BM cephesinde değişen bir şey yok

Abone Ol

Belediye Meclisi’nin Kasım toplantısı genel siyasetin sirayeti nedeniyle “yüksek volüm” ile geçti, hararet arttıkça su koyuverdi söylemler, yerelin kıymeti harbiyesinin anlaşılacağı ufka çok var daha görünen o ki…

Yerelden tüme varmak lazımken tersi istikamete git babam git.

Şehirde dertler derya olmuş…

Siyaset esnafına ne?

Kastamonu’nun ekonomik kalkınma ve sosyal gelişme kulvarlarında sittin senedir kaybettiği enerjiyi geri getirmenin, geride kalınan yolda mesafe almanın, bire on katmanın yolu siyaset üstü birlik ve beraberlikten geçiyor…

Biz ise “parça pinçik” sevdasındayız.

Dilde kalmasın “Gelin canlar bir olalım” deyişi…

“Özü öze bağlayalım / Sular gibi çağlayalım / Bir yürüyüş eyleyelim / Tevekkeltü taalallah”.

Gerdikçe…

Kopar.

Belediyeciliğin hükmü, şanı, gücü “parti rozetini çıkarmaktır”…

Halk proje dosyaları görmek, derdine derman bulmak, kalkınan ve gelişen şehir pastasından pay almak isterken karşılaştığı manzara “kavga kıyamet”.

(CHP’li kadın (avukat) belediye meclis üyesi toplantının başında elinde bir A4 afiş tutuyordu, protesto içerikli, “Kayyum halk iradesine darbedir”…

Düşünsün ve tartsın, milletvekilliğinden istifa halkın iradesine darbe midir değil midir, eğer tutarlı bir “devrimci” olmaya niyet eylemişse pragmatizmden ve oportünizmden koparmalı zihnini.

Ve…

Güneydoğu meselesinin dibindeki asıl bataklık olan feodalizme kalp stenti olmaktan da vazgeçe, elbette okur olmakla alakalıdır bu tavır, tercihtir.)

(“Kürsü konuşmaları” ve “gündem dışı konuşmalar”…

Pek ala toplantı öncesinde basın açıklaması şeklinde yapılabilir, çoğunluğu nihayetinde genel merkezin evraklarını okumaktan ibaret, toplantıyı germekten ve karşı istikamete söz hakkı doğurmaktan başka bir ederi yok.

Yine CHP’li üyelerce dile getirilen “Kastamonu’da yoksulluk” meselesi…

Kastamonu’daki yoksulluğun sebebini bulmak için Kastamonu’da varsıllık dinamiklerine bakmak lazım gelmez mi, evvel zamandan itibaren Kastamonu varsıl sınıfı nasıl oluştu ve günümüzde yeni varsıllar nasıl oluşuyor, ne fabrika var ne icat, varsıl ile yoksul arasındaki duvarı ne belirliyor, Kastamonu’da yoksulların beceremediği hangi işleri varsıllar becermişler de mülklerine mülk katmışlar?

Varsıllık dağını görmeden…

Yoksulluk vahasında gezinmek de ne ola?

Yoksulluğu son çeyrek yirmi yıla indirmek gayreti hele, “cemaziyelevvel” ne olacak, zengin nasıl zengin oldu Kastamonu’da?..

Cesareti olan bu cüz’ü hatmetsin.)

(Toplantının 6’ncı gündem maddesi “arsa” mevzusu idi…

Hengame arasında güme gitti.

“Aktekke, Saraçlar, Mehmet Akif” mahallelerinde “4” arsa hakkında belediye “tasarrufta” bulunacak…

Mevzunun içeriği konuşulmadı bile, merak eden de olmadı, oyçokluğu ile geçti.

Nedir bu konu?..

Yoksullar için konut mu üretecek belediye?)

