Kültür Sanat

Kastamonulu Orhan Usta, kumaşı 40 yılı aşkın süredir aynı tutkuyla işliyor

Aşirefendi Hanı’nın duvarlarında yankılanan dikiş makinelerinin sesi, hanın en eski ustalarından Gömlekçi Orhan Usta’nın ellerinde, ilerleyen yaşına rağmen aynı tutku ve özveriyle hayat buluyor.

Abone Ol

Kastamonu’nun tarihi yapılarından biri olan Aşirefendi Hanı’nda 40 yılı aşkın süredir kumaşı sanata dönüştüren Orhan Usta; ilerleyen yaşına rağmen mesleğine olan tutkusunu ve azmini kaybetmeden, geçmişin izlerini taşıyan tecrübesini kumaşa işleyerek geleceğe taşıyor.

“USTAMIN BAYRAĞINI DEVAM ETTİRİYORUM”

Gömlekçi Orhan Usta isimli işyerinin sahibi ve ustası Orhan Gök, Aşirefendi Hanı’nın en eski ustalarından biri olduğunu belirterek kendisiyle ilgili şunları aktardı: “1963’te Merkez Hoca Köyü’nde dünyaya geldim. 1974 senesinde ilkokulu bitirdikten sonra çıraklığa geldim. Çıraklık o zaman meşhurdu. 1974 senesinde başlamış oldum çıraklığa. 1983 senesine kadar çıraklığım ve kalfalık sürecim 1960’lı yıllarında faaliyete geçen Aşirefendi Hanı’nda geçti. Daha sonra vatan borcumuzu ödemeye askere gittim. Döndükten sonra rahmetli Gömlekçi Hasan Usta, bu hanın ilk gömlekçisiydi ve dükkânını bana devretti. 40 senedir de ustamdan aldığım bayrağı devam ettiriyorum. Nur içinde yatsın, çok dua ediyoruz çünkü onun ekmeğini yiyoruz”

“POLİSLER, ZABITALAR 2 AY ÖNCEDEN SIRAYA GİRERDİ”

1986 yılından beri resmî kurumlarla da çalıştığını belirten Gök; “86’dan bu yana belediyenin işini de yapıyorum. Zabıta, itfaiye hepsinin gömleklerini ben dikerim. Bunu 86’dan beri devam ettiriyoruz. Sadece belediye değil, bütün kurumlara yapıyorum. Sıfırdan ölçülerini alıp imalatını yapıyoruz. Sıfırdan dikimi gerçekleşiyor. Eskiden polisler, zabıtalar 2 ay önceden sıraya girerdi diktirmek için. Çok fazla yoğunluğumuz olurdu ama şimdi hazır alıp geçiyorlar. O zamanlar bir ustanın yanında 8-10 tane çırak vardı, şimdi bir tane bile yok” sözlerini kaydetti.

“GENÇLERDE KAHIR ÇEKMEK YOK”

Mesleğin yok olmasından ve çırakların yetişmemesinden yakınan Gök, şunları aktardı: “Bundan sonra ne kadar yaşarız bilmiyorum. Meslek liselerinden çırak yetiştirmek üzere evlatlarımızı alıyoruz ama bunlar geçici bir süreliğine oluyor. Yaz döneminde geliyorlar, tam bir şeyler öğrenmeye başlarken okulu açılıyor ve gidiyor. Bizim dönemimizde ilkokuldan mezun olduktan sonra ortaokul, liseye kadar mesleği öğrenmiş olurduk. Şimdiki dönemde öğrenci ortaokuldan çıkıyor, 13-14 yaşına gelmiş oluyor, onlarda eğilmiyor. Çünkü çocuğun bir öğrenme yaşı var, o da 12 ila 18 yaş arasıdır. Kız öğrencilerin bu mesleğe talebi var ama erkeklerin yok. Eşim ile 20 senedir birlikte çalıştığımız için kız öğrencileri eşimin yanına eğitmesi için veriyorum. Öğretmek için çabalıyoruz ama kısa dönemde mümkün olmuyor. Bizler 3-5 sene çıraklık yaptık, yeri geldi kahır çektik, şu andaki gençlerde kahır çekmek yok. Daha kapıdan girmeden ‘Ne kadar vereceksin?’ diye soruyorlar. Ben çıraklığımda senelerce para almadan çalıştım ve böyle öğrendim. Mesleğimi severek yapıyorum. Bu meslekten çok şey kazandım ama çok çalıştım”

“KİŞİ OKUR VALİ OLUR, KİŞİ OKUR MÜDÜR OLUR”

Rahmetli ustamın sözünü hiç unutmam diye konuşan Gök; ‘Kişi okur vali olur, kişi okur müdür olur. Biz de çıraklık yapar, usta oluruz, validen farkımız yok, bizler sanatkârız’ derdi. Bizler o yerlerden geldik, şimdi bu durumları çeken yok. Çok çalıştım, eskiden hazır hiçbir şey yoktu, gençliğimde sabahlara kadar çalışırdık. Şu an hazır ürünler çoğaldıkça dikime fazla rağbet kalmadı, zaten diken de yok” şeklinde konuştu.

“ÇOCUKLARIMI USTAM SAYESİNDE OKUTTUM”

Dükkânının camındaki yazan ‘GİYDEGÖR’ mesleki iş elbiseleri yazısına değinen Gök; “GİYDEGÖR mesleki iş elbiseleri olarak firmam devam ediyor, bu da bana ustamdan kaldı. Rahmetli ustamın tabelasıydı. Mesleğimizde tabelamızda 50-60 senelik firmamız. Mesleğimi bu şekilde devam ettiriyorum, çok da seviyorum mesleğimi. 2 çocuk babasıyım, kızım evli. Ustam sayesinde oğlumu yurtdışında, Kanada’da okuttum, ceza avukatı oldu.”

“HERKES OKURSA BUNUN SONU NE OLACAK?”

Son olarak, gençlere seslenen Gök; “Buradan yeni nesle şunu söylemek istiyorum: Sanat ölmesin, yok olmasın. Bir şeyi severek yaparsa başarı elde ederler. Herkes okursa çıraklığı, kalfalığı, ustalığı kim yapacak? Dikimi kim yapacak? Bu her meslekte aynı, herkes okursa bunun sonu ne olacak? Usta kalmıyor, bizimle yok oluyor. Ömrümüz varsa 3 sene, 5 sene daha yapabiliriz. Gençlere sesleniyorum; her daldaki meslekleri öğrensinler. Sanatkâr olsunlar” dedi.  (ÖZEL HABER\ Banu TÜRKMENOĞLU-Cengiz MUHZİROĞLU)