Saygı Duruşu ve İstiklal marşının okunması ile başlayan Olağan Genel Kurul’da Divan Başkanlığını Kastamonu Veteriner Hekimler Odası Kurucu Başkanı Fazıl Deligözoğlu, Yardımcılığını İl Tarım ve Orman Müdür Yardımcısı Özcan Gazioğlu, Kâtip Üyeliğini Kastamonu Damızlık ve Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı ve İl Genel Meclisi Üyesi Bayram Pehlivan yaptı. 

Kongrede konuşan Kastamonu Veteriner Hekimler Odası Kurucu Başkan Fazıl Deligözoğlu hayvancılığın ve veterinerlerin yaşadıkları sorunlara değindi.

“BİZ PASTANEDE HAYVAN BESLEMEYE ÇALIŞIYORUZ”

Deligözoğlu, “Bizim İhsangazi’ye bağlı köyümüz. O yıllarda Ilgaz Yaylalarını hepsinde hayvan dolu idi. Dedim ki kardeşime biz şimdi artık ömrümüzün sonuna geliyoruz. Şu bizim çocukluğumuzda gittiğimiz yerlere bir daha, beni götür de bir dolaşayım. Arabayla gittik, Ilgaz’a çıkarken, 9 dolambaç diye bir yer var. Yani 9 defa dolanıp öyle çıktığımız bir yer. Her tarafı sık, etrafı da ağaçlardan gözükmeyen bir yer. Aynı yere vardık. Sadece orada orman işleriyle uğraşan 3-4 tane yaylanın oluğun da olduğu yere vardık. Şimdi etrafta hiç hayvan falan yok, ot diz boyu. O yıllarda hayvanlar, diğer canlılar buralarda çok olup etrafı boynundaki çan sesleri ile dağları inletir çınlatırdı.

Yunus polislerine çarparak yaralayan Kastamonu plakalı araç kaza yerinden kaçtı Yunus polislerine çarparak yaralayan Kastamonu plakalı araç kaza yerinden kaçtı

Demek istediğim şey şu, şimdi bizim yaylalarımız bu şekilde sadece Kastamonu'nun üzerinde değil, başka yerlerde de yaylalar var. Ben Konya'da uzun süre çalıştım. Toros dağlarında. O yayla senin, bu yayla benim diye kavgaya tutuşurlardı. Her sene Konya, Antalya ve Mersin Valileri yaylada buluşurlardı, aralarını sulh etmek için. Yani hayvanlar bedava beslenir, öyle diyelim. Şimdi oralar maalesef duruyor, Avrupa'daki fırından besliyor, biz pastanede hayvan beslemeye çalışıyoruz o ürünle. Aslında çok üzüldüm, İnşallah Buna bir çare bulunur.  Yani oralarda işte teşvik mi verilir, ne yapılırsa o yayladaki o şeyler, oralar değerlendirilsin, insanın içerisi parçalanıyor. Çünkü orada hayvan beslemek bedava. Yani buna bir çare bulunması lazım. İstediğin bir tanesi bu. Birisi de şimdi Veteriner Fakültesi var. Burada herhalde Veteriner Fakültesi’nden kimse yok. Şimdi bizim şu anda 29 tane Veteriner Fakültemiz var. 29 veteriner fakültesinde 2024 yılında 2.590 öğrenci kaydolmuş. Yani 5 sene sonra 2.500 tane daha yaklaşık meslektaşımız olacak. 27 ildeki, 29 Veteriner Fakültesindeki öğrenci sayısı bu. Hiç boş kontenjan kalmamış. Bu Avrupa Veterinerler Eğitimleri Kurumu Birliği'nde 7 tane fakülte akredite edilmiş, diğerleri akredite olmamış. En yüksek taban puanı Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi almış. En düşük puanı da Siirt Veteriner Fakültesi almış. Bu öğrencilerin en çok tercih ettikleri yerler büyük, yani taşradakiler bile büyük şehirlerdeki, Ankara, İstanbul, Bursa gibi yerlerdeki taşradakiler bile oraları tercih etmişler. Demek istediğim şey şu, yani buralarda ki Veteriner Fakültelerinden bir de sınıf arkadaşım, Güney Alçı Patolojisi'nden emekli oldu, profesör doktor. Onun gönderdiği bir şey var. Yüz tane üniversite arasında, bu dünyanın en iyi eğitim veren ilk 100 üniversitesinin yer alan Veteriner Fakültesinde, kolyaj, okul, listeden, Yunanistan'dan, Mısır'dan, Hindistan'dan, Etopya'dan, Suudi Arabistan'dan birer Veteriner Fakültesi olmasına rağmen maalesef Türkiye'de hiçbir Veteriner Fakültesi yok. Yüz Veteriner Fakültesi içerisinde. Demek istediğim artık bu Veteriner Fakültelerinde eğitimde bir yenilemeye gidilmesi lazım.  Mesela 1970'li yıllarda, 1969-1970'li yıllarda, dünyada kök hücre adı bilinmezken, Prof. Dr. Süreyya Tahsin Aygün, insan ceninlerinden, hayvan ceninlerinden kök hücreyi bulmuş ve o yıllarda kök hücreden bahsediyor. Ne yazık ki biz kendi insanlarımıza değer veremiyoruz. Kendisi Almanya'ya gittiğinde Tahsin Aygün Enstitü var orada, laboratuvar kurmuşlar adına. Demek istediğim şey şu Veteriner Fakültelerinden bizim çok kaliteli ve iyi yetişmiş elemanlar çıkartmamız lazım. Şimdi bu Askeriyenin olduğu Gölköy’ü herkese biliyor.  Burayı Askeriye verildiğinde biz, Hüsnü Yusuf Gökalp Tarım Bakanı çok direndi, aynen söylediğini söylüyorum. Bakın, Üniversite kuruldu. Veteriner ve Ziraat Fakültesi açarlar. Veteriner ve Ziraat Fakültesi'nin olduğu yerde deneme çiftliği olmadan, araştırma çiftliği olmadan hekim ve mühendis yetiştiremezsiniz. Gelin, yapmayın. Kırsal bir yerde Askeriyeye yer verin. Askeriye oraya gelsin. Canım tarım arazisine çok ısrar ettiler. O zaman milletvekilleri, siyasileri. En sonunda dedi ki, günah benden gitti arkadaş. İmzalıyorum dedi. İmzaladı verdi. Şimdi Veteriner Fakültesinde herhalde hayvan yüzü görmek için işte çiftliğin müdürü arkadaşım da burada devamlı telefon ediyorlardır herhalde. Bizi de arıyorlar yani staj yapmak için hayvan görmek için. Zamanında bu tür olumsuzlukları yaşadık. Bunun sıkıntılarını bugünde yaşıyoruz” diye konuştu. (Cengiz MUHZİROĞLU)

Editör: Ercan Çatal