“İkinci basamak” devlet hastanesi yok.
Teşhis ve tedavi seyrinin birinci basamaktan “iki” ve “üçüncü basamak” şeklinde olması gerekirken…
Çoğunlukla “birinci basamak” bile es geçilip şifa doğrudan “üçüncü basamak” sağlık kuruluşunda aranıyor.
Başı ağrıyan…
Eğitim ve araştırma hastanesine koşuyor.
Randevu hangi birine yetişsin?..
Sıra kime yetsin?
Sağlıkta tren Olukbaşı’ndaki eski devlet hastanesinin ve hatta şimdi yerinde Merkez Spor Salonu olan ek binanın (eski SSK hastanesi) eğitim ve araştırma hastanesinin yapılmasıyla birlikte yıkılmasıyla kaçtı…
Ne diye yıkarsın?
Göz mü çıkaracaktı “devlet hastanesi”?..
Hangi akla hizmet?
O vakit basında ne yazdık çizdik hatırlamıyorum…
Basından önce memleketin siyasi partileri, sağlıktaki meslek kuruluşları, üniversite erbabı konuşmadıysa zaten ne yazarsan en fazlasından iki para.
İlin tamamı göz önüne alındığında, “ikinci basamak” sağlık kuruluşu namına ilçe hastanelerini “dinamik” hale getirmemenin de ayrıca faturasını ödüyoruz, diş hekimi olmayan ilçe var…
Varın siz hesap edin.
Ardını doldurmadıktan sonra “üçüncü basamak” sağlık kuruluşuna sahip olmanın pek de avantaj sağlamadığını yaşayarak çok yakından gördük…
Çalışana da yazık hastaya da.
Pandemide en ağır hali ile yaşadık kamuda “tek tabanca” olmanın tüm dezavantajını…
Pandemiye ayıracak müstakil bir hastanemiz olmadığı için kördüğüm oldu sistem.
Pandemi korkusuna gidemedikçe vatandaş hastaneye…
Hastalıklar biriktikçe birikti.
Şehrimize “devlet hastanesi” lazım…
“Ek bina” olsun en azından.
(Kastamonu Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ndeki son durumu bilmiyoruz…
Tıp fakültesi yetkilileri açıklama yapmıyor.
Kamuoyu desteği istemiyorlar besbelli…
Kamuoyunun bilgilenmesi de umurlarında değil anlaşılan.
Tıp dünyamızda…
Sessizlik en doğal ilaç.)
Not: Karabük misal…
“Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi 76 yatak kapasiteli Beşbinevler ek hastane binasının yüklenici firmaya yer teslimi yapıldı.”
Ne zaman yapıldı yer teslimi?..
“2021”.
Karabüklüler 2015 yılından beri istiyorlardı “ek bina”…
Eğitim ve Araştırma Hastanesi yetmez olmuştu çünkü.
E Kastamonu’nun yarısı orada?..
Nasıl yetsin?
Not 2: Lafa gelince “Kastamonu, tarım ve hayvancılık merkezi”…
İşçi nerede?
Kastamonu’da “tarım işçisi” yok…
İşletmelere bir dokunun bin ah işitin.
Kastamonulu vatandaş işsizlikten kırılsa köyde çalışmak istemiyor…
Kendi işinde bile çalışmıyor köyde.
Gözü şehirde…
Devlet işi olursa değme keyfine.
Yabancı işçilerin maliyetine güç yetmiyor…
Kapanın elinde kalıyor.
Tarım ve hayvancılık merkeziyiz…
Patronlar diyarı.