Merkez Spor Salonu Toplantı Salonu’nda düzenlenen toplantının Moderatörlüğünü Taşköprü İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Şirin yaptı.
Konuşmacı olarak; Kastamonu Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Havva Kaçan, Kastamonu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Zihinsel Engelliler Eğitimi Öğretim Üyesi Dr. Seniha Kurtoğlu, Kastamonu Rehberlik ve Araştırma Merkezi Özel Eğitim Öğretmeni Hasan Hüseyin Saçı, Özel Bireyler ve Aileleri Dayanışma Derneği Başkanı Huriye Boyraz yer aldı.
“GÜVEN DUYGULARININ GELİŞMESİNDE EBEVEYNLER ENGEL OLABİLİYORLAR”
Törende konuşan Doç. Dr. Havva Kaçan: “Bazı anne ve babalar çocuğu kabul ediyor ama aşırı koruyucu yaklaşım sergileyebiliyor. Bazı anne ve babalar çocuklarını ihmal edebiliyor. Bazı anneler, çocuklarının aşırı derecede ruhsal durumunu düşünmeden onların güvenliğinin gelişmesine engel olabiliyor. Bu bizim bilimsel anlamda tüm yayınlarımızda ortak çıkan sonuçlardan biri. Güven duygularının gelişmesinde ebeveynler engel olabiliyorlar. Dolayısıyla da önyargıdan uzak olarak, çocuğumuzun gelişme yeteneğini düşünerek ne kadar katkı verebilirsek onların ayakları üzerinde durmasını sağlayabiliriz.” dedi.
“EĞİTİMDE YETERSİZLİK VE ENGEL KAVRAMLARI OLMAMALI”
Dr. Seniha Kurtoğlu konuşmasında şunları söyledi: “Eğitim her bireyin hakkıdır. Her bireyin eğitim olanaklarından eşit olarak yararlanması gerekiyor. Eğitimde yetersizlik ve engel kavramları olmamalı. Özel gereksinimli bireylere aileleri tipik gelişimi gösteren bireyler aileleri bu bireylere hizmet sunan herkesin aslında özel eğitimle ilgili özel gereksinimli bireylerin yaşantılarıyla ilgili birtakım bilgi gerekleri var. Evet, özelliklerini biliyoruz ya da yaşadıklarını tahmin ediyoruz ama benim dâhil hepimizin ihtiyaç duyduğumuz bilgi var ve bize sunulması gerekiyor. Bu anlamda yeterince bilgilendirme yapılmadığını düşünüyoruz. Burada sıkıntılar var.”
“ÖZEL GEREKSİNİMLİK HALLERİYLE BİRLİKTE BİR ARAYIŞ İÇERİSİNE GİRİYORUZ”
Hasan Hüseyin Saçı yaptığı konuşmada: “Sağlık süreçlerine baktığımızda ilk önce şu geliyor, ‘her annemiz her babamız hayalinde arzuladığı durumlar söz konusu. Ama rabbimizin de takdir ettiği bazı durumlar var. Buna özel gereksinim halleri diyoruz. Özel gereksinimlik halleriyle birlikte bir arayış içerisine giriyoruz. Bir farklılık var. Çocuğum farklı gelişiyor. Bazen şunlarla karşılaşıyoruz: ‘amcası da böyleydi, halası da böyleydi, teyzesi de böyleydi’ ya da anne baba fark etse bile bizler Kastamonu’da kalabalık aileleriz. Ailemizin diğer aktörleri tarafından ‘yok canım bir şey sen abartıyorsun’ gibi cümlelerle biraz gecikmeler yaşayabiliyoruz. Bu noktalarda özellikle bilgi güçtür.” İfadelerini kullandı.
“BİZ ÖZEL BİREY AİLELERİ OLARAK BİRLİKTE OLMAK ZORUNDAYIZ”
Huriye Boyraz konuşmasında şunları kaydetti: “Ben 22 yaşında çok ağır vaka bir otizm annesiyim. Bizim bu yola girme nedenimiz, benim oğlum için Kastamonu’da ilk otizm sınıfı açma mücadelemle başladı.
