…
Çatalzeytin deki Kuğulupark, Küre Karadonu’daki şehitler duvarı,
Pınarbaşı Mirahor Ali Danişmend türbesindeki barış, dostluk, ağacı…
Vefa İstanbul’da bir semt adı mıdır?
…
Yeni bir yıl, takvimlerde rakamlar aynı sadece 3 yerine 4 yazıyor.
Her şey yeni olsa da benim hayatımda değişiklik yok. Sadece yeni bir yıla, yeni bir güne yine yollarda başlamışım.
Mutluyum, seviyorum böyle bir hayatı,
Yolum bu sefer Çatalzeytin…
Oyrak geçidinin zirvesinden inerken Dörkene (Devrekâni) ovasından Yaralıgöze bakıyorum, sisler içinde tepelerini seyrediyorum,
Hani efsane de anlatılır ya,
Çok çok eski devirlerde derler ki; Kadim zamanlarda Ilgaz ve Yaralıgöz iki kardeşmiş. Fakat pek anlaşamazlarmış. Bir gün yine büyük bir kavga etmişler ve sonsuza kadar ayrılmışlar.
Yaralıgöz, Ilgaz’a ayrılmadan evvel bir beddua etmiş.
-Başından kar eksilmesin, öyle ki kışın yağan kar ağustosta bile erimesin ve başında kurtlansın yağan karlar demiş.
“Artık pek olmuyor ama eskiler anlatır ki Ilgaz’ın zirvesinde kuytularında kar yıl boyunca kalır ve kurtlanırdı.”
Ilgaz durur mu o da boş durmamış o da etmiş bedduasını,
-EyyyYaralıgöz dilerim ki başına çöken duman hiç eksilmesin, yüzün, gözün yara bere içinde kalsın sonsuza kadar başından yeller, yüzünden yaralar, tependen duman eksik olmasın…
“Yaralıgöz ya da yelli yüz tüm yıl boyunca rüzgârıyla ve sisiyle meşhurdur.”
Şimdi iki dağın tam ortasındayım.
Arkama dönüyorum Karlı zirvesiyle Ilgaz, önümde sisli yaralı yüzüyle, yeