“Tarım Sektörü Politikalarının Tespiti, Planlanması ve Koordinasyonu” başlıklı toplantı hafta sonunda ilimizde yapıldı. 

Şehit Şerife Bacı Öğretmenevi Toplantı Salonu’nda düzenlenen toplantıya Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Dr. Mehmet Hasdemir, AK Parti Milletvekilleri Halil Uluay ve Serap Ekmekçi, Kastamonu İl Tarım ve Orman Müdürü Bekir Yücel Tanrıkulu, Bartın, Bolu, Düzce, İzmit, Karabük, Sakarya, Zonguldak il müdürleri ve çok sayıda davetli katıldı.

Toplantıda konuşan Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürü Dr. Mehmet Hasdemir, tarımsal üretimde yol haritasını belirlemek istediklerini söyledi.

Bir metrekare tarım toprağını bile kendi haline bırakma lükslerinin olmadığını ifade eden Hasdemir, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Artan enerji maliyetleri ve ekonomik krizlerle yeni normal olarak adlandırılan bu dönemde tarımsal üretimde planlamaya olan ihtiyacımız had safhaya ulaşmıştır. Gazi Meclisimizde bu konuda bakanlığımıza önemli bir görev verdi.  Biz bugün buraya anlatmaktan çok, dinlemeye geldik. Sizin önerilerinizi almaya geldik. Sizlerin de katkılarıyla tarımsal üretimin planlanması noktasında yol haritamızı belirlemek için buradayız. Tarım sektörünün en önemli sermayesi tarım toprağıdır. Bunu da en iyi Kastamonu ve Karadeniz Bölgesi bilir. 20 yıl önce bir vatandaşımızı 4 dekar tarım arazisi ile beslerken, bugün 2,8 dekar arazi ile beslemek zorundayız. 20 yıl önce 3 buçuk milyar dolar ihracat yaparken, bugün 30 milyar dolar ile dünyanın 200 farklı ülkesine tarım ürünü ihraç ediyoruz. Bu nedenle bizim bir metrekare tarım toprağını kendi haline bırakma lüksümüz yok.”

“HANGİ BÖLGEMİZDE HANGİ ÜRÜN ÖNEMLİYSE ONU PLANLAMAK İSTİYORUZ”

“Tarım Kanunu 2006 yılında yayınlandı. Kanunun 7. maddesi bakanlığımızı tarım sektörü ile ilgili politikalar belirlemesi noktasında yetki veriyordu. Ama bu politikalara uyulmazsa cezai yaptırımı ile ilgili bir bilgilendirme yer almıyor. Ama tarım arazileri bizim değil, vatandaşlarımızın. Tarım Bakanlığından kendisine ait olmayan bütün arazileri planlaması, ekmesi biçmesi isteniyor. ‘Niye bu sene bu kadar patates çok’, ‘Neden soğan az’ gibi tepkilerle muhatap oluyor. Bu nedenle tarımda bir yetki değişikliğine ve düzeltmeye ihtiyaç duyduk. Biz tarım arazileri kayıt altına alıp, bu aldığımız kayıtla üretimi planlamak istiyoruz. Bu hedefimizin en önemli argümanları sözleşmeli üretim ve Çiftçi Kayıt Sisteminde ki bu düzenlemedir. Biz hangi bölgemizde hangi ürün önemliyse onu planlamak istiyoruz.”

“KADEMELİ BİR YAPTIRIM SÜRECİ UYGULAYACAĞIZ”

"Önemi bulunan ürünlerde planlama yapacağız. Bazı bölgelerde oranın özelliklerine göre belirli ürünler üretilecek. Örneğin belirli ürünlerin üretiminin yapıldığı bir yerde bir çiftçimiz 'ben istediğimi ekerim' dedi. Biz çiftçimizle hasım olmak istemiyoruz, üreticilerimizle beraber yol yürümek istiyoruz. Ona bu yaptığınız ülke üretim planlamasına uygun değil diyeceğiz ve 12 ay süre verip planlamaya uygun üretim yapmasını isteyeceğiz. Buna da uymadı. O zaman bu çiftçiye 2. yaptırım olarak bu yolda yalnız yürüyeceksiniz deyip 5 yıl desteklemelerden yararlanmayacağını söyleyeceğiz. Çiftçi buna rağmen 'ben kendi yolumda devam edeceğim' derse elde ettiği bürüt hasılatın yüzde 1 ile yüzde 5'i arasında idari para cezası uygulayacağız. Bu parayı da fedakarlık yaparak planlı üretim yapan çiftçimize desteklerde kullanacağız. Kademeli bir yaptırım süreci uygulayacağız. Bu yaptırımı bir dayatmayla, zapturapt uygulayarak değil sizleri yönlendirerek yapacağız. Biz bir yerde planlama gereği bir ürünü desteklemiyorsak TKDK'dan da o ürünün depolama sistemine destekleme vermemesini isteyeceğiz. Ziraat Bankasına o ürünle ilgili kredi vermemsiniz talep edeceğiz. Tüm bunu bütüncül bir yaklaşımla yapacağız. Desteklemeleri de önemli bir politika aracı olarak kullanıp bu süreci beraber yönetmek istiyoruz. Üretim planlamasını biz Ankara'da belirlemeyeceğiz. Burada sizlerle belirlediği teklifi alacağız. Planlamayı bakanlık yapacak ama bunu ilin tekliflerine göre yapılacak."

EKMEKCİ: “KIRSAL EKONOMİMİZİN İVMESİNİ ARTTIRARAK GÖÇÜN ÖNÜNE GEÇMEK İSTİYORUZ”

AK Parti Milletvekili Serap Ekmekci: “Orman varlığıyla ülkemizde önemli merkez haline gelen bölgemizin bu başarısının hem öznesi hem de en büyük paydaşlarından birisi olacağına eminiz. Orman varlığımızın yanı sıra hayvancılık alanında da potansiyelini yükselten ilimizin kırsal kalkınma alanında bu hedefini gerçekleştireceğinden eminim. Tarım ve orman sektöründe endüstrileşme çabamız ile pratik ve geri dönüşümü elbette birlikte planlamamız gerekiyor. Bölge illerimizin birbirine entegreli olması, tarım ve orman alanında işbirliği yapmaları mümkün. Burada önemli bir görevde sivil toplum kuruluşlarına düşüyor. Elele vermesi, sahaya inmeleri önemli ekonomik dönüşümleri beraberinde getirecektir. İnşallah reformları tarım ve orman sektöründe ardı ardına kıracağız. Kırsal ekonomimizin ivmesini de arttırarak inşallah dışarıya olan göçünde önüne geçmeyi hedefliyoruz.”

ULUAY: “KIRSAL ALANDA ÖZELLİKLE KASTAMONU’DA İNSANLARIMIZI TUTAMIYORUZ

AK Parti Milletvekili Halil Uluay; “Kastamonu, butik bir tarım ili. Kastamonu’da butik olarak her türlü tarım yapılıyor. Arıcılık, büyük olarak değil ama butik olarak yapılıyor. Hayvancılık, hububat, pancar, kendir, sarımsağımız var iddialıyız ancak bazı konularda sıkıntılar yaşıyoruz. Çiftçilere destek verilmesi konusunda son zamanlarda bu biraz düzeltildi ama tarımsal işletmeler programlanıp, işletmenin üretme bütçesi oluşturulup, örneğin kaç tane hayvan var, diyelim 20 tane hayvan var. 10 dönüm tarlam var, şu kadar ekipmanım var. Bununla ne kadar kar edeceksin, ne kadar gider elde edeceksin, bu bakımdan tarımsal işletmelerin tek tek bütçelerinin oluşturulması gerekiyor. Bütçe hesaplamalarında mesela bazı ürünlere zam geldi. Gübreye zam geldi, bunun devlet tarafından desteklenmesi gerekiyor. Süt fiyatları düşmüşse, bunun desteklenmesi gerekir. Bunların daha da somutlaştırılmasının daha faydalı olacağını düşünüyorum. Devletimiz tarafından çiftçinin kendi haline bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum. Pandemi de gördük, tarımsal üretiminde bir silah üretimi kadar stratejik olduğunu gördük. Silah üreten bir işletme nasıl kendi haline bırakılmıyorsa, tarımsal üretim yapan işletmelerde kendi haline bırakılmaması gerekiyor. Mutlaka devletin gözetiminde gerekli destekler sağlanarak koordinesinin yapılması lazım. Kırsal alanda özellikle Kastamonu’da insanlarımızı tutamıyoruz. Özellikle evlilik yaşına gelen gençlerin evlenememe sebebi vardı. Bu konuyla ilgili belirli bir potansiyelin üzerinde tarımsal işletmesi olan 100 hayvan besleyen ya da 150 dönüm arazisi olup burayı eken çiftçilerin, bağkurlarının devlet tarafından karşılanması gibi bir takım desteklerle gençlerinde kırsalda tutabiliriz.” (Serkan HORUZ)

Editör: Mehmet Salman