Mohaç Meydan Muharebesi; Macaristan’ın tamamen parçalandığı ve Kanuni Sultan Süleyman’ın Budin Kalesi’nin anahtarlarını bizzat kendi elleriyle aldığı savaştır. Savaşın 2 saat kadar kısa sürmesindeki en temel etken savaş meclisinde uygulanacak taktiğin belirlenmesiydi. Ayrıca Macarlar bu savaşta ilk defa 300 topu bir arada görmüşlerdi. Savaşın gelişimi şu şekilde oldu;
Fransa kralının, Alman kralına esir düşmesi üzerine Fransa kralının annesi ‘Lousie’, İstanbul’a elçi göndererek Kanuni’den yardım istedi. Bunun üzerine Kanuni hem Macaristan’a son vermek hem de Alman kralına gözdağı verip gücünü kırmak için bu seferi başlattı. Sefere 300 top ve 100.000 kişilik bir orduyla çıktı. Yolda Petervaradin ve İllok kalelerini alan Kanuni hedefin Macaristan’ın başkenti Budin olduğunu söyledi. Macarlar Osmanlı Ordusu’nu Mohaç’ta karşılamak için ordugah kurdu. Macar kralı Layoş’un en büyük güven kaynağı Erdel beyinin kendisine yollayacağı 30.000 kişilik süvari birliğiydi. Fakat bu birlik gelmedi, buna rağmen Macarlar savaş planları gereği Osmanlı Ordusu’na beklenmedik bir darbe vurarak savaşı kazanabileceklerine inanıyorlardı. 29 Ağustos’ta saldırıya karar verdiler ve topyekün hücuma geçtiler. Macar Ordusu’nun en tehlikeli kısmı ağır süvari birliğiydi. Bu birlikler tamamen zırhtan oluşuyordu ve birbirlerine kalın zincirlerle bağlıydılar. Osmanlı askerlerinin bunları ortadan kaldırması çok zordu o yüzden önceden kararlaştırılmış olan çember ve geri çekilme taktiklerini uyguladılar.
Macar birlikleri hep birlikte hücuma geçince onlara sadece küçük bir akıncı birliği vur-kaç taktiğiyle cevap verdi ve onları ordunun merkezine yani 300 topun olduğu saflara çekti. Akıncılar bir anda topların önünden çekildi ve Macarlar daha ne olduğunu anlamadan 300 top aynı anda ateş aldı ve ağır süvari birliklerle beraber Macar Ordusu’nun yarısından fazlası oracıkta parçalarına ayrıldı. Akıncılar da kaçmaya çalışan birlikleri çember içine alarak yok etti. Mohaç Ovası’nın bir yanı bataklık olduğundan dolayı kaçmayı başaran diğer Macar askerleri de boğularak can verdi. Osmanlı bu savaşla karşılarındaki en büyük müdafaa hattını kırmış oldu bir dahaki seferlerine zemin hazırladı. Avrupalılar ise zırhlı, ağır süvari birliklerin hantal olduğunu ve Osmanlı savaş taktikleri karşısında bir işe yaramayacağını anladı. Böylelikle tarihin en kısa süren meydan muharebesi gerçekleşmiş oldu.
Tarihimizde, dünya tarihine geçen, eşine az rastlanan ya da eşi benzeri olmayan o kadar çok destanımız ve zaferimiz var ki, saymakla bitmiyor. Ancak ne yazık ki bu destanların çok ama çok az bir kısmından haberdarız.
Mohaç Meydan Muharebesi de işte bu destanlardan sadece bir tanesi. 1526 yılında gerçekleşen bu zafer hem Macarlar, hem Fransızlar hem de Almanlar açısından tarihlerinin dönüm noktalarından birisidir. Elbette ki bizler için de…
Yahya Kemal Beyatlı’ nın Mohaç Türküsü şiirini okurken Kanuni Sultan Süleyman ve Osmanlı ordusunun dünya tarihine altın harflerle yazılan bu destanını da hatırlayarak okuyalım mı?
MOHAÇ TÜRKÜSÜ
Bizdik o hücûmun bütün aşkıyla kanatlı;
Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı.
Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle,
Canlandı o meşhûr ova at kişnemesiyle!
Fethin daha bir ülkeyi parlattığı gündü;
Biz uğruna can verdiğimiz yerde göründü.
Gül yüzlü bir âfetti ki her bûsesi lâle;
Girdik zaferin koynuna, kandık o visâle
Dünyâya vedâ ettik, atıldık dolu dizgin;
En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin!
Bir bir açılırken göğe, son def'a yarıştık;
Allâh'a giden yolda meleklerle karıştık.
Geçtik hepimiz dört nala, cennet kapısından;
Gördük ebedî cedleri, bir anda yakından!
Bir bahçedeyiz şimdi şehidlerle berâber;
Bizler gibi olmuş o yiğitlerle berâber.
Lâkin kalacak doğduğumuz toprağa bizden;
Şimşek gibi bir hâtıra nal seslerimizden.