız ve dış borcumuz sürekli artar mıydı? Alım gücümüz düşer miydi?