2023’ün önemli gelişmelerinden biri de İstanbul Finans Merkezi’nin (İFM) açılması… bu merkezin açılmasının temel amacı bir ekosistem oluşturup uluslararası önemli finans kurumlarının İstanbul’a gelmesi ve aynen Newyork, Londra, Singapur gibi bir merkez haline getirmek. Toplamda 3.4 milyon m2 alan üzerine kurulmuş olan İstanbul Ataşehir’de kurulmuş olan merkez, gökdelenlerden oluşuyor ve bu alanın 1.4 milyon m2’lik kısmı ofisler (24 adet gökdelen) için ayrılmış. Bunun dışında alışveriş merkezi, 2100 kişilik kongre merkezi ve 325 yatak kapasiteli beş yıldızlı bir otel mevcut. Akıllı şehir yönetimi anlayışıyla Gold Leed sertifikalı bir kümelenme bölgesi olarak katılımcıların tüm ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde ve sıfır atık ilkesine göre düzenlenmiş. Trafik sorununun çözülmesi için metro inşaati de Ulaştırma Bakanlığı tarafından devralınmış.

Merkezde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Düzenleyici ve denetleyici kurumlar, bankalar ve banka dışı finans kurumları, katılım bankaları, Sermaye piyasası kuruluşları, araştırma merkezleri, finansal yatırım ve portföy yönetim şirketlerinin bulunması planlanıyor. İleride bir üniversitenin de kurulması planlanıyor. Blok ziniciri teknolojisi, finansal algoritmalara ve para benzeri yenilikçi araçlara da yatırım yapılması planlanıyor.  Proje bu yaz mevsiminde açıklanacak olan milli FİNTEK projesi ile koordineli olarak çalışacak.

Osmanlı ve Roma İmparatorluklarının başkentliğini yapmış olan yani uzun zaman Dünyanın merkezi olan İstanbul’un aslında çok daha önceleri Uluslarararası finans merkezi haline gelmesi gerekirdi. En azından bunu hak ediyordu. Ancak ne yazık ki şimdiye kadar bunun için gerekli yatırımı yapan, çabayı gösteren olmamıştı. İstanbul Finans Merkezi ile ilgili çalışmalar Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi tarafından koordine ediliyor. Çok kutuplu Dünya projesini gerçekleştirmek isteyenler tarafından da destekleniyor. Asya-Avrupa ve Afrika’nın bağlantı yolunda bulunan İstanbul’un konumu ve sahip olduğu eğitimli genç insan kaynağı önemli bir avantajdır.

Türkiye’ye faydalarına gelince. Birincisi; Türk firmalarının yatırımları için finansmana ulaşmaları kolaylaşacak. İkincisi; Türk banka ve finans kurumlarının uluslararası pazarlara ulaşması kolaylaşacak ve iş hacimleri artacak. Üçüncüsü;  Türkiye para ve sermaye piyasalarına yatırımlar artacak. Dördüncüsü; Türkiye’ye prestij sağlayacak. Beşincisi; Dünya’nın önemli finans şirketleri, üniversitelerinin Türkiye’ye gelmesi ve İstanbul’a yatırımların artması planlanıyor. Özellikle körfez ülkelerinden İFM’e önemli miktarda yatırımların gelmesi planlanıyor. Körfez ülkelerinin Türkiye’de İslami banka kurmak yönünde eğilimleri olduğu biliniyor. Altıncısı; dünyanın önemli finans yöneticileri, akademisyenleri ve uzmanlarının İstanbul’u daha çok ziyaret etmesi ve İstanbul’un turistik merkez olarak daha da güçlenecek. Yedincisi; Türkiye’nin özellikle İslami Finans alanındaki fonlar üzerinde daha fazla söz hakkı olacak. Hatırlatalım! 2001 yılında faiz harcamalarının bütçe üzerinde payı %100’leri geçmişti, günümüzde bu oran %11’lere kadar indi ama Türkiye halen düşük maliyetle finansman bulmakta zorlanan bir ülke. Kamu borcu çok yüksek olan riskli Avrupa ülkeleri bile düşük faiz oranıyla borçlanabiliyor. Bu sayede Türkiye altyapısı için gerekli finansmanı mudaraba, murabaha gibi yöntemler ile veya düşük faiz oranlarıyla elde edebilecek. Yani İFM aslında büyüme ve üretim odaklı ekonomi politikasının önemli halkalarından biri.

