KARA MUSTAFA PAŞA TÜRBESİ

İLİ                KASTAMONU

İLÇESİ          MERKEZ

YERİ             REŞİT ESEN SOKAK

Kara Mustafa Paşa denildiğinde karşımıza farklı dönemlerde yaşamış Paşaların Kastamonu’daki eserleri ve türbeleri çıkmaktadır.

Bunlardan ilki Hicri 954, miladi 1538 Yılında yaşadığı bilinen Kara Mustafa Paşadır. Bu zat Kastamonu’da bu günkü müze binası ile Merkez Ortaokulunun bulunduğu alan içerisinde,  bir kısmı müzenin kuzeyindeki bahçede, bir kısmı da buradaki yolda ve merkez ortaokulunun bahçesinde yer alan bir medrese binası yaptırmıştır.

Burada kendi adına bir medrese binası yaptıran Kara Mustafa Paşa aslen Daday Kara Köyündendir. Halkın Garaköy dediği bu köy ve civarında Osmanlı İmparatorluğun yükselme döneminde Saray muhafızları ve saray hizmetinde görev yapan Gulam askerleri yetiştirilmektedir. Günümüzde Gulam askerlerinin yetiştirildiği bu askeri eğitim merkezi Sarıçam köyü olarak adlandırılmıştır. Kara Mustafa Paşa burada ilk askeri eğitimini almış saray hizmetlerinde gösterdiği üstün başarıdan dolayı Paşalık makamına kadar ulaşmış ve Kastamonu’da da bir medrese yani bir ilim yuvası yaptırmıştır. Halk bu Paşaya Gara Musdafa diye bilmektedir. Kastamonu ağzı ile halen doğduğu köy de halk arasında,  Garaköy diye ifade edilmektedir. Günümüzde köy girişindeki Tabelada Karaköy diye geçmektedir.

Kara Mustafa Paşanın Kastamonu’da yaptırdığı medresede Devrin önde gelen alimlerince ileri düzeyde dini ve dünyevi ilimler okutulduğu bilinmektedir. Yine Dadaylı olan Osmanlı İmparatorluğunun yükselme dönemlerinde onuncu Şeyhülislam olarak görev yapmış olan Şeyhülislam Said Efendi bu medresede ilim veren alimlerin giderlerini de kendi bütçesinden karşıladığı da anlatılmaktadır. Şeyhülislam Said Efendinin mezarının Daday Honsalar köyünde olduğu da anlatılmaktadır. Ancak Honsalar tümülüsünün Kuzey batısında bulunan bir mezarlıkta türbe diye bilinen bir mezar var. Ancak bu mezarın bu zata ait olduğuna dair herhangi bir yazı yok. Köy halkı bu zatın Şeyh Seyid Efendi diye birisine ait olduğunu ve halen bu köyde Seydioğlu sülalesinin devam ettiğini de anlatmaktadırlar.

Halk ağzı ile ifade edildiğinde kendi adını verdiği medreseyi yaptıran bu paşanın vefat tarihi hakkında farklılıklar anlatılsa da Osmanlı tarihinde miladi 1556 yılında öldüğü kayıtlı olan Mustafa Paşa bu zat tır. Türbesi kendi adına Yaptırdığı medresenin Kuzey Batı köşesinde iken,  yani bu günkü Merkez Orta Okulunun Güney kısmında iken yıkılmış ve Okul bahçesinin içinde kalmıştır. Mekanı Cennet ruhu Şad olsun.

Bir Başka Kara Mustafa Paşa ise günümüzde Topçuoğlu mahallesi Reşit Esen Sokaktaki mescit içerisinde türbesi bulunan merkez Halaçlı köyü doğumlu olan Kara Mustafa Paşadır. Bu Paşa ise miladi 1811 yılında vefat etmiştir. Bir de Merzifonlu Kara Mustafa Paşa vardır. Maalesef bazı tarihçiler bu üç adet Kara Mustafa Paşayı birbirleri ile karıştırmakta ve hatta tek paşa imiş gibi yazdıkları kitaplarda bahsetmeye çalışmaktadırlar.

Bu alan bir dönemde Darül Kura Medresesi olarak da hizmet vermiştir. Darül Kura Medresesi ise Yeni Hamam bitişiğindeki Kara Mustafa Mescidinin içindeki türbede yatan Kastamonu merkez Halaçlı köyünden olan Kara Mustafa Paşa buradaki eski medreseyi hem tamir ettirmiş hem de yanına Darül Kura ve Darül Hadis binalarını de ilave etmiş ve bir de bu alana devrin en büyük kütüphanesini de yaptırmıştır. Ayrıca buradaki türbeyi de onarmış olup yaptırdığı yeni hamamın gelirlerini de bu medresenin giderlerinde kullanılmayı sağlamıştır. Halaçlı köyünden olan Kara Mustafa Paşanın burada yaptırdığı kütüphanede 406 adet kitap olduğu ve bu kitapların yıkılmasından sonra büyük bir kısmının Memleket  kütüphanesine aktarıldığını anlatan İhsan Ozanoğlu sırf buradaki Medrese ve Kütüphanenin  yıkılmış olmak için belediye meclisince yıktırıldığını anlatmıştır. Ancak müze binası bahçesinde Kara Mustafa Paşa Medresesine  bitişik olarak yaptırılan Dar-ül Kura Medresesi ifadesi ise bazı kitaplarda yer almaktadır. Bu bilgiden hareketle Kara Mustafa Paşa Medresesi ile Dar-ül Kura Medreselerinin iki ayrı binadan müteşekkil olduğu ve farklı kişiler tarafından yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Bazı kitaplarda ise bu ayrıntı gözden kaçırılmış olmalıdır.

Bu günkü müze binası ile Merkez Ortaokulunun arasındaki Darül Kura medresesi bir dönemde Türk Ocağı binası olarak da hizmet veren ve günümüzde Müze olarak kullanılan ve Mustafa Kemal Atatürk’ün 1925 tarihinde Kastamonu’yu ziyaret ettiğinde meşhur Kastamonu nutkunu söylediği yer  burasıdır.

Halaçlılı Kara Mustafa Paşa tarafından Darül Kura ve Darül Hadis adında hem kuran, hem de hadis  eğitimini için iki büyük bina da bu alanda yer almakta idi. Paşanın 1811 yılında vefatından sonra  burası bakımsızlıktan harap olmuştur.  Miladi 1856 yılında ilgisizlikten buradaki binaların bir bölümü yıkılmıştır. 1890 yılında ise kalan kısımları yeniden onarılmıştır. Buradaki medrese ve kütüphane binaları 1919 yılında Kastamonu Müdaf-i Hukuk cemiyetince bir süre kullanılmıştır. 1920 yılında ise Kastamonu’da kurulan Kastamonu Gençlik Kulübünün merkezi olmuştur. Ayrıca Kastamonu’daki önemli toplantılar da Darül Kura Medresesinin bahçesinde yani bu günkü Merkez Orta Okulunun bulunduğu yerde yapılmıştır. Bu güzel bilim yuvasının yerinde günümüzde Müze bahçesinin bir kısmı İle yol ve Merkez Ortaokulu binası ve bahçesi vardır. Burayı İhya eden Halaçlılı Kara Mustafa Paşanın Yeni Hamamın yanındaki Mescidi ve mescit İçindeki türbesi ise miladi 1998 yılında Hasip Yılanlıoğlu tarafından onartılmış olup yenden ibadete ve ziyarete açılmıştır.  1811 Yılında vefat eden Halaçlılı Kara Mustafa Paşanın mekanı cennet ruhu Şad olsun.

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ise Osmanlı Döneminin önde gelenlerinden olup ikinci Viya Kuşatmasından sonra idam edildiği bilinmektedir. Candaroğulları döneminde Üsküdar’dan Samsun’a kadar olan geniş alan Candaroğlu beyliği sınırları içinde olduğuna göre burası da bir dönemde Kastamonu  sınırları içinde kalmıştır.

Ayrıca bu Darül kura ve Kara Mustafa Paşa Medresesinin hemen batı kısmında ise hicri 1146, miladi 1773 yılından önce de varlığı bilinen Mahir Efendi Camisi de bu medrese ve külliyenin içinde yer almakta olup bu cami halk arasında Tavuk Hasan Camisi olarak bilinmektedir. Ayrıca buradaki camiye Fatma Hanım diye bir hanımın evini vakfettiği de anlatılmaktadır. Bu caminin hemen güney doğu kısmındaki türbenin içinde Tavuk Hasanın da mezarın bulunduğu da anlatılmaktadır. Bu cami ve buradaki türbe ile birlikte bu alan Muhtar Bey diye birisine satılmış ve 1961 yılında da hem cami hem türbe hen de medrese binası yıkılmıştır. Hem tavuk Hasan hem de Mahir Efendi veya Ahmet Mahir Efendinin vefat tarihleri hakkında kesin bir bilgiye henüz ulaşılamamıştır. Ancak bir kayıtta bu caminin miladi  1882 yılında Abdülcemil Efendi diye bir zat tarafından tamir ettirildiği de anlatılmaktadır. Buradaki türbe içinde veya civarında mezarların bulunduğu ve bu mezarların kimlere ait olduğuna ait maalesef bilgiler kayda alınmamıştır. Ancak burada Hoca Tevfik Efendi diye bir zatın da ismi geçmektedir. Ayrıca hangi tarihte yapıldığı bilinmeyen ve Kara Mustafa Paşa tarafından Cami ile medrese binası arasında olduğu anlatılan hicri 118o, miladi 1776 yılında mevcut olduğu bilinen İki Lüle bu dönemde yıkılmış ancak bu çeşmenin suyu Müze önüne yakın bir yerde uzun bir süre suyu Karaçomak çayına akıtılmış ve Çay içinin Belediye Başkanı Turan Topçuoğlu zamanında düzenlemesi sırasında bu suyun aktığı yer çay içine dökülen betonun ve yeşillendirilen alanın altında kalmıştır. 

Günümüzde büyük bir bilim merkezinin bulunduğu bu tarihi alan, medrese, Kütüphane, cam, Türbe ve Çeşmenin de bulunduğu ve hangi amaca hizmet ettiği bilinmeyen kişi ve kişilerce yıkılmış olması Kastamonu tarihine, turizmine, kültürüne vurulan bir darbelerden birisidir. Konuyu bilen bazı kişiler Kastamonu Arkeoloji Müzesinden Sahabe Türbesine doğru giderken bu alan hakkında bizlerden Bilgi talep ettikleri için bu konuyu araştırmak ve bir sunum hazırlamak zorunda kaldık. Kastamonu’nun hem kent tarihi hakkında hem de fiziki değişimi hakkında bu sayede de bilgiler edindik. Burası hakkında ulaşamadığımız bazı eksiklikleri ise tarihçilere bırakıyorum.

Ancak hakkın tecellisi  olsa gerek ki buradaki yerin hemen güney kısmında Siyez Evi adı altında bir turizm tesisi hizmet vermeye başlamış ve tabelasında da bir horoz resmi kullanılmıştır. Bu tesisin hemen kuzeyinde bulunan yol ve okul bahçesi arasında bir türbe ve caminin bulunduğu ve bu caminin de Tavuk Hasan denilen bir bey  efendinin yaptırmış olduğunu anlattığımda bu horoz resminin niçin simge olarak kullanıldığını aklımıza geldi diye cevaplamışlardır.

Günümüzde türbesi ve medresesi ile kütüphanesi yıkılan Kara Mustafa Paşa ve burada yatan zatların mekanları cennet ruhları şad olsun.

               Zühtü Aslan