ALTI ROMALI ÜSTÜ OSMANLI
170 km sahili olan kaç il vardır?
Kastamonu her haliyle güzel ama denizimizin güzelliği ile birleşince daha bir güzel oluyor. Bir yanda masmavi Karadeniz, bir yanda yemyeşil dağlarımız, tepelerimiz, Arada bir derelerin düzleştirdiği yerlere kurulan şiirin ilçelerimiz, köylerimiz var.
Büyükşehirde yaşayanların en büyük hayali nedir diye bir soru sorsak eminim ki birçoğunun cevabı “Bir balıkçı kasabasına köyüne yerleşmek.” olacaktır sanırım.
Bizim yaklaşık 170 km olarak bildiğimiz sahilimiz ve o sahillerde irili ufaklı bu tanıma, tarife uyan birçok şirin köyümüz, kasabamız, ilçemiz var. Tek sorun buraya yerleşmek için can atan yok aksine buradan göç oluyor.
Kim ne derse desin ben seviyorum memleketimi.
Yazın o kalabalıktan uzak dursam da kışın, sonbahar da, ilkbaharın o buz gibi serinliğinde bu sahillerde köylerde gezmenin keyfine doyulmuyor.
Bir sonbahar mevsiminde yine Yaralıgöz’den aşağı sallanmışız. Bekçinin çeşmesinde, Esentepe’den sonra karayollarının şantiyesi önünde bir yol ayrımı görünüyor. Bir taraf Bozkurt’u, bir taraf Çatalzeytin’i gösteriyor. Kayın ağaçlarının arasından kıvrılıp denize kadar inen o büyülü yola dönüyorum. Bu yolun sonu Karadeniz ve kıyısında da Çatalzeytin var.
Çatalzeytin deyip geçmemek lazım, bizim Karadenizin en uç noktasındaki yerimiz. Yani o kadar kıyıda ki şehrin içindeki Akçay üzerine yapılan köprünün bir yanı Sinop bir yanı Kastamonu.
Buraya kadar geldik peki Çatalzeytin de neler var, ne yapmalı, nereleri görmeli.
Deniz, kum, güneş sevenleri yazın bekleriz. Çok güzel sahilimiz, yüzmeye uygun plajlarımız, piknik alanlarımız ve Ginolu kalemiz, limanımız var. Sahilinde oturup gün batımını izleyeceğiniz en güzel yerlerden biridir.
Ben gibi denizden pek hoşlanmayanlar için de azıcık içeri girdiğinizde yeşilin bin bir tonuyla, tepelerde yamaçlarda kurulan bir ressamın fırçasından çıkmış gibi görünen köylerimiz var.
Hele bir sonbaharı var ki anlatılmaz yaşanır. Ben mesela her sonbaharda Çatalzeytin yol ayrımından aşağı inerken kayın yaprakları insana bir yaprak nasıl bu kadar farklı renkte olur diye şaşırırım. Kaymazlar yol ayrımında eğer yine yıkmadılarsa derme çatma bir baraka ve Cemal kardeşimin mantar tezgâhı vardır. Oturur çayını içer mantardan dağdan tepeden konuşurum.
Akçay’dan yukarı Paşalıya doğru çıkarım. Çatak üzerinden Koru yaylasına doğru giden var mı bilmem ama insanın ömrüne ömür katar. Türkmen pazarında millet birini bile bulunca etrafını çevirip koruma altına alırken bizim onlarca anıt Çınar (kavlanlarımız) yan yana durur.
İlla ki deniz diyenleri kıyıdan Abana’ya doğru devam eden yola bekleriz. Yol üstünde Samancı köyümüzdeki anıt çamlarımızı ve kuğu köyümüzdeki mevsimine denk getirirseniz kardelenleri görmeden geçmeyin derim.
Yaralıgözde kar metreyle ölçülürken bu böyle fındık bahçelerinin altında kardelenleri çekmeye gelirim. Halı gibi serilir kimse görmez kimse bilmez.
Bu kadar uzun girişten sonra hala okuyan kaldıysa ana konuya gelebiliriz.
Eski ama eskimeyen dostluklar…
Yine bir güz mevsiminde tüm Kastamonu sonbaharın en güzel anlarını yaşarken benim de yolum Çatalzeytin Çağlar Köyüne düştü.
Yıllardır ne zaman fırsat bulsam uğrar eski dostlarla hasbıhal eder gezelerim. Çatalzeytin de sadece deniz, güneş, kum, Ginolu Kalesi, limanı yok. Vazgeçilmez dostlarım da var. Bunların başında kırk yıllık eğitimcilikten sonra emekli olup ilçesinin dertlerini dert edinen sosyallikte üstüne tanımadığım Ergun Usta öğretmenim,
Karadenizin sıcaklığı bugün ne kadar diye merak edip her gün takip ettiğim Hisar Kafenin sempatik işletmecisi, İlçenin birbirine doğum günü pastası hediye etme geleneğini başlatan engin gönüllü dostum. Her gün paylaştığı gün doğumu, batımı, dolunay fotoğraflarıyla beni kıskandıran fotoğrafçımız Tamer Çetin Kardeşim,
Burasını memleket olarak seçen mülkiyeli bürokratımız, yazarımız emekli mülki idarecimiz Nevzat Sinan valimiz ve çarşıda pazarda karşılaştığımız ismen bilmesem de kalben arkadaşımız, kardeşimiz, hemşerimiz isimsiz koca bir ilçemiz var.
