Kastamonu ve mobilya "olmazı"

Abone Ol

Artık "bıkkınlık" geldi gelmesine de yine de bininci kerenin üzerine binbirinci kere yazmak farz, Kastamonu ilinin "bütüncül" kalkınmasının "asli" yollarından biri "orman" güzergahından geçiyor, "mobilya, mobilya, mobilya"...

Daha ne kadar bu yolu ulaşıma kapalı tutacağız?

Kastamonu'ya çağlar çağları envai coğrafyalardan ne kadar boy, kültür, halk yerleşmiş ise...

Orman ekonomisi sayesinde ayakta durmuş.

Ahşabın fiziği dolayısıyla günümüze gereği kadar ürün ve eser kalamamışsa bu maziyi görmezden mi gelelim?..

Ahşap yoksa Kastamonu yok.

Türkiye'nin, belki de Avrupa'nın, sayılı orman coğrafyalarından biri olan Kastamonu'da katmadeğerli orman ürünleri ekonomisi neden yok denecek kadar az ey ahali?..

Çelişki yok mu?

Sandalye yapacak irade dahi yok...

Hey gidi "Daday İskemlesi" hey.

Ata görmüş...

Torun kör.

"Varlık içinde yokluk"...

"Kastamonu" koordinatı.

(Kastamonu ormanları "endüstri" alanında "çalı çırpı" seviyesinde işlem görüyor...

"Sunta" malzemesi.

Kes...

Yonga.

Un ufak...

Talaş.

Orman hammeddesini "mobilya" haline getirmek Kastamonulunun boyunu aşıyor...

Kastamonuluya düşen "kes, yükle, taşı.

(Önceki gün sosyal medyada rastladım...

Milletvekili Fatma Serap Ekmekci'nin gayreti ile düzenlenen "Orman Kooperatifleri İstişare Toplantısı", kooperatif temsilcileri ile sorumlu kamu temsilcileri aynı masa etrafında bir araya geldi, adımdır orman ekonomisine "yeni dokunuşlar" niyetine.

Şu demek...

"Kastamonulu 'kes, yükle, taşı' ama devamın da getir, 'biç, tasarla, imal et'".

İlimiz adına kayıt altına alınması şart bir toplantı...

Kastamonu, şehirlerden değil, kırlardan kalkınır.)

Dedem "Kastamonu Çeyiz Sandığı" imal ederdi...

Keşke günümüze taşınabilseydi de "Coğrafi İşaret" alınabilseydi.

Boya kokusu burnumda...

Kahverengi renk.)

(Vali Erdoğan Bektaş Kastamonu'nun "ahşap" potansiyelini gördü...

Hammaddeyi mobilyaya çevirmek için kamunun elinden geleni fazkasıyla yaptı.

Kastamonu "Ahşabın başkenti" oldu olacakken...

Huyudur yerel demokrasisi gelişmeyen taşra kentlerinin, Vali Bektaş'ın gidişinin ardından sivil toplum rotadan saptı, peyderpey sona varıldı.

Şans heba edildi...

Kibrit suyu.

"Kastamonu Ahşap Fuarı"...

Ruhuna Fatiha.

Vali Bektaş dönemindeki seferberlik esnasında açılan ahşap atölyelerinin zaman içinde kapandıklarına üzülerek şahit oldum...

İklim ilkbahardan sonbahara dönmüştü çünkü.

Vali Erdoğan Bektaş'ın gayreti "ilin bütüncül kalkınmasına yönelik vali iradesi" olarak Kastamonu tarihindeki yerini aldı...

Unutulmaz.

Vali Bektaş'ın marşına bastığı orman varlığının "mobilya" eksenli imalata sokulması yolculuğu...

Kaldığı yerden devam etmek zorunda.)

(Gelelim başka il örneklerine...

"Düzce" misal.

Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, şehrin Küçükmehmetler köyü bölgesinde bulunan 300 dönümlük araziyi Düzce Belediyesi'ne kazandırdı, ne amaçla, "Mobilya Kent" maksadıyla...

Düzce'de "mobilya" ne alaka?

Başkan Özlü açıklama yaptı...

“Mobilya Kent yapma maksadıyla aldığımız otoban kenarındaki 300 dönüm arazinin milyar TL üzerinde değeri var. Biz belediyemize bu araziyi kazandırdık. Orada bir mobilya kent kuracağız. Düzce’yi İnegöl ve Kayseri gibi mobilyada öne çıkan bir kent haline getireceğiz. Düzce’yi bir alanda öne çıkarmamız lazım. Ben bu şehrin önümüzdeki 10 yılda mobilya ile öne çıkmasını çok istiyorum. Bu alan katma değeri çok yüksek olan bir alan. Orman bölgesinde orman ürünleri sanayisine sanat katarak ticarileştirmek en doğru yoldur diye düşünüyorum".

Mobilya Kent yerleşkesi içinde bir de "fuar alanı" olacak...

"Bonus".

(Düzce'nin 50 yıllık planlamasına dair bu proje...

"Yerel yönetim" bu işte.

Sıfır hamaset...

Bol iş.)

Kastamonu'nun rolüne soyunan Düzce...

Yolu açık olsun.)