Patikada ilerliyoruz.
Bugün benim için, bu coğrafyadaki yolculuğuma dair en ilginç keşiflerden birisi olacak...
Yol boyunca aklımdaki soru; fotoğrafta gördüğüm şeyin ışık ve şekil oyunlarıyla doğanın hoş bir sürprizi mi, yoksa gerçekten insana dair izler taşıyan muhteşem bir miras mı olduğu?..
Geceyi, Sümenler Köyü’nde Ali Abi’nin bahçesine kurduğum çadırımda geçirdim. Önceki gün de muhteşem bir gün olmuştu. Şenpazar’da belediye başkanımız Cem Çınar ile birlikte Kızılcasu’da harika bir kahvaltı yapmış, ardından Şenpazar Dibekli Mahallesi Muhtarı Ünal Kesmen kardeşimle Kazan Göletlerinde keşfe çıkmıştık. Sonra da, Dağlı - Kerte yolundan Kerte Salıncak Teras’a akşama doğru ulaşmıştım.
Dağlı - Kerte yolu yapımı devam ediyor. Bu yol tamamlandığında Cide ve Şenpazar tarafından Kerte ve Pınarbaşına ulaşım mümkün olacak. Mevcutta çoğunlukla Orman Yolu vasfında olan yol, Suzi için sorun olmasa da, normal binek araçlar için hayli zorlu ve yıpratıcı durumda. Bir de Kerte Valla arasındaki yol sorunu kısa sürede çözülmeli bence. Kuş uçuşu birkaç yüzmetrelik mesafeye 30 km yol giderek dolanmak, hem fiziken hem de ruhen oldukça yıpratıcı durumda...
Bu ıssız coğrafyada yalnızlık hissi, biraz ürkütücü olsa da aynı zamanda özgürlüğü ve keşfetme isteğini de tetikliyor insanın.
Ali Abi’nin mekanına geldiğimde vakit gece yarısını bulmuştu. Yorgundum. Ali Abi ile selamlaştık, ayaküstü biraz muhabbet ettik. Sonra da doğadaki evim çadırımı kurup uykuya daldım...
Kör Ali lakaplı Ali Abi, bu bölgenin kaşifi ve aynı zamanda gönüllü Turizm Elçisi. Seksenini aşkın yaşına rağmen maşallahı var. Nazar değmesin, dua edin lütfen. İkimiz, heyacanla ulaşmayı beklediğim sürpriz mağaraya doğru ilerliyoruz. Abi diyorum “ne kadar yolumuz var daha”... “Geldik” diyor, “az ileride”. Ve dediği gibi oluyor. Bir kaç dakika sonra mağaranın önündeyiz...
Evet, şekil oldukça net. Karşımda kesinlikle bir kuru kafa var. Doğal oluşum benzetmesi mi, yoksa insan elinin ürünü mü?.. İnceliyorum. Elbette bu konuda uzman değilim. Lakin biraz akıl ve izana da sahibim. Yani öyle olduğunu sanıyorum. :) İnceleme sonucunda vardığım kanaat şu; Bu yapı doğal bir oluşumun, insan eliyle kuru kafa şekline getirilmiş hali.
Göz çukurları, burun çukuru ve diş izleri rastlantısal olamayacak kadar orantılı ve belirgin. Göz çukurlarında taş yontma izleri belli oluyor. Dediğim gibi, bana göre doğal bir yapı, küçük müdahalelerle kuru kafaya çevrilmiş. Ali Abi bu mağarayı uzun zamandır bildiğini, ancak zarar verirler endişesiyle gizli tuttuğunu söylüyor. Korunması şartıyla turizme kazandırımamız gerekir diyor. Bu konuda hassas. Benden bu mağarayı gündeme getirmemi, ancak henüz tam konum paylaşmamamı da rica ediyor. Düşüncesine saygı duyuyor ve şimdilik tam konum vermiyorum. Bu konuda yeterli farkındalık oluşturabildiğimizde, burası kesinlikle turizm açısından değerlendirilebilecek bir yer.
Uzun zamandır Ilgar Mağarası ve Ilgar topluluğu üzerine araştırma yapıyorum. Bu konuda bir belgesel hazırlığım var. Çok acele etmiyorum, yavaş yavaş devam eden bir süreç. İşte bu yeni mağara da bu sürece önemli bir katkı oluyor benim için. Bölge sırlarla dolu.
Bu kurukafanın bir anlamı olmalı. Görüntüsü ile bölgeyi yabancılardan korumak amacıyla yapılmış olabilir. Dinsel bir sembol olabilir. Veya sanata meraklı birisinin öylesine bir denemesi de olabilir.
Bilemiyorum. Ama antik çağ uzmanlarınca titizlikle incelenmeli bence. Belki bu silüeti oluşturan kişi ya da kişiler de Ilgar halkındandı. Yani bir Türk toplumundandı...
Bölgede oldukça fazla geçmiş dönem izi var ve ben bunları araştırmaya devam edeceğim. Her ne kadar, Ilgar konusundaki düşünceme, bulgularıma, insanımız, araştırmacılarımız, tarihçilerimiz önem ve değer vermese de...
Evet dostlar, bu coğrafya daha bir çok gizem barındırıyor. Yazacak anlatacak çok hikaye var. Sırayla, zamanla, yavaş yavaş devam edeceğiz.
Haftaya yeniden buluşmak üzere, hoşçakalın, sağlıkla kalın.