Tanı aldığımızda kabullenme sürecimiz var. Bunu kabullendikten sonra gerisi geliyor. Bu da çok ağır bir süreç. Önce babanın, annenin kabullenmesi sonrasında topluma kabullendirilmesi. Ben bu konuda çok şanslıydım. Arkamda dağ gibi durabilen ve çabuk kabullenen bir eşim vardı. Komşularım çok kıymetliydi. Başına gelmeden kimsenin anlama şansı yok. Benim oğlumun nasibi olmasaydı benim de bu duyguları anlama şansım yoktu. Bunu kimsenin dışarıdan anlamasını beklemek doğru değil bence. Benim alışveriş yapmam bile imkânsızdı ve apartmanda 8 komşumda da anahtarım vardı benim. Ömer’in geldiği saatleri hepsi bilirler. İnsanların birbirine fırsat vermesi lazım. Eşlerin birbirine fırsat vermesi gerekiyor. Tabii ki bırakıp giden eşlerimiz var burada, katlanamayan. Biz özel birey aileleri olarak birlikte olmak zorundayız.
Geldiğimiz noktada, Milli Eğitim’in kapısını çaldığımız zaman Milli Eğitim Müdürlüğümüzden destek alabiliyoruz. Haklarımızı bildiğimiz zaman. Onlara güzel bir dille anlattığımız zaman o sorunu çözebiliyoruz. Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü keza öyle. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü öyle. STK derneklerimiz çok kıymetli. Hep söylerim, anneler derneğimizi yıllar önce tanımak isterdim demiştim.
Bizimle her sabah uyanan bir açık yaramız, derdimiz var. Biz onu korumak zorundayız. Sadece biz değil başkalarına da fırsat vermeliyiz. Kastamonu’da gerçekten bizler, dışarıdaki başka illere bakarak çok şanslıyız. Özel eğitim kurumlarımıza güvenerek gönderebiliyoruz çocuklarımızı. Sorumluluğu dört dörtlük kucaklamış durumdalar. Bizim devletimizin imkânları özel bireylerimde paha biçilemez. Sadece yer yer sahaya yansıtmada sıkıntılarımız olabiliyor. Onun için de biz özel birey anneleri olarak bir basamak olacağız.
Biz özel bireylerin sorunlarıyla ilgilenirken normal bireylerimizin dertlerini unutmuşuz. Onların bize en küçük tavırları bizlere ağır gelebiliyor. Ben bazen diyorum, ‘Biz eğer normal çocuklarımızla ilgilenemiyorsak, onlar hayattan kopacaksa özel bireyleri yeri geldiğinde bakamayacak durumdaysak devletimize teslim edelim çünkü normal bireylerimizi de kaybetme durumumuz olabiliyor.’ Özel bireyimizi emanet edebilecek bir yerimiz varsa onları emanet edelim, normal bireylerimizi de topluma kazandıralım. Onları da kaybetmeyelim.”
“BUNDAN SONRAKİ ÇALIŞMALARA BABALARI DA DÂHİL ETMEMİZ GEREKİYOR”
Kapanış konuşmasını yapan Ahmet Şirin ise: “Bu projeye annelerle yola çıktık. Yine TÜBİTAK projesinde de Havva hocamla çalışıldı. Daha çok katılım sağlanıyor. Zaten iş yükünü onlar kaldırdığı için. Buradan şöyle bir sonuca ulaşabiliriz. Bundan sonraki çalışmalara babaları da dâhil etmemiz gerekiyor. Babaların da özel bireylerin eğitimi ve gelişiminde daha çok rol alması gerekiyor. Ortaya çıkan sonuç bu.
Projemizi tasarlarken, anneye dokunacağız dolayısıyla onlara yönelik eğitimlerimiz olacak. Bir şeyleri daha görünür kılmamız gerekiyor. Dolayısıyla sosyal aktiviteleri de işin içine katmamız gerekiyordu. Ama aynı zamanda da özel bireylerimize de dokunalım. Onlar için de ayrı eğitimlerimiz vardı.” ifadelerine yer verdi. (Ercan ÇATAL - Burcu HARABA)