(“Acem Hanı” mevzusu…

Belediye başkanı Acem Hanı’nın aslında Vakıf mülkiyeti olduğunun bilinmemesinden, bu bilginin yeni ortaya çıktığından, Acem Hanı’nın belediyenin elinden alınarak Vakıf mülkiyetine geçtiğinden bahsetti.

Oysa…

7 Eylül 2021’de Kastamonu Gazetesi’nde uzun uzun anlatmışım “vakıf” mülkiyetini, “Koca Sinan Paşa caminin bitirilmesini ve geleceğe kalmasını sağlayacak olan ‘vakıf’ kurumunu kurarak Kastamonu’dan ayrıldı; gelirleri camiye aktarılacak olan ‘Acem Hanı, kahvehane, mağaza, dört dükkan’… ‘İmam, hatip, müezzin, dersiam’… 4 cami görevlisi maaşlarını ‘vakıf’ gelirinden alıyordu… ‘Cami’ ve ‘vakıf’ kuruluşları ‘Vakıflar’ idaresinin mülkü olarak ayakta kaldı, 1930’ların sonunda kimi cami ve vakıf eserlerinin şahıslara satışı furyasında ‘Acem Hanı’ ve vakfın diğer taşınmazları cami haricinde satıldı… Acem Hanı o tarihten beri farklı özel şahıs mülkiyetinde günümüze geldi, birkaç yıl önce Belediye’nin mülkiyetine geçti…”, yazının tamamı (https://www.kastamonugazetesi.com.tr/acem-hani-gicirim-bogma/).

Okur olmak lazım…

İş işten geçiyor aksi halde.)

(Toplantının açılışında 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na vurgu yapıldı ama hemen önümüzdeki “10 Kasım” dile getirilmedi…

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete geçişinin 86’ncı seneyi devriyesini anmak için “saygı duruşu” unutuldu!)

(Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’ndan iki iş makinesi yanı sıra “bedelsiz arsa” talep ediyor Belediye, tır garajı vesaire için, yerinde bir talep…

Ancak bedelsiz malı kim kime veriyor?

Bir “mesel” anlatayım yeri gelmişken…

Vaktiyle, Ali Fuat Darende İlkokulu’nun okul aile başkanıydım, okulun bitişiğinde park olarak kullanılan küçük bir alan vardı, şimdiki belediye yönetiminin saygıda kusur etmediği zamanın belediye başkanından bu alanın okul alanına katılmasına talep ettik, “karşılığında yer isterim” cevabını alıp “kös kös” geri döndük.

Vermeden almak Allah’a mahsus…

Ha yine de bakanlık kapısını aşındırmak lazım.)

(Geçtiğimiz belediye yönetimi döneminde, MHP’li belediye başkanının CHP’li kadın meclis üyesine hitaben sesini yükseltmesini eleştirmiştim, şimdi de, CHP’li belediye başkanının AKP’li kadın meclis üyesine hitaben sesini yükseltmesini eleştiriyorum…

İktidar koltuğunun huyudur bu “yüksek perdeden konuşmak”, ne milliyetçi tanır ne de demokrat, oturanı aynı tornadan çıkmışa döndürür.)

(Belediye başkanının “Acem Hanı takası” ve “reklam şirketine ödenen bütçe” hakkındaki açıklamaları kendisinden önceki iki belediye başkanına söz hakkı doğurdu…

İki başkan çıkıp belgeleriyle derli toplu açıklama yapmalılar.)

(Belediye başkanı Temmuz ayı meclis toplantısında konak takasları ile ilgili detaylı dosyayı Eylül toplantısında açıklayacağını duyurmuştu…

Eylül geçti, Ekim geçti, Kasım geçti.

(Belediye iştiraki şirketlerin yönetim kurulu üyeleri de açıklanacaktı…

Açıklanmadı.)

Yetim hakkı yiyen kim varsa cezasını çekmeli…

Belediye başkanı bir bir açıklamalı, müfettiş çağırmalı, adliyede hesap sormalı.)