Devrim, neden devrildi?

Abone Ol

Bir otomobil hikayesi...

“Batılı kafasıyla araba yaparız, doğulu kafasıyla benzin koymayı unuturuz!” sözünden başka ne var elimizde, Devrim macerasıyla ilgili?

Ve neden hep bu söz ön plana çıkarılır?

Ve neden 129 günde tamamı yerli ve milli 4 araba yapmayı başarmış bir avuç mühendisin olağanüstü başarısı değil de Cemal Gürsel’in bu vecizesi ile özetlenir Devrim macerası?

Bilinmez... Ya da bilinmek istenmez!

Neyse...

Yıl 1961 diyerek başlayalım söze...

16 Haziran 1961 günü, Devlet Demiryolları Fabrikaları ve Cer Daireleri yöneticisi ve mühendisler özel bir görev için toplantıya çağrılır. Toplantının da başkanı olan TCDD’nin Genel Müdür Yardımcısı Emin Bozoğlu, Ulaştırma Bakanlığından alınan yönergeyi mühendislere ve yöneticilere açıklar.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine kadar tamamı yerli ve milli bir araba yapacaklardır.

Toplantıya katılan mühendislerden bazıları “imkansız” derler! 129 gün gibi kısa bir sürede ve lastiğinden motoruna, kaportasından civatasına, koltuğundan direksiyonuna her şeyi yerli bir araba yapmak gerçekten de mümkün gibi görünmemektedir.

Ama toplantıdaki mühendislerin çoğunluğu “varız!” derler, “biz bu işi yaparız arkadaş!”, “yapamasak bile bu yolda gayret ederiz!”...

Büyük bir heyecan sarar tüm mühendisleri...

Kollarını sıvadıkları iş bir araba yapmak değildir aslında!

Bir cihaddır!

Bir savaş! Bir şanlı mücadele!

Bir toplu iğne bile yapamaz denilen bir ülkenin isterse 4,5 ayda sıfırdan ve tamamı yerli bir araba üretebilecek kapasiteye, tekniğe, yeteneğe ve inanca sahip olduğunu üm dünyaya göstermek!

Türk mühendislerinin neler yapabildiğini ortaya koyabilmek!

Toplantıda bu iş için en uygun yer, Eskişehir Demiryolu fabrikalarındaki dökümhane olarak yapılıp kullanılmayan bir bina olarak kararlaştırılır. Bugünkü TÜLOMSAŞ...

Ekip geceli gündüzlü hiç durmadan çalışır. 12’şer saatlik vardiyalarla yerli araba yapımı için kollar sıvanır!

Bu esnada Türkiye kamuoyunda da yerli araba üretimi girişimine büyük bir köstek(!) kampanyası başlamıştır.

Üniversiteler, iş dünyası, sanayiciler, politikacılar velhasıl her kesimden aynı ortak nakarat çıkıyordu:

Biz araba üretemeyiz!

Boş bir hayal!

Saçma bir projeye para ayırmak mantıksız!

29 Ekim’e kadar kaportayı bile yapamazlar!

Harcanan zamana ve paraya yazık!

Ve daha bir sürü olumsuz cümle, hevesleri kursaklara hapsetmeye yönelik söylem, projenin başarısız olmasını isteyen zihniyet!

Ama Eskişehir Cer Atölyesi’nde mühendisler tüm bunlara kulak tıkamışlardır. Kendilerini bu işe o derece adamışlardır ki, çoğu zaman eve gidip dinlenmek yerine atölyede uyumayı tercih ederler...

Ve 28 Ekim 1961...

Cemal Gürsel Paşa bir araba istemiştir ekipten... 3 araba hazırdır!

Muazzam ve olağanüstü bir başarıdır bu... Bir destandır aslında!

Tüm dünyaya parmak ısırttıracak bir başarı öyküsüdür...

Bir gün sonraki törenler için Eskişehir’den yola çıkar Devrim arabaları... Trenle taşındıkları için, yolculuk boyunca benzin depolarında minimum yakıt vardır.

Ankara’ya vasıl olunduğunda;

29 Ekim sabahı....

Devrim arabaları, motosikletli kalabalık bir eskort ekibi eşliğinde Meclis’in önüne gelir...

Trenden indirildiklerinde üçünün de benzin deposu neredeyse boştur! Meclis önüne gelene kadar da depolardaki benzin sıfırı tüketme noktasındadır. Durum anlaşılır anlaşılmaz aceleyle benzin getirilir. Birinci arabaya konulur. Tam ikinci arabanın deposuna konulacaktır ki, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel Paşa Meclis’in önünde belirir. Artık çok geçtir!

Mühendis ekibinin tek duası Cemal Gürsel’in benzin konulan ilk arabaya binmesidir. Ama Paşa, ikinci arabayı tercih eder! Ve 100 metre sonra araba öksürerek durur! Cemal Gürsel şoföre sorar;

“Ne oldu?”

Şoför koltuğundaki Yüksek Mühendis Rıfat Serdaroğlu, mahcup bir vaziyette:

“Paşam benzin bitti!” der.

Ve Devrim Arabaları macerasının o meşhur cümlesi çıkar Paşa’nın ağzından:

“Batılı kafasıyla otomobil yaptınız ama doğulu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz!”

Ve Gürsel Paşa, benzini konulan ilk arabaya biner... Anıtkabir’e bu arabayla gidilir... İlk anda duran ikinci devrim arabası, benzin ikmaliyle Hipodromdaki geçit törenine katılır...

Ve ertesi günü, gazete manşetlerini Gürsel Paşa’nın meşhur sözü eşliğinde projesinin çöktüğü süsler!

Halbuki çöken bir şey yoktur! Devrim arabaları takır takır işlemiş, Meclis’e bu arabalardan birisiyle gidilmiş, geçit töreninde de Devrim arabaları arz-ı endam etmiştir!

Ortada sadece benzin koymayı unutma vardır!

Ve Türkiye’nin önünü kesmek, otomobil liginde küme düşürmek, sanayi ve teknolojide bir tokat daha vurmak için bu bahane yeterlidir!

Devrim, benzin koymayı unuttuğumuz için devrilmiştir!

TOGG İtalya'da üretiliyor!

TOGG parçaları yerli değil!

TOGG sadece zenginler alabilecek!

TOGG fabrikası yok!

Devrim tecrübemiz var, bu karalamalara karnımız TOGG!