7 Ekim 2023 günüyle beraber dünyada büyük bir deprem oldu.
İnsanların anlayışlarında, düşüncelerinde, vicdanlarında bir deprem.
7 Ekim tarihine kadar dünyanın gözünde “soykırıma uğramış garibanlar” olarak görülen bir güruh, kendi uğradığı zulmün bin katını bir zamanlar sığındığı topraklarda kendilerine kucak açan, evini ve aşını paylaşan insanlara karşı sergilemeye başladı.
“Almanlar ailelerimizi ve evlerimizi yok etti, siz de umutlarımızı yok etmeyin” diye pankart açarak Filistin topraklarına gelen Yahudilere o günlerde Filistin halkı evini açtı, sevgisini açtı, merhametini açtı.
Ancak çok kısa bir süre içinde, evini açan evi elinden gitti, aşını paylaşanın toprağı gaspedildi, sevgisi ve merhametini gösteren zulme uğradı.
Ve Filistin topraklarındaki işkence, zulüm, soykırım, işgal, gasp tam 75 yıldır sürekli artarak devam etti.
7 Ekim gününden bu tarafa Filistin topraklarında şehit edilenlerin sayısı 25 bin civarında. Bu şehitlerin yüzde 80’ i ise kadın ve çocuklar!
Böyle bir vahşeti dünya tarihi Haçlıların Kudüs işgalinden bu tarafa görmemişti!
Ve vahşet devam ediyor!
Biz meydanları boşaltsak da, İsrail Terör ve vahşetine su taşıyan firmaların ürünleriyle evlerimizi doldurmaya yeniden başlasak da vahşet devam ediyor!
Bir saman alevi misali kastığımız duyarlılık bitti!
Ve İsrail Terör Devletinin vahşeti her zamanki gibi artarak sergilenmeye devam etti.
Sahi vahşet derken neyi kastetiyoruz?
Elinde silahı olmayan 25 binden fazla insanın havadan bombalarla, füzelerle şehit edilmesinden bahsediyoruz.
Gazze’ de şehirlerin yüzde 80’ inin tamamen yok edildiğinden bahsediyoruz.
Çocukların kaçırıldığından, organ mafyalarına satıldığından bahsediyoruz.
Çocukların kaçırıldığından ve deri bankasının tıkır tıkır işlediğinden bahsediyoruz.
Amerika’ daki bir sinagogun altındaki tünellerde bulunan kanlı yatakların, bebek arabalarının, pusetlerin buzdağının görünen yüzü olduğundan bahsediyoruz.
Ve İsrail Terör Devletine mermi taşıyan, bomba taşıyan, füze taşıyan katarlara katkıya tekrar devam ediyoruz.
Filistin halkı imtihandan alnının akıyla çıkıyor da…
Biz bakalım hem tarih önünde hem mahşerde ne cevap vereceğiz!