Balıkçı şef nostaljisi…
Artık bu coğrafyada ben de eskidim. Hem yaşlandım hem de güzel yaş aldım. Benim de nostaljik anılarım var. Küçük bir anekdot anlatayım,
Yıl 2011 yaz aylarındayız. Anıt Ağaçlar kitabının hazırlıklarını yaparken Çatalzeytin Mektubu Gazetesini çıkaran meslektaşımız, dostumuz Emin Türkay Öztürk ve o zamanlar genç bir muhabir olan Doğan Özbay, bana Çağlar köyündeki muhteşem ardıç ağacından bahsetmişlerdi.
Gidip gördük ki anlatılanların epeyce fazlası var eksiği yok.
Köy merkezinde doğal güzellikleri seyre dalmışken, birden 300 yıllık Anıt servi ağacı karşımıza çıkmıştı, daha onu tam olarak keşfedemeden, yanındaki tarihi ahşap cami inanılmaz bir güzellikte bizleri selamlıyordu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de ahşap camiye payanda olarak konulan üstünde Latince bir yazı olan mezar taşları vardı.
Küçücük alanda bu kadar katmanlı tarih nasıl olur artık bu kadarı fazlaydı. Tarih içinde tarih derken her baktığımız yerde bir başka tarih adeta fışkırıyordu.
Düşünün Çatalzeytin’de bir köy merkezindeyiz, Muhtarlığın önünde Atatürk büstü ve üzerinde de “Köylü milletin efendisidir” veciz sözü var. Etrafıma bakıyorum. ” Zeytin ezme/yağ çıkarma için değirmen kalıntıları, 300 yıllık anıt ağaç, roma mezarlığı ve bir de benim balıkçı vali zannettiğim ama aslında bir yeniçerinin mezarı var.
Çağlar (ıssız) köyü…
Çağlar köyü Kastamonu iline 90 km uzaklıktadır. Çevresi ormanlarla çevrili bu şirin köyde yeşilin tüm tonları bulunmaktadır. Köyün bilinen en eski adı İnanya’dır. Türkçe karşılığı ıssız anlamına gelir. Köy toplam 6 mahalleden oluşmaktadır. Köy genel olarak eğimli arazi üzerine kurulmuştur ve altı mahalleden oluşmaktadır. Bu mahalleler; Çamlık, Kayabaşı, Ablu, Orta, Ulu ve Demirci mahalleleridir.
Demirci mahallesinin orta yerinde 1890 yılı yapımı ahşap bir cami, bahçesinde anıt bir selvi ağacı, temelinde Roma devrinden kalma bir yazılı taş, önünde ise yirmi birinci Vali Hacı Ali Ağa (balıkçı)nın mezar taşı var. Her biri ayrı bir kültürel varlık, eşsiz bir tarihi eser. Bahçe dışındaki kocaman değirmen taşlarını saymıyorum bile.
Köyde bulunan camilerden en eskisi olan ve demirci mahallesinde bulunan çağlar köyü camii 2002 tarihinden itibaren kültür bakanlığı ve vakıflar genel müdürlüğü tarafından koruma altına alınmıştır.
Caminin kapısı önünde bir mezar taşı var. Eski yazılı. Yanında bir tabelada da tercümesi yazıyor. Merhum ve Mağfur El Muhtaç, Ali Rahmetullah Mağfur Yirmibirinci vali iken Alemdar El Hacı Ağa Ruhuna Fatiha 1189 (1775) Birde balık resmi çizilmiş.
Yaşayanlar arasında ölümsüz olmak!
Ahşap caminin içinde yaptığım çekimleri bitirip dışarı çıkınca bana yazılı taşlara da bir göz at diyorlar. Gördüğüm manzara inanılmaz. Ahşap cami yerden yaklaşık bir metre yükseklikte üç tane taş üzerinde yükseliyor. Üçü de Latince yazılı.
Prof dr. Latife Sümmer Tercüme etmiş.
“O yaşarken ailesinin mücevheri ve Aurelier Markellos, Demaratos ve Peisonianos’ un sevgili büyük annesiydi. Onlar bu mezarı babaları ve anneleri ile birlikte üç mükemmel hediyeyle (yaptırdılar) … Sen ölenler arasında olduğun halde yaşayanlar arasında kalasın diye.” …
Son kelimesi çok çarpıcı,
“Ölenler arasında olduğun halde yaşayanlar arasında kalasın demiş. Aradan geçen onca yıldan sonra İnanyalı büyükanne hala yaşayanlar arasında konuşuluyor. Demek ki amacına ulaşılmış. …
Çatalzeytin’de tarih tarih üstünde…
Yolunuz bir gün Çatalzeytin’e düşerse özellikle de aracınızla gidiyorsanız, Çağlar köyü diye bir tabela görünce hemen o yöne dönün.
Bir müddet ormanlar arasında ilerleyen yol sizi sonunda yeşil bir denizin içinde ahşap bir caminin olduğu meydana ulaştıracaktır. Ahşap caminin bahçesinde bir anıt ağaç var. Kocaman servi ağacının serin gölgesinde bulunan bankların birine oturup gözünüzü kapatıp servinin rüzgârla salınan dallarının söylediği türküyü dinleyin.
Bu türküde neler yok ki. Yeter ki kulağınızla değil yüreğinizle dinleyin. Bu türkü de zeytinleri ezip yağ çıkaran değirmen taşlarının gıcırtısını duyacaksınız, yeniçeri Alemdar Ali Ağanın cenk hikâyelerini, Sevgili büyükannelerine mezar taşı yaptırarak onu ölenler arasında ölümsüz yapan Romalı çocukların sevinç, mutluluk ve ağıdını duyacaksınız.
Gelin ve dinleyin.
Çağlar köyü Anıt ağaç ve gölgesindeki tarih sizi bekliyor.
Cebrail KELEŞ / Balıkçı Şef
8 Kasım 2024 Çatalzeytin