Gündem

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz asgari ücret ve konut kiralarıyla ilgili konuştu

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Anadolu Yayıncılar Federasyonu'nun düzenlediği organizasyonda milyonları ilgilendiren sorulara ilişkin açıklamalarda bulundu.

Abone Ol

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, asgari ücretten kira artışlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. 

Yılmaz yaptığı açıklamada bu yılın asgari ücrete gelen yüzde 107 artış gerçekleştirildiğini  ve asgari ücret artışının enflasyonun üzerinde olduğunu belirterek asgari ücreti koruyucu tedbirler alındığını söyledi. 

Yapılan artışlara ek olarak geçen yıl tarihi bir adım attıklarını ifade eden Yılmaz asgari ücrete kadar tüm ücretlerde vergi muafiyeti getirdiklerini anlattı. 

Bu yıl asgari ücrete gelen yüzde 107 artış gerçekleştirildiğini söyleyen Yılmaz asgari ücret artışının enflasyonun üzerinde olduğunun altını çizerek "Sadece bu muafiyetin tutarı 500 milyar lira civarında. Yani buna vergi harcaması diyoruz" dedi.

Yılmaz açıklamanın devamında, "Dolayısıyla asgari ücret anlamında çok önemli bir çerçeve oluştu. Bu müzakere sürecine gelecek olursak, müzakereler üçlü bir şekilde yürütülüyor. Yani sadece kamunun bu konuda perspektifini paylaşması yeterli değil elbette. İşin kamu, işçi ve işveren tarafı var. Sosyal diyalog dediğimiz bir mekanizmayla bütün şartlar belirleniyor. Sosyal diyalog mekanizmaları çalışmadan önce yorum yapmayı doğru bulmuyorum." ifadelerini kullandı.

Konut kiraları

"Kiralarla ilgili bu Yüzde 25 şartı bir yılına uzatılmıştı biliyorsunuz. Muhtemelen bu dezenflasyonist döneme girdiğimiz bir ortamda artık böyle bir ihtiyacımız kalmayacak önümüzdeki dönem. Hakikaten farklılıklar oluştu. Aynı binada çok farklı kiralar, ücretler, bu çok sağlıklı bir durum değil, belli bir süre içinde bu dengeye oturacaktır inşallah. Orada da önemli olan bu dezenflasyonist süreci, 2024'ün ortalarından itibaren zaten ciddi anlamda bir dezenflasyon sürecine girmiş olacağız. Böyle bir tartışmaya da ihtiyaç kalmayacak diye düşünüyorum ben doğrusu." dedi.

"İlk konut sahipliği sosyal adalet açısından çok önemli"

"Konut kredisi, sosyal konut konusunda finans kesimiyle görüştüğümüzde bir orandan, bir paketten ziyade ikinci ve üçüncü konutta kredi imkanını zorlaştırarak, düzenlemelerle var olan kaynağımızı ilk konut alacaklara odaklamak istediğimizi söylemiştik. Yapacağımız destek dediğimiz, o toplantı çerçevesinde söylediğimiz bu. İlk konutu niye önemli görüyoruz? İlk konut sahipliği sosyal adalet açısından çok önemli, ikincisi makro politikalar açısından da çok önemli. Geçmişte DPT ve Dünya Bankası bir çalışma yapmıştık, orada şu çıktı ortaya, ilk konut sahipliği toplam tasarruf oranını arttırıyor bu ülke. Şimdi kendi çevrenizden de bakın, ikinci konutunu ne kadar verimli kullanıyor insanlar? Üçüncüyü ne kadar kullanabiliyorlar? Bazen işte yazlık var, kışlık var, haftada üç gün gittiği yere dünya kadar kaynak sarf ediyor insanlar.

En verimli konut, toplumsal faydayı en üst düzeye çıkaran konut, ilk konut, insanların ilk kullandığı konut. Makro ekonomi tasarruf oranları da neyle ilgili? Cari açıkla ilgili, siz yeterince tasarruf yapmazsanız başkalarının tasarruflarını kullanmak zorunda kalıyorsunuz, ona da cari açık denir. Dolayısıyla ilk konutu önemli görüyoruz, ayrıcalıklı bir alan olarak görüyoruz. Zaten düzenlemeler yaptı biliyorsunuz Merkez Bankamız ve BDDK, şu anda ikinci konut almak, üçüncü konut için kredi almak çok zorlaştırıldı. TOKİ'yle sosyal proje konutlarımız var biliyorsunuz. İlk defa geçen yıl ve bu yıl bütçeden TOKİ'ye bu amaçla kaynak koyduk. Geçmişte hiç bütçeden TOKİ'ye para verilmezdi. Geçen yıl ve bu yıl bütçemize sosyal konut için kaynak ayırıyoruz. Bu amaçla sosyal konut üretsin diye TOKİ'ye kaynak transfer ediyoruz bütçeden.

Sosyal konut arzını arttırmamız lazım. Arzı arttırmadan sadece kredi imkanı sağlarsanız konut piyasasında fiyatları yükseltmiş olursunuz. İyilik yapalım derken kötülük yapmış olursunuz. Yani böyle bir durum var. Dolayısıyla öncelikle arz ve talep dengesi içinde bakmamız lazım. Hem arzı arttırıp, hem düşük faizli kredi verdiğinizde anlamlı olur o zaman. İkisini bir arada düşünmemiz lazım. Aksi takdirde sadece avantajlı kredi veriyoruz dediğimizde konut fiyatları artacak. Vatandaş yine sıkıntı yaşamış olacak. Dolayısıyla öyle bir yöntem düşünmüyoruz doğrusu. Arz ve talep dengesi içinde ikisini aynı anda geliştirici bir formülasyon içinde bu konuları konuşmaya devam edeceğiz. Sosyal konut her zaman gündemimizde hiçbir zaman ihmal edeceğimiz bir konu değil. Enflasyonu düşürmek için de sosyal refah için de toplam tasarruflarımızı arttırmak için de konut meselesi gıda meselesiyle birlikte en kritik alanlardan." diye konuştu.