"Emeklilerin %85'i açlık sınırının altında yaşamaya çalışıyor. Ocak 2025 beklenmeden emeklileri rahatlatacak seyyanen bir zam yapılmalı. Yoksa 13 milyon 600 bin emekli ve ailesi bu kışı atlatamayacak" Bu sözler Türkiye  Emekliler Derneği (TÜED) Genel Başkanı Kazım Ergün ait.

Başkanın feryadına kulak verirler mi acaba? Hiç zannetmiyorum.

Emekliler neden açlığa ve yoksulluğa mahkum edildi?

Açlık ve yoksulluk! Neden bu iki kelimeyi kullanıyoruz? Açıklayalım da birileri "Ne açlığı ne yoksulluğu?" demesin. Bu ülkede her ay açlık ve yoksulluk rakamları açıklanıyor. Emekli maaşlarının açıklanan bu rakamların ne kadar altında kaldığını bilmeyen var mı?

Bakınız, emekliler için açlık ve yoksulluk günlerine nasıl gelindi?

Bundan tam 16 yıl önce idi! 2008 yılındaki Sosyal Güvenlik Reformu(!) ile maaş bağlama oranı düşürülerek düğmeye basıldı.

Latincede ''Re'' yapmak ve uygulamak demektir. Form ise biçim vermek ve yenilemek anlamına gelir. Kamusal, idari ve ekonomik alanda yaşanan krizleri sona erdirmek için yapılan yenilikler, reform olarak adlandırılır.

Kamusal, idari ve ekonomik alandaki krizler sona erdirebildi mi? Tartışılır, ama emeklilerin nasıl krize sokulduğu gerçeği ortada.

5510 sayılı kanunla; aylık bağlama oranı %70'ten %30'a düşürüldü. Düşürülmemiş olsaydı, bugün en düşük emekli aylığı şimdikinin 2 katı olacaktı.

Bu müthiş öngörüyü gösterenleri tebrik etmek lazım! 

2002 yılındaki denge korunsaydı, bugün en düşük emekli aylığı 23 bin ₺ civarında olacaktı. Yani asgari ücretin %37 üzerinde.

2002 yılında asgari ücret 184 TL. en düşük emekli aylığı 252 TL. idi. Görüldüğü gibi en düşük emekli aylığı asgari ücretten % 37 daha fazla.

Bu tarihten sonraki yıllarda bu fark her geçen yıl kapanmaya devam etti.

2016 yılında neredeyse eşitledi. Asgari ücret 13 TL öne geçti. En düşük emekli maaşı 1288 TL. Asgari ücret 1301 TL oldu.

2024 yılına geldiğimizde ise en düşük emekli maaşı asgari ücretin  yüzde 26 altına düştü.

(12500-17002)

2008 yılından sonra emeklilerin milli gelirden aldığı pay da yüzde 30'a düşürüldü.

2008 yılında o reform(!) yapılmasaydı, bugün 16 küsur milyon emeklinin maaşı ödenebilir miydi?

İşte o yüzden zeka dolu, müthiş bir öngörü diyorum.

Prim gün sayısı ve ödediği prim miktarı yüksek olan emekliler iktidar eliyle büyük bir haksızlığa uğradılar. Adeta cezalandırıldılar. Bu reformla aslında tüm emekliler zarar gördü. Sistem tekrar düzeltilebilir mi? Bu iktidar bunu yapar mı? Benim hiç umudum yok. Ekonomik sıkıntıların her geçen gün arttığı bir ülkede başa dönmenin getireceği büyük mali yükü bu sistem kaldırmaz. İktidar değişse bile kısa vadede emekliler lehine bir iyileşme mümkün görünmüyor.

Ülke ciddi bir tasarrufa gider ve üretim ekonomisine dönülürse ancak o zaman emekliler nefes alabilir.

Bende bir emekliyim. Emeklilere tavsiyem, umuda kapılıp, Ocak ayında maaşlara iyi bir zam yapılır beklentisine girmeyin. Havanın ardı karanlık. Bu günleri de mumla arayacağız.