Hiç şüphe yok ki, ortada mükemmel bir hazırlık ve perde perde sahneye konan büyük bir oyun var. ABD'nin en iyi yaptığı işlerden biri de; hedef aldığı ülkelerde, işbirlikçi yönetimleri başa getirmesidir ! Son 70 yılı gözünüzün önünden geçirin ne demek istediğimi anlayacaksınız.
Tam 70 yıldır, bıkmadan, usanmadan, inatla bizimle uğraşıyor.
Tarımımızı, sanayimizi, eğitim sistemimizi ve toplumsal yapımızı bozmak için yapmadığı kalmadı.
Sahte müttefikimiz acımasızca dünyanın her yerinde kan almaya devam ediyor. Amaç, petrol bölgesindeki ulus devletleri parçalamak ve kolay lokma haline getirmek.
Kendi çıkarları için dünyayı yeniden dizayn etmek isteyen ABD acımasız senaryolarını hiç aksatmadan bir bir sahneye koyuyor. Önündeki en büyük engel ise Türkiye.
ABD, 1998 yılında, başkan Bill Clinton döneminde,
“21. yüzyılı şekillendirme planı” isminde bir strateji geliştirmişti.
Bu strateji ile kendi ulusal menfaatleri doğrultusunda; ortadoğu başta olmak üzere tüm dünya coğrafyasını, yeniden şekillendirmeyi amaçlıyorlardı.
Bunlar için hedefe giden yolda herşey mübah. 11 Eylül 2001 de kendi kulelerini vurdurmaları, kendi insanlarını öldürmeleri gibi!
İkiz kulelere saldırıyı bahane ederek önce Afganistan'ı ardından komşumuz Irak'ı işgal ettiler, taş üstünde taş koymadılar. Milyonlarca masum insanı katlettiler. Unutmak mümkün mü?
Büyük planın ilk adımlarıydı bunlar. Bugünde Gazze bahanesiyle bizi kuşatıyor.
Temel gerekçeleri; Amerikan halkının güvenlik ve yaşam kaygılarının yok edilmesi ve elde edilen refah düzeyinin korunmaya devam ettirilmesi anlayışıdır.
Ukrayna'yı Rusya'ya musallat etmesi, PKK/PYD ye binlerce tır silah yardımı yapması, teröristleri eğitmesi, 15 Temmuz FETÖ olayı, ülkemize milyonlarca sığınmacı akını... Hepsi BOP'a giden yolda bu büyük planın parçaları idi.
Hepsinin arkasında eli kanlı bu sahte müttefikimiz var. Tam 40 yıldır PKK terör örgütü ile mücadele ediyoruz. Onbinlerce şehit verdik. Onbinlerce gazimiz var. Paramızı, enerjimizi terörle mücadeleye harcamasa idik. Şimdi çok faklı bir ülke olabilirdik. Dikkat edin! birazcık kıpırdanıp, güçlenmeye başladığımızda mutlaka şeytanca bir eylemle önümüzü kesiyor. 70 yıldır elini üzerimizden çekmedi. Tarımımıza, üretimimize, eğitim sistemimize sürekli müdahil oldu. Bunu yaparken de içimizdeki hain işbirlikçilerini kullandı!
Şimdi, İsrail ile birlikte senaryonun yeni bir perdesini sahneliyor. Gazze ile başladı. Sırada Lübnan ve Yemen var. Dün İngiltere ile birlikte Yemeni bombaladılar.
Büyük Israil için sırada, Suriye, İran, Irak ve Türkiye'nin belli bölgelerinden toprak koparmak var. ABD, Suriyenin kuzeyinde bir terör devleti kurmakta son derece kararlı.
Hiç olmadığı kadar büyük bir tehditle karşı karşıyayız.
Sizin de dikkatinizi çekmiştir. Hamas İsraile saldırdığı anda ABD donanması hazır kıta gibi anında bölgeye hareket etti. Şeytani plan kusursuzca işliyor.
ABD'yi yönetenler, Amerikan coğrafyası ve okyanusların ABD’yi ve çıkarlarını savunmaya yeterli gelmediğini düşünüyorlar. ABD'nin bugünkü strateji anlayışı; ortadoğu coğrafyasında, her alanda kontrolü ele geçirmek üzerine.
Bana göre, bu acımasız senaryonun tek bir yazarı var. O'da ABDyi perde arkasından yöneten üst akıl. Bu senaryoyu perde perde mümkün olduğu kadar aksatmadan sahneleyen de yine onlar. Bu defa İsraili kullanıyorlar. Kullanırken de aynı zamanda, arkandayım, yanındayım ayaklarıyla ayar çekiyorlar. İsrail ayara dünden razı. Çünkü, yayılmacı politikasını bu şekide gerçekleştirmek işine geliyor.
İsrail'in, Azerbaycan'a yardım etmesi, Çin ile yakınlaşması, bizimle normalleşen ilişkileri ABD'yi yöneten üst aklı tabii ki, rahatsız etti. Hertürlü şeytanı planı ustaca sahneleyen bu küresel eşkiya bu defa Gazze de ortaya çıktı. Hatırlayınız eli kanlı terör devleti ABD tam bu aşamada bize de göz dağı vermeyi ihmal etmedi. Suriyenin kuzeyinde Siha'mızı düşürdü. Zamanlama ilginç değil mi? Rusya,, Ukrayna ile meşgulken, biz sınırlarımızı koruma mücadelesi verirken peşinden Gazze olayı patlayıverdi!
İsrail'in yayılmacı politikasını biliyoruz. Bunu, ABD de bildiği için, kazan kazan anlayışıyla, ortak bir amaç doğrultusunda birlikte hareket ediyorlar. Siyonizm ve küresel emperyalizm bu coğrafyaya hakim olmak için sabırla ve kararlılıkla hedefine yürüyor.
Tam bu noktada, yeri gelmişken küçük bir bilgi; İsrail'in OECD üyeliğini, Mayıs 2010 yılında biz onayladık. Hayır deseydik üye olamıyordu. İlginçtir, o meşhur Davos çıkışından 1 yıl sonraya denk geliyor!
1980 de, darbeci Evren döneminde de Yunanistan'ın NATO üyeliğini onaylamıştık. Ne kadar iyilik sever bir ülkeyiz değil mi?
Bu kirli ve kanlı oyunu bozmak için; Irak, İran ve Suriyeyi yanımıza çekerek birlikte hareket etmek zorundayız.
İçeride de her zamankinden çok daha fazla birlik olmaya ihtiyacımız var.
Yine şehitlerimiz var. Yüreğimiz yanıyor. Mekanları cennet olsun. Haklarını asla ödeyemeyiz. Ailelerinin ve milletimizin başı sağolsun
Sözkonusu vatansa, gerisi teferruattır. Ya herro, ya merro!