Esgin yaptığı yazılı basın açıklamasında: “Ben Murat EsginKastamonulu Güneydoğu Gazisi. Kastamonu Belediyesi’nin hakkımda yapmış olduğu 21.06.2024 tarihli basın açıklamasında tarafıma yapmış olduğu asılsız isnat ve iddialarla ilgili bir açıklama yapma gereğim doğduğu için bu yazıyı kaleme alma ihtiyacı hissetmiş bulunuyorum. Uzun yıllar boyunca emek ve hizmet verdiğim, parçası olmaktan gurur duyduğum Belediyemin basın açıklaması yaparak hakkımda gerçeğe aykırı iddialar ileri sürmesi ve yaşananları olduğundan farklı göstermeye çalışması beni ve ailemi derinden üzmüştür. Bu basın açıklamasının ardından sosyal medya mecralarında bana, aileme ve şerefli Gazilik unvanına yöneltilen hakaretleri ise milletimin vicdanına havale ediyorum.

1992 Kasım ayında Mehmetçik olarak Peygamber Ocağı’nda vatan görevine başladım. Devlet, millet, vatan, bayrak, ezan uğrunda gerekirse canımdan geçmek üzere şerefli asker üniformamı giydim.

Elazığ’da teröristler tarafından düzenlenen hain bir saldırıya uğradık, kulağımın dibinde el bombalarının patladığını hatırlıyorum en son. 300’ü aşkın metal parçası vücuduma saplandı. Hareketsiz, kanlar içinde, delik deşik kalmışım patlama yerinde. Beni öldüm sanarak hastaneye getirmişler, hastanede kendime gelmişim. Buradan Ankara Gülhane Askeri Hastanesi’ne sevk edildim. Sağ gözümü kaybettim, elmacık kemiğim onarıldı, halen vücudumdaki metal parçaları ile yaşıyorum.

İçişleri Bakanlığı’nın atama kararı ile “gazi” statüsünde işçi olarak Kastamonu Belediyesi’ne atandım. “Gazi” olmam yanı sıra yüzde 45 “Engelli” raporum da vardır. Yani hem gaziyim hem de engelli.

Kastamonu Belediyesi’nin yaptığı basın açıklamasında, hukuka ve kurum etiğine aykırı olarak, özlük dosyamda yer alan kişisel nitelikteki verilerim kamuoyu nezdinde algı yaratmak amacıyla çarpıtılarak paylaşılmıştır. Özlük dosyamda yer alan kişisel nitelikteki verilerimin Kastamonu Belediyesi yetkilileri tarafından siyasi algı yaratmak amacıyla çarpıtılarak paylaşılmasını hiçbir suretle kabul etmiyorum.

Kastamonu Belediyesi, “kadına şiddetten” hakkımda soruşturma yapıldığını ve disiplin cezası aldığımı söylemektedir. Kastamonu Belediyesi’nin bu asılsız açıklamasının aksine, hayatımın hiçbir döneminde kadına şiddette bulunmadım. Basın açıklamasında yer alan olay, 2015 yılında Evrak Kayıt biriminde görev yaparken, kadın personelle aramızda işle alakalı bir konuyla ilgili olarak karşılıklı sözlü tartışma geçmesinden ibarettir. İşbu sözlü tartışma üzerine her ikimiz de bu birimden alındık. Ben Fen İşleri Müdürlüğü’ne görevlendirildim.

Kastamonu Belediyesi’nin 1165 gün işyerimden uzak olduğum şeklindeki açıklaması algı yaratma amacına yöneliktir. 2018 yılında bana pankreas kanseri teşhisi konuldu ve ameliyat oldum. Dalağımın tamamı ile pankreasımın yarısı bu ameliyatta alındı. Şu anda pankreasımın yarısı ve dalağım yok. 6 ayda bir kontrolüm yapılıyor.

2020 yılının Mart ortasında ülkemizde Pandemi dönemi ilan edildi. Devletimiz kamu kurumlarındaki kronik hastalıklara sahip olanları, kanser tedavisi süren hastaları, gazileri izinli saydı ve işyerlerine gelmemelerine yönelik karar aldı. 2022 yılında Pandemi kararlarının sona erdiği tarihe kadar devlet tarafından izinli olarak işyerime gelmedim.

Pandemi bitiminde kanser hastalığımla ilgili olarak onkoloji bölümü tarafından 3 ay rapor verildi. Bu arada kullanmadığım 3 yılın resmi izin hakkını da kullandım.

Görüldüğü üzere sağlığım nedeniyle işyerine gitmediğim günler arasında hesabını veremeyeceğim bir gün bile yoktur. İşyerimden sağlık nedeniyle uzak olduğum dönemler esas itibariyle işyerine gitmemin devlet tarafından yasaklandığı Pandemi dönemine denk gelmektedir. Bu günlerde işyerine gitmememin bile Belediye tarafından kullanılmaya çalışılması beni hedef göstermeye yöneliktir. Belediye yönetiminin iddia ettiği şekilde işe gelmeyen bir personel nasıl olur da yıllık izin hakkı alabilir ve kullanabilir. Aynı şekilde, tedavi sürecindeki belgelerini kuruma nasıl verebilir? Sağlığım nedeniyle kullandığım izinlerimin bile kurumum tarafından kamuoyu nezdinde tartışılması ve açıklama yapmak zorunda bırakılmam tarafımı derinden yaralamıştır.

