Kastamonu İnsan Hakları Derneği (İHD) Başkanı Cengiz Muhziroğlu, İsrail’in Filistin’e yönelik insanlık dışı saldırılarına tepki gösterdi. Muhziroğlu: “İsrail, Filistin halkı üzerindeki zulmüne, siyonist işgalci İsrail yönetiminin haksız hukuksuz ve alçakça saldırılarına devam ediyor” dedi.

Baltacı’dan AK Partili meclis üyelerine: “Hiç mi fikriniz yok? Baltacı’dan AK Partili meclis üyelerine: “Hiç mi fikriniz yok?

Muhziroğlu, açıklamasını şu cümlelerle sürdürdü: “İlimiz Kastamonu’dan, Türkiye'den ve Dünya'dan, siyonistlerin ırkçı, faşist ve alçakça saldırılarının durdurulması çağrısını yineliyoruz.  Direnişe destek veren tüm Müslüman halklara İsrail'i durdurmak için gerekeni yapmaları çağrısı yapıyoruz.  Sonu yaklaşan terör devleti İsrail'in karanlığın en son devrini yaşadığını umuyor ve şöyle diyoruz ki; Yıkılasın İsrail. İsrail şüphesiz ki gücünü kendisi gibi demokrasi ve özgürlük adına ülkeleri işgal ederek sivil, yaşlı ve çoluk çocuk demeden önüne kim çıkarsa bombalayıp kurşuna dizen ABD ve müttefiklerinden almaktadır. Amerika demokrasi götürme bahanesiyle Afganistan'ı ve Irak'ı işgal etti. Suriye’de yaşananları yine aynısı... ABD ve yandaşları, İsrail'e tepki göstermiyor. Aksine İsrail'den yana açıklamalar yaparak demokrasiden anladıklarının, kendi hegemonyalarının devamı olduğunu gösteriyor. Ancak kimsenin yaptığı karşılıksız kalmaz. Zulüm asla payidar olamaz. Ancak zalimlerin zulümlerine sessiz kalanların da zulümde pay sahibi olduğu asla unutulmamalıdır. İsrail işgal ettiği tüm Filistin topraklarını acilen terk etmelidir. Bizi üzen, birçok Müslüman topluluğun bu duruma tepkisiz kalışıdır. Kudüs’te, Müslümanların ilk kıblesi olarak bilinen Mescid-i Aksa’da İsrail Devleti’nin Filistinlilere uyguladığı zulme karşı tüm dünyadaki Müslümanlar tarafından ortak açıklama yapılmalıdır. Mescid-i Aksa derhal ibadete açılmalı, Mescid-i Aksa başta olmak üzere Kudüs’teki tüm kutsal mekânlar Filistinlilerin sorumluluğunda saygı içerisinde korunmalıdır. Filistinlilere yönelik suç işleyen her İsrailli yargılanarak cezalandırılmalıdır. Mescid-i Aksa için kurulmuş olan İslam İşbirliği Teşkilatı başta olmak üzere tüm uluslararası mekanizmalar, devletler, birlikler derhal bu işgal ve saldırılara son verecek tedbirleri almalıdır. Hangi amaçla kurulmuş hangi görüşte olursa olsun tüm sivil toplum kuruluşları ve inisiyatif grupları Filistin halkıyla dayanışma içerisine girmeli ve eylemlerle, kampanyalarla onlara destek vermelidir. Var olduğu günden beri İslam ülkelerine terör ihraç eden Siyonist İsrail küstahlığını artırarak devam ediyor. Mescid-i Aksa'da üç Müslümanları şehit eden İsrail, Müslümanları Mescid-i Aksa'ya sokmamak için elinden geleni yapıyor. İlk kıblemiz olan Mescid-i Aksa'nın her kapısında sözde İsrail polisi denilen katiller sürüsü bekliyor.. Siyonist İsrail istediği zaman ezanı susturmakta, istediği zaman Müslümanların Mescid-i Aksa'ya girmesini yasaklamaktadır. Siyonist İsrail'in İç Güvenlik Bakanı olarak nitelendirdiği insan kasaplarından GiladErdan, tüm Müslümanların gözüne bakarak ‘Mescid-i Aksa bizim elimizde. Açılıp kapanması konusunda ilk ve son söz İsrail'e aittir. Diğer devletlerin konuyla ilgili ne düşündüklerini umursamıyoruz!’ demesi bir meydan okumadır. Yazıktır ki bu meydan okumaya karşı İslam ülkelerinin yöneticileri en ufak bir tepki gösterememektedirler. Özellikle üstüne basa basa kendilerini İslam - Müslüman kimliğini öne çıkararak tanıtan sivil toplum kuruluşlarından medya kuruluşlarına birçok yapının uzun bir süredir İsrail'in küstahlıkları konusunda sessiz kalışı ibretliktir. İsrail'in varlığına alışmak, İsrail ile normalleşmeyi kabul etmek, İsrail'in zulmünü görmezden gelmek her Müslüman için bir utanç vesilesidir. Belirli çevrelerin elinde olan ekranların ve manşetlerin konuyu yok sayması, Müslümanların birbirlerinden habersiz kalması değildir. Biz Filistin'de olup biteni yakinen takip ediyoruz ve terörist İsrail'in yaptıkları karşısında duyarsız kalacak değiliz. Kardeşliğimizin gereği olarak da tüm Müslümanları bu konuyla ilgili onurlu bir tutum ve davranış sergilemeye davet etmekten de geri kalmayacağız. İslam ülkelerinin terörist İsrail ile ilişkilerini normal hale getirmesini, sürdürmesini ve geliştirmesini onaylamıyoruz. Müslümanlar birlikte hareket ettiğinde küstah İsrail'in ne kadar çaresiz kalacağını da biliyoruz. Siyonist İsrail'in Mescid-i Aksa, Kudüs ve Filistin politikasının Müslümanların parçalanmışlığına endeksli olduğunun farkındayız. Siyonist İsrail'in topraklarımızdaki varlığının vebali tüm İslam ülkelerinindir. Bu küstahlıklar karşısında tüm hükümetler öncelikle Siyonist İsrail'le olan ilişkilerini kesmelidirler. Bu meselenin Efendimiz(sas)'in Yahudi ve Hıristiyanlarla ticaret yapması ile izah edilecek bir tarafı yoktur. Çünkü karşımızda bir işgalci, bir zalim, bir terör örgütü vardır. Siyonist İsrail, er ya da geç yaptıklarının hesabını verecektir. Bizi üzen, bütün bu küstahlıklar karşısında İslam ülkelerinde yöneticilerin ve birçok Müslüman topluluğun tepkisiz kalışıdır. Filistin topraklarında işgalci İsrail olduğu müddetçe İslam coğrafyasında da yeryüzünün geri kalan kısımlarda da barış tesis edilemez. 7 Ekim'de başlayarak, Filistin ile İsrail'in neredeyse tamamına yayılan şiddetli silahlı çatışmalar neticesinde birçok sivil yerleşim bölgesinin yıkıl, binlerce sivil hayatını kaybetti ve yaralandı. Şiddeti gittikçe artan bu çatışmalarda ‘savaş suçları’ işlendi, masum insanların mülklerine el konuldu yasaklı silah ve bombalar kullanılarak ayrım gözetmeyen saldırılarda bulunuldu. İsrail tarafından temel insan hakları hiçe sayılıyor. Bütün bu fiillerle İsrail, uluslararası hukuku ihlal etmektedir. Bölgede yaşanan gerilim ne yazık ki uzun yıllardan bu yana devam etmektedir.  Bugün yaşanan tüm bu şiddetli silahlı çatışmaların ve sivil can kayıplarının temelinde bu anlaşmaların gereğinin yerine getirilmemesi ile ‘iki devletli çözüm’ formülünün adil ve hakkaniyete uygun olarak gerçekleştirilmemesi yatmaktadır. Çatışma ortamının bir an önce sona ermesi ve bölge barışı ile istikrarın sağlanması adına tüm tarafları, insancıl hukuk ve insan hakları ilkelerine uygun olarak ‘barışçıl, adil ve hakkaniyet temelinde çözüm odaklı’ olmaya ve İsrail'i uluslararası hukuku tanımayan, işgalci tutumuna bir an evvel son vermeye çağırarak, sivillerin öldürülmesinin önüne geçilmesi adına tüm dünyada insan haklarını ve hukuku önemseyen, bu haksız saldırı ve bu süre gelen işgale itiraz etmeyi aralıksız sürdürmeliyiz.” (Kastamonu İstiklal Gazetesi)

Editör: Banu Türkmenoğlu