İhracat Pazarımızda Nasıl Rekabet Edeceğiz?

Abone Ol

Bu hafta pazartesi günü Yüce rabbimizin yardımı, devletimizin dirayeti, milletimizin cesaretiyle küresel şer odaklarına ve onların taşeronluğunu yapan terör örgütüne karşı elde ettiğimiz destansı zaferin sekizinci yıl dönümünü kutlayacağız. Bu vesile ile 15 Temmuz şehitlerimize Allah (cc)’dan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Geçen hafta Türkiye İhracatçılar Meclisinde (TİM) nominal döviz kurunun en az 37 TL olması gerektiği yönünde görüşler ortaya kondu. “nominal” kelimesinin altını çiziyorum, neden olduğunu biraz sonra göreceksiniz. Diğer bir deyişle nominal kurun yükselmesi gerektiğini savunanlar oldu. Peki bu doğru mu? Döviz kurunun yüksek olması Türk Lirasının değersiz olması anlamını taşır. Daha önceki yazılarımızda döviz kurunun yüksek olmasının ihracatçıya önemli rekabet avantajı sağladığını anlatmıştık. Döviz kuru yükseldikçe Türkiye ürünlerini dış ülkelerde daha düşük fiyatlarla satabilir. Düşük fiyatla satarsa da pazarda talebin daha büyük kısmını ele geçirir yani ihracat artar. Tam tersine döviz kuru düşük olursa da ihracat azalır. Bunu kısa ve basit bir örnekle anlatalım.

Bir örnekle açıklayalım. Başlangıçta Türkiye’de üretim yapan firmanın bir malı 100 TL maliyetle ürettiğini varsayalım. Başlangıçta 1$=1 TL olsun. Bu durumda malın maliyeti 100 TL yani 100$’dır. Firma bu ürünü ABD’de 100$ fiyatla satabilir. Türkiye’de enflasyonun %50, ABD’de ise enflasyonun %0 olduğunu varsayalım. Enflasyon %50 olduğu için Türkiye’deki firma artık malı 100 TL değil 150 TL maliyetle üretmeye başlar. Döviz kuru 1$= 1 TL olarak kalırsa Türk firması malını artık ABD’de 150$ fiyatla satacaktır. Ancak bir malın fiyatı artarsa talebi düşer. Bir sene önce 100$ fiyatla satılan mal artık ABD pazarında 150$ fiyatla satılmaya başlar ama artık talep düşmüştür. Firma ABD pazarında Çin ve Hindistan mallarına karşı rekabet edemeyecek ve daha az mal satacaktır. Firmanın eskisi gibi 100$ fiyatla malını satması için döviz kurunun 1$= 1,5 TL olması gereklidir. Yani döviz kuru iki ülke arası enflasyon farkı kadar düşmelidir.

Döviz kurunun ihracat için önemini anlattığımıza göre Gelelim meseleye! Döviz kuru düşük mü yoksa yüksek mi? Bu sorunun cevabını bize reel döviz kuru dediğimiz kavram veriyor. Reel döviz kuru iki ülkenin enflasyon oranları arasındaki farkı ele alarak hesaplanan döviz kurudur. Yani piyasada, bankada veya döviz büfesinde gördüğünüz döviz kuru nominal döviz kurudur ama bu nominal döviz kuru bize dış ticaretimiz ve satın alma gücümüz hakkında fikir vermez. Reel döviz kuru Merkez Bankası tarafından hesaplanarak ilan edilmektedir. Aşağıdaki tabloda Haziran aylarındaki reel döviz kurları verilmiştir.

Tablo 1. Reel Efektif Döviz Kuru

Yıl

TÜFE Bazlı Reel Efektif Döviz Kuru

Haziran 2005

112,68

Haziran 2006

99,14

Haziran 2007

119,54

Haziran 2008

118,82

Haziran 2009

110,74

Haziran 2010

121,54

Haziran 2011

108,98

Haziran 2012

109,89

Haziran 2013

107,91

Haziran 2014

104,44

Haziran 2015

99,09

Haziran 2016

101,76

Haziran 2017

92,82

Haziran 2018

78,19

Haziran 2019

72,11

Haziran 2020

69,17

Haziran 2021

59,08

Haziran 2022

53,08

Haziran 2023

51,64

Haziran 2024

61,90

Reel döviz kurunda denge 100 olarak kabul edilmektedir. Eğer reel döviz kuru 100’ün altında ise TL değersizdir. Eğer reel döviz kuru 100’ün üzerinde ise TL aşırı değerlidir. TL aşırı değerli ise Türkiye giderek daha az ihracat yapar. Bu işin ithalat kısmı da vardır. TL aşırı değerli ise ithal mallar Türkiye pazarında daha ucuz kalır ve tüketiciler de yerli mal yerine daha ucuz olan ithal malı alırlar. Böylece ithalat ta artar. İhracat azalıp ithalat artacağı için dış ticaret açığı artar. O zaman “TL değersiz olmalı” diyebilir miyiz? Hayır. Bunun iki nedeni vardır. Birincisi; TL değersiz olursa Türk tüketicilerin alım gücü azalır, refah seviyesi düşer. İkincisi; her sanayide mutlaka dış girdi vardır. Bugün hiçbir ülke tüm malları %100 yerlilik oranıyla üretmez. Örneğin; Mercedes marka otomobillerin sadece %30’u Almandır. TL değersiz olursa dış girdilerin fiyatları artacağı için firmaların maliyetleri de artacaktır. Bu da enflasyona yol açacaktır. Çoğu iktisatçı reel döviz kurunun 100 olması gerektiğini ifade eder, bazıları ihracata dayalı büyüme için gelişmekte olan ülkelerde 80 ile 90 arasında olabileceğini savunur.

Tablodan görüldüğü gibi 2016 yılına kadar reel kur genelde 100 civarında veya biraz üstünde olmuş. Yani TL aşırı değerli olmuş. Bu da dış ticaret dengemizi olumsuz etkileyen faktörlerden biri oldu. 2016 yılına kadar TL aşırı değerli olmasının nedeni sıcak paradır. Yani Türk tahvil ve bonosunu almak isteyenler parasını Türkiye’ye getiriyor, elindeki dolar ile TL alıyor. TL talebi artınca TL değeri de artıyor ve TL değerli oluyor. 2016 yılı sonrasında istikrarlı olarak inmiş, hatta geçen sene 51’e kadar inmiş. Bu tablo bize şunu gösteriyor. Birincisi; reel kur çok oynak. 2007 yılında 119 iken 2023 yılında 51. Arada büyük fark var. Bu olumlu değil. Fabrika açacak yatırımcı için fazla belirsiz bir ortam. İkincisi; şu anda reel kur çok düşük. Yani TL değersiz.  En son 51’den 61’e çıkmış ama 61 bile çok düşük. Elbette Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde reel kurun 100’ün biraz altında (80-90) olması kabul edilebilir ama 61 epey aşağıda… İhracatçımızın yavaş yavaş fiyat rekabeti yerine marka ve kalite rekabetine yönelmesi gerekli.

Ne mi olacak? Türkiye’de enflasyon düşmeye başlayacak, nominal döviz kuru fazla hareketlenmeyecek. Reel döviz kuru da yavaş yavaş normal seviyelere gelecek.

Prof. Dr. Serkan DİLEK

Kastamonu Üniversitesi