İsrail uzun süredir bebek, kadın, çocuk demeden insanları acımadan öldürüyor. Bunu neden yapıyor? Bu yazımızda bu sorunun cevabını arayacağız.
Siyonizm, Ortadoğu coğrafyasını ve halklarını uzun süredir etkilemekte ve şekillendirmektedir. 19.yy başlarında “Siyonist Öncüler” denen kişiler ile başlamıştır. Sekülerizm ve milliyetçilik gibi iki teorik olguyu kullanarak gelişmiştir. Diyeceksiniz ki hem sekülerizm hem Musevilik inancını nasıl bir araya getirdi? İki zıt olguyu bir araya getirmesi onu diğer ideolojilerden ayıran özelliğidir. Siyonistlerin başlıca hedefi Yahudileri belirli bir toprakta bir araya getirmek ve bir devlet kurmaktır. Bu toprak parçası da Fırat ile Nil arasındaki bölgedir ve bugünkü Filistin, Suriye, Türkiye, Irak gibi ülkelerin topraklarının bir kısmını kapsamaktadır. Aslında Siyonistler başlangıçta kurmak istedikleri ülke hakkında Filistin, Arjantin, Uganda gibi seçenekleri düşünmüşlerdir ama 1903 yılında Filistin üzerinde mutabık kalmışlardır. Filistin’i seçmelerinde görünen neden “Vaat edilmiş Topraklar” doktrinidir. Sonra da Birinci Dünya Savaşı ile Osmanlı İmparatorluğu yıkılmış ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında 1948 yılında da İsrail’i kurmuşlardır.
Öncelikle “Filistinliler, Yahudilere toprak sattı” iddiasının gerçeği büyük oranda yansıtmadığını ifade edelim. Filistinlilerin ne kadar toprak sattıklarını inceleyen akademik çalışma Prof.Dr. Ahmet Tabakoğlu’nun danışmanlığında İbrahim Bouazi’nin yazdığı doktora çalışmasıdır. Birincisi; Filistin’de toprakların %80’i miri arazidir. Yani Osmanlı devletine aittir. Osmanlı devleti ise Filistin’de istikrarlı bir politika izlemiş, yabancı Yahudilerin bölgeye göç etmesini ve yerleşmesini engellemiş, özerk bir Yahudi devletinin kurulmasını engellemiştir. Devlet, Yahudilere arazi falan satmamıştır. İkincisi; geriye kalan %20 kadarlık özel arazi için ise satışlar olmuştur ama bu satışların büyük çoğunluğu Osmanlı devleti tarafından tespit edildiği anda iptal edilmiştir. Yasa dışı ve gizli olarak satılan özel arazi miktarı ise %1 bile değildir. 1900’lü yıllarda Osmanlı Siyonist göçü ve arazi satışını araştırmak için komisyon bile görevlendirmiştir. Bu dönemde Siyonistlerin Osmanlı padişahlarına reddedilmesi çok güç parasal tekliflerde bulundukları ama bunların reddedildiği de bilinmektedir. Kısaca Filistinliler, Yahudilere toprak falan satmamıştır. Satsalar da bu günümüzdeki torunlarının bombalar ile katledilmelerini haklı çıkarmaz.
Pekiyi, Yahudilerin Filistin’de devlet kurma inadı sadece “Vaat Edilmiş Topraklar” için mi? Filistin veya 1948 yılında kurulmuş İsrail’in etrafına bir bakın. Dört tarafında petrol ve doğalgaz kaynakları var. Pekiyi bu petrol ve doğalgaz, Avrupa’ya hangi yolu kullanarak ulaşabilir? Filistin, Suriye ve Hatay limanlarından ulaşabilir veya buradan geçen boru hatları ile ulaşabilir. Siyonistlerin “Fırat ve Nil arasındaki vaat edilmiş topraklar” haritasında nereleri var? Filistin, Suriye ve Güneydoğu Anadolu bölgesi (Hatay dahil) var. Yani buraları ele geçirmiş bir devlet, petrolün Avrupa’ya aktarılmasının önünde bir duvar gibi duracak. Bugün petrol kuyularının çoğunluğu İngiliz, ABD menşeili çoğunluğu Yahudi girişimciler tarafından kurulmuş firmaların elindedir. Ama bu yeterli değil, petrolün geçiş güzergahı da kontrol altında olunmalı. Sizce bu yer seçimi tesadüf mü?
