Cennet coğrafyada cehennem tarifesi

Abone Ol

Dedim ya Merkez ilçeden Pınarbaşı’na kadar seyrüsefer eyledik, gidiş ayrı yol, dönüş ayrı yol…

Her iki istikamet de “cennet”.

Yeşil dağlar…

Sarı tarlalar.

Traktör üzerinde emekçiler…

Harman ola.

“Küre Dağları Milli Parkı” namlı bölge…

Dünyanın ilk “Panparks” unvanı.

Kıymetine nazaran en korunması gereken “sıcak nokta”…

Dünya podyumunda Kastamonu.

Toprağı bir kültür…

İnsanı ayrı kültür.

Kadın kıyafetleri…

Renk uyumunun zirvesi.

Meydan okuyor “yerelliği” ile…

Hala gündelik kullanımda.

Bölgede çekilen tek kare fotoğrafın satış bedelinin dahi karın doyurur olması lazım yereldeki vatandaşa…

Mevzu turizm olunca tarife bu.

Beklenti de bu sektörde…

Kastamonu’da işlemiyor turizmin evrensel kuralları.

Bir açıdan bakınca, henüz kıymetini anlamadık sahip olduğumuz hazinenin, anlayacağımız da yok…

Horma kanyonu minvalinde gördüklerim çok iç açıcı değil “sürdürülebilirlik” namına.

Konaklama yapıları inşa ediliyor kanyon girişine yakın…

Bu tür güzergahlarda “yapılaşma” pimi çekilmiş bomba ile eş değer.

Haz etmediğim işler “harala gürele” inşaat işleridir daim, yangından mal koparırcasına, selden kütük kaparcasına…

“Uzungöl” yahut “Anzer” canlı misalken.

Ziyaretçi profili de ilginç…

Daha çok gurbetteki Pınarbaşılılar olduğunu tahmin ettiğim gruplarla karşılaştım kanyon havalisinde, bizim ekip dışında “yabancı turist” görmedim, künyesinde “Kastamonu” yazmayan da yok gibiydi.

İstisna bir gün ise bilmem…

Ancak ifade edildiği gibi “sürdürülür” bir turizm görüntüsü ile karşılaşmadım.

Ya tanıtamıyoruz yeterince…

Ya başka bir yerde eksik iş görüyoruz.

Sözünü ettiğim turist profili Pınarbaşı’nı taşımaz…

Sayıya takılmayın.

Toparlarsam…

Cennet içinde cehennem azabı çeken yerlileriz.

Niye ekonomiye can katamıyoruz?..

Niye?

(Şelaledeki su birikintisi içine girmek yasak olmalı…

Bir kör noktaya “yasak” tabelası asılmış.

“Takan” kimse yok…

Uyaran kimse de yok.

Millet su birikintisi içinde…

Mil zemin pusuda.)

Not: Saat Kulesi ne diye sessiz?..

Her saat başı kulaklarımız niye ıssız?

“Çan sesi” dedi biri…

“Kastamonu’ya yakışmaz”.

Hangi çan sesi?..

Kilise çanı.

Saat çanı ile kilise çanı aynı demek ki?..

Kesmişler imiğini.

“Anlamadım” dedim…

“Pandemi sırasında sesi kesildi” diye devam etti biri.

“Memleket böylece Haçlı istilasından kurtulmuş oldu”…

Şaka mı?

Not 2: Birkaç sene önce yazmıştım…

“Sokak çeşmesinden su içmek insan hakkıdır.”

Avrupalı içiyor…

Çeşme kültürünün başülkesi Türkiye değil miydi?

Osmanlı çeşmeleri…

Sanat tarihinin ayrı bir cüz’ü.

İlla plastik ambalajlı suya para mı ödemek zorunda vatandaş?..

“Sosyal belediye” şehrinde hele.

Çeşmelerimiz onarıla…

Modern çeşmeler eklene.

Vatandaş kana kana içsin sokakta şehrin suyunu…

Bilabedel.