Fen İşleri Müdürlüğü Asfalt Plenti Kantarı’nda görevimi sürdürürken, 31 Mart 2024 yerel seçimleri sonucunda göreve gelen yönetim tarafından yer değişikliğimin yapıldığını ilgili amirimden öğrendim. Temizlik İşleri Müdürlüğü’ne “işçi” olarak gönderilmiştim. İlgili birim yetkilisine sorduğumda Sayın Belediye Başkanı’nın bilgisi dahilinde bu yer değişikliğinin yapıldığını öğrendim. Engelli bir gazinin temizlik işleri müdürlüğü emrinde nasıl bir görev göreceğini anlayamadığım için, silsile içinde amirlerimle konuyu görüştüm.

Gazi ve engelli bir bireyin temizlik işlerinde hizmet görmesi için görevlendirilmesinde birey ve kamu yararı bulunmadığını ve Belediye’nin takdir hakkını kötüye kullandığını dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Ancak hiçbir amirim konuyu çözmek için yardımcı olamadı.

Kastamonu Şehitler ve Gaziler Derneği Başkanı, Sayın Belediye Başkanı ile görüştü. Kendisine göreve başlamamın ardından bir düzenleme yapılacağının söylendiği bana aktarıldı. Ardından dernek başkanı ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürü, Sayın Belediye Başkanı ile görüştüler ve benzer bir cevapla bana döndüler.

Yerel basından bir gazeteci beni telefonla aradı ve görüşme talep etti. Bu sırada AK Parti yönetiminden beni telefonla aradılar ve evime gelmek istediklerini söylediler; gelenleri evimde misafir ettim ve dertleştik.

4 Eylül 2024 Çarşamba Kastamonu hava durumu, bugün hava nasıl? 4 Eylül 2024 Çarşamba Kastamonu hava durumu, bugün hava nasıl?

Tüm bunlar olurken Kastamonu Belediye’sinin hakkımda yaptığı basın açıklaması geldi. Belediye’nin yaptığı basın açıklamasının sosyal medya mecralarına düşmesinden itibaren, çoğunluğunu belediye yönetiminin yandaşlarının oluşturduğu kişilerce açıkça linçe uğratıldım. Belediye yönetimi hakkımda asılsız suçlamalarda bulunarak “gazi” ve “engelli” personelini linçe uğrattı. Belediye yönetimi gazi ve engelli personelinin sosyal medya hakarete uğrayarak “nefret suçu” kurbanı olmasını izledi, sesini çıkarmadı, itiraz etmedi. Kendi personelinin haklarını korumayan kamu kurumu olur mu?

“Şehitler ve Evliyalar Diyarı” Kastamonu’da bir gazinin, üzülerek ifade ediyorum, gazi annesinin hakarete, iftiraya, küfre uğramasının ve uğratılmasının takdirini kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Gazi olmuşsam, kanser olmuşsam, engelli raporum var ise; devletin kanun ve yönetmelikleri benim çalışma koşullarımı belirlemiş ise; bunun kabahatlisi ben miyim?

Pandemide izin verilmişse, izni mi delmeliydim? Yasalara karşı mı gelmeliydim? Onkoloji raporlarımı, yıllık izinlerimiz kullanmamalı mıydım?

Kamu kurumunun personelinin kişisel veri niteliğindeki özlük dosyasını hukuka aykırı olarak kamuoyuna açıklamasının ahlaki ve yasal sorumluluğunun takdirini de kamuoyuna bırakıyorum. Belediye yönetiminin hakkımdaki Pandemi iznini bilmezden gelerek kamuoyunu yanıltmanın ahlaki ve yasal sorumluluğunu da kamuoyunun vicdanına bırakıyorum. Özlük dosyası mahremdir. Hırs ve iktidar uğruna bu mahremiyetin çiğnenmesi devlet adabına uyar mı?

Göreve gelinmesiyle birlikte yaklaşık 1300 belediye personeli arasından gazi ve engelli personelin temizlik işleri müdürlüğüne aktarılmasının sebebi hikmetini de merak ediyorum. Bu görev değişikliğinin kamuoyunda infial uyandırmasından ne medet umuluyor acaba?

Temizlik İşleri Müdürlüğü’nde göreve başladım. Gazilik ve engellilik durumumun elverdiği şekilde çalışacağım. Ancak; şahsen bana ve aileme, manevi olarak da gazilik mertebesine edilen ve set olunmayan hakaretleri asla ve asla unutmayacağım.

Ben Murat Esgin…

Şehitler ve Evliyalar Diyarı’nda şahsına ve ailesine envai hakaret edilen Kastamonulu Güneydoğu Gazisi.

Milletime hakkımı helal ediyorum.

Gazi’ye laf edecek kadar milletten uzaklaşanlara ise hakkımı asla helal etmiyorum.”

Kaynak: HABER MERKEZİ