Siyonizmin Filistin’i 1800’lerin sonunda seçmesi tesadüf mü? 1800’lerin sonlarının önemli bir özelliği var. Petrolün ekonomik değerinin anlaşıldığı yıllar. Hatta Rockefeller bu yıllarda (1800’lerin sonları) bir tröst kuruyor ve Dünya petrol piyasasının büyük kısmını ele geçiriyor. ABD senatosu da bunun tehlikeli olduğunun farkına varıyor ve 1911 yılında Sherman Antitröst yasasını çıkarıp Rockefeller şirketini küçük parçalara ayırıyor. Yani Siyonistlerin Filistin’i seçtiği yıllarda petrolün ne kadar önemli bir ekonomik değeri olduğu anlaşılıyor. Sizce zamanı da mı tesadüf?
Osmanlı İmparatorluğu’nun Filistin topraklarını Yahudilere satmayı reddettiği ve hatta bunu engellemeye çalıştığı biliniyor. Osmanlı imparatorluğu yıllar içinde zayıflamış ama buna rağmen 600 yıldır ayakta kalabilmiş bir devlet. Yahudiler, toprakları satması karşılığında 2.Abdülhamit’e reddedilmesi çok güç parasal tekliflerde bulundular ve reddedildiler. Bu teklif reddedildikten sonra da Osmanlı Devleti’nin yıkılması süreci bayağı hızlandı. İttihat ve Terakki iktidara geldi ve Osmanlı İmparatorluğu’nu savaşa soktu. Osmanlı İmparatorluğu Birinci Dünya Savaşı’na girmeseydi ne kadar olacağını bilemeyiz ama büyük ihtimal bir süre daha varlığını sürdürebilecekti. Siyonistlerin Filistin’de devlet kurma planları da gecikecekti. Sizce Siyonistlerin tekliflerini reddeden Osmanlı’nın başına gelenler de mi tesadüf?
Gelelim günümüze… Prof.Dr. Muhsin Kar hocamız twitter hesabından Global Resources Partners şirketinin bir linkini paylaşıyor. Bu linki araştırınca karşımıza şu çıkıyor. British Gas (BG) Filistin karasularında milyarlarca dolar değerinde doğalgaz rezervine ulaşıyor. 30 km açık denizde ve sadece 600 metre derinlikte 280 milyar metreküp gaz rezervinden bahsediyoruz. Eğer bu gaz çıkarılırsa elde edilecek para İngiliz Bankalarındaki Filistin hesaplarına yatırılacak ve Gazze’nin kalkınması için kullanılacaktı. Ama bu doğalgaz kuyularına çökmek varken parayı Filistinlilere yedirirler mi? Rusya-Ukrayna savaşından sonra Rusya’dan doğalgaz alımını azaltan (durduran demiyorum, gizli gizli doğalgaz aldıklarına dair iddialar var) Avrupa’nın doğalgaz ihtiyacı arttı mı? Arttı. Kış yaklaşıyor mu? Yaklaşıyor. Filistin’in de birkaç tane el yapımı silah dışında mühimmatı yok. Doğalgaza çökmek çok kolay. Gerisini siz anlarsınız.
Gelelim bugünkü yazının özetine... 1800’lerin sonlarına doğru petrolün ekonomik değerinin farkına varılıyor. Tam bu sırada Siyonistler ortaya çıkıyor. Siyonistler, Yahudilerin yaşayabileceği bir toprak olması gerektiğini savunuyorlar. Başka alternatifler de olmasına rağmen petrolün yanı başında ve Avrupa’ya aktarımının yapılabileceği kilit toprakları seçiyorlar. Yahudilerin parayı ne kadar sevdiğini de hatırlatalım. Fakat burada toprak kurmalarını Osmanlı padişahları (özellikle 2.Abdülhamit) engelliyor. Osmanlı devletinin bir anda başına kötü tesadüfler geliyor, çeşitli politika hamleleri ile ülkeyi savaşlardan uzak tutan 2.Abdülhamit iktidardan iniyor ve ülke Birinci Dünya Savaşı’na giriyor. Sonra da her şey Yahudilerin istediği gibi oluyor ve 1948 yılında İsrail kuruluyor. Eğer Filistin’in etrafında bu kadar zengin petrol ve doğalgaz kaynakları olmasaydı İsrail burada kurulur muydu? Muhtemelen hayır.
Bir süre önce “Avrupa’nın Kanlı Geçmişi” isimli bir yazı yazmıştım. Bunu okumanızı tavsiye ederim. Zira bugünkü yazım, “Avrupa’nın Kanlı Geçmişi” isimli yazımı tamamlayan cinste… Avrupa’nın, yahudilerin yine amacı diğer ülkelerdeki kaynaklara, petrole, doğalgaza çökmek. Bu uğurda bebek, çocuk, kadın öldürmek de adamları zerre kadar rahatsız etmiyor.