İFM’ne teşvik ve muafiyetler yoluyla yatırımlar özendiriliyor ama öyle her finans kurumunun gelmesi de mümkün değil. Merkeze gelmek isteyen şirketler değerlendirildikten sonra “katılımcı belgesi” alacak ve daha sonra faaliyetlerine başlayabilecekler. Türkiye Varlık Fonu tarafından kurulan bir yönetici şirket, tüm altyapı ile üstyapıyı işletecek ve yönetecek, bağımsız alanları kiralayacak. Projede öncelikle Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ve kamu bankaları (Vakıfbank, Ziraat Bankası ve Halkbank) bulunuyor.

İFM’nin esas hedef kitlesi İslami finans kurumlarıdır. Bu açıdan diğer merkezlerden farklılaşıyor. Merkez Bünyesinde kurulması planlanan İFM tahkim merkezinin altında İslami Tahkim mekanizması oluşturulacak. BAE, Suudi Arabistan, Çin, Katar, Malezya, Kuveyt, Endonezya ve Birleşik Krallık gibi ülkelerden çeşitli finans kurumları merkeze yatırım yapmak için görüşmeler yapıyor. Dünya’nın en büyük İslami Finans Kurumlarının merkezde yer alması bekleniyor. 5 yıllık perspektif içerisinde merkezde 1 trilyon $ sermayeye sahip finans kurumlarının yerleşmesi bekleniyor. Yanlış duymadınız! 1 trilyon $. Yeni dönemde Mehmet Şimşek yönetimindeki yeni ekonomi ekibi bu merkeze yapılacak yatırımları koordine edecek.

Bir önemli sürpriz de merkez içinde Dünya’nın en büyük İslam ekonomisi alanında uzmanlaşmış üniversitesinin kurulması planlanıyor. Doğal olarak bu üniversiteye yurtdışından alanında uzman akademisyenler çalışacak. Bir yandan Türk gençlerinin nitelikli eğitim alması sağlanacak diğer yandan Türkiye’ye nitelikli işgücü göçü yaşanacak. İslam ekonomisi ve finansı alanındaki akademik çalışmalara Türkiye’nin öncülük etmesi ve gelişmesi planlanıyor. Ayrıca Türk-İslam sentezine göre yapılmış bir cami de inşa edilmesi planlanıyor.

İstanbul’un rakiplerini incelemek için küresel finans merkezleri endeksine bakalım. Bu endeksi Londra’daki Z/Yen Grup ve China Development Institute yayınlıyor. İlk beş sırada Newyork, Londra, Hongkong, Shanghai ve Los Angeles bulunuyor. Avrupa’da ilk sıralarda bulunan merkezler Londra (2.Sıra), Paris (11.sıra) ve Frankfurt (16.sıra) olarak göze çarpıyor. İstanbul, İslami finans alanında uzmanlaşmak istediğine göre ise 17.sıradaki Dubai, 31.sıradaki Abudabi ve 48.sıradaki Kuala Lumpur gibi merkezlere dikkat etmek gerekiyor. Ancak İslami finans açısından rakipleri sadece Müslüman ülkeler olarak görmek doğru değil, zira İngiltere, Çin ve ABD gibi ülke bankalarının da İslami Finans yatırımları yaptığı görülüyor. Demek ki İstanbul’un rakipleri Müslüman ülkelerdeki finans merkezleri ile sınırlı değil. İstanbul halen bu endekste 90.sırada ama İFM ile 5 sene içinde sıralamada hızlı biçimde yükseleceği de net biçimde görülüyor.

Kısaca İFM, Türkiye için önemli ekonomik, akademik fırsatlar sunuyor. Bu projenin meyvelerini orta ve uzun dönemde göreceğimiz kesin gibi… 5 sene içinde Türkiye’ye 1 trilyon dolar sermayeli banka ve finans kurumlarının yatırım yapacak olması önemli bir gelişme.