"Devletçiyim" derken elbette evvela "Yurdumu, milletimi özümden çok sevmek" düsturuna vurgu yapıyorum, ardından da, "Devlet hastaneciyim" demeye getiriyorum...
Ülkemizin kamu sağlık sisteminin yılmaz ve daim savuncusuyum fiilen.
Devlet hastaneleri ne kadar güçlüyse...
Türk Milleti de o derece sağlıklıdır.
Eksik de olsa gedik de olsa...
Devlet hastanelerini yüce tutmaya, surdaki gediği kapatmak için seferber olmaya, tuğla üzetine tuğla koymak için "sivil" gayretin neferi olmaya mecburuz.
Devlet hastaneleri, endüstrileşen liberal sağlık sisteminin karşısında halkın yegane kalesidir, başını sokacağı su geçirmez çatısıdır...
Tutunacağı daldır.
Devlet hastenelerinde vatandaş "hastadır"...
"Müşteri" değildir.
Hastalığına derman olmaya bakılır...
Eti, sütü, tüyü hesap edilmez.
"Otel" değildir devlet hastanelerinin yataklı servisleri...
Hastanın istirahatgahıdır.
Devlet hastaneleri Türkiye'nin gözbebeğidir...
Sağlık sistemimizin kalbidir.
(Ameliyathanelerin bekleme salonlarına her çekildiğimde sedye üstünde...
Kendimi buzhanedeki balık sanırım.
Üzerime incecik bir çiğ iner...
Cila gibi.
Robdöşambır misali ameliyat gömleğinin içinde...
Buz tutarım elimde olta.
İncecik pikeyi çekiştirmek neye fayda...
Pike yapar dururum Alaska'daki buz denizlerine.
Öyle üşüdüm ki yine...
Ta ki kalınca ve büyükçe bir pike daha omuzlarımdan aşağı örtülene kadar.
Buz denizinden çıktım o an...
Adeta havlulara sarınmış halimle.
Buhar buzu yendi...
Ayaz bitti.
Vaziyetten görev çıkaran bir sağlık emekçisi sayesinde oldu bitti tüm bu dönüşüm...
Teşekkür ederim hemşir'anım.
Sağlık emekçisinde bulunması gereken erdemlerden biri "şevkat"...
Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde vazife yapan hemşir'anımlarda eksiksiz olduğuna şahitlik ederim.)
(Cerrah ile ameliyat masasında tanıştım...
Merhaba, merhaba.
Hekim seçmem...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün tembihini tutarım.
Ne yaparsam yapayım "Zorunlu rastlantısallık" kuralı dışına çıkamayacağımı bilirim...
Her planın üstünde bir plan var nitekim.
Ne kadar ince dokursan doku...
Nesnel şartlarla tokuşunca öznel yumurta, hangisinin kırılacağı belli olmaz, olmayacak da hiç bir zaman.
Gönül huzuru ile...
Kimsenin hakkına girmeden.
(Türkiye'deki sağlık sistemini en çok eleştirenleri kendileri yahut yakınları hastalandığında görün...
Torpilin biri bin para.
Özel hastanelerden çıkmazlar...
Devlet hastanelerinin yolunu bilmezler.
Ah onlar var ya onlar...
Ne iki dillidir.)
Ol tedavini...
Teşekkür ile öde borcunu.)
(Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kastamonu'nun 20 ilçesi yanısıra komşu illerden de hasta alıyor...
Sinop, Karabük, Çankırı, Çorum.
Dünki park halindeki araç kuyruğunun ucu Cezaevi'ne dayanmıştı...
Açık ve katlı otopark çakılı.
Binlerce hasta...
Devir daim.
Yoğunluk azalmak için aile hekimlerine az dokunuldu...
İş bıraktılar.
Hal böyleyken kolonoskopi randevusu 6 ay sonraya verilince feryat figan...
Nasıl 6 gün sonraya verilecek bu yoğunlukta?
(Kasım ayında kolonoskopi-endoskopi randevu tarihi aldım Nisan sonuna...
Yeminle şikayetçi değilim, durum ortada, hatta mezaretim dolayısıyla Mayıs ayına ötelettim.)
El ele vereceğiz, omuz omuza vereceğiz, söylem birliği edeceğiz...
Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanemizi sahipleneceğiz, geliştireceğiz, yücelteceğiz.
Yunan hastanesi mi bu!..
Sürekli eleştiri bombardımanı.)