Kastamonu Sağlık Lisesi’ni hatırlar mısınız, eski devlet hastanesinin üstündeydi, hentbol takımı Türkiye Şampiyonu olmuştu…
1990’ların ortası.
Okul takımından “Sağlıkspor” var eden emeğe şükran ve minnet, ki hentbol tam da o sayede şehrin gündemine bağdaş kurdu, “masal” başladı…
“Yeşil” ton’ajlıydı forması, Ilgaz’ların rengi, İsfendiyar’ların gümbürtüsü.
“İl Sağlık Müdürlüğü” yükü çekiyordu…
Bütçe devlet himayesinde bir araya geliyordu.
“Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü” çatısı altında bir kadın hentbol kulübüne dönüştü ardından…
Beyaz zeminli miydi formaları?
“Telekom” kardeş kulüp olarak çıktı bir ara…
Alt ligde oynadığı maçlara çok gittim, hatta, daha “amatör” olduğu için kalbim bu kulübe daha çok yattı.
Diğeri daha “yabancıydı”…
Telekom daha “yerli”.
Araç Belediyesi bayrağı devraldı…
Yollar “Kastamonu” markasını hiç unutmadı.
“Hentbol şehri” olmak sadece kulüp takımlarıyla mümkün değildi elbette…
Okul düzeyinde de başarılar art arda geldi.
“Kastamonu Lisesi”…
“2004-2005”, “2005-2006”, “2006-2007” yıllarında kadınlar hentbolda ardı ardına “Türkiye şampiyonu” oldu, “2004-2005” yılında Macaristan’da düzenlenen dünya şampiyonasında “24” ülke arasında 11’inci, “2006-2007” yılında Fransa’da gerçekleştirilen dünya şampiyonasında “26” ülke arasında 9’uncu oldu.
Çok daha iyi dereceler alabilirdi Kastamonu Lisesi…
Şanssızlıkların kurbanı olmuştu hafızam yanıltmıyorsa.
“Alt yapı” dedik…
Sayısız yazılar yazdık.
En son Kastamonu Belediyesi’ne geçti bayrak…
Malum, Avrupa kulvarında kaç kez ülkemizi temsil etti, ulusal ve uluslararası hentbol gündeminin göbeğinde oldu hep.
Çok eleştirdim…
Brezilya’dan sporcu getirmek, Danimarka’dan antrenör transfer etmek, kadronun yarısını yabancı oyunculardan kurmak da nedir?
“Yıldız kadro” kurulacağına…
“Hikayesi olacak” kadro kurulmasından yana oldum hep.
Şampiyonluğu bırak, düşmemeye oynayalım, “yerli” oynatalım…
Altyapımız sürekli beslesin “A takımı”.
Son sezon bir nebze yakalandı bu özlemim, yerli ağırlıklı kadro, yoktan var olabilmenin derdiyle oynadı…
Büyük emekti.
Yeni belediye yönetimi göreve geldi…
“Kapattım” diyor(muş).
Masal burada bitiyor…
Bir varmış, bir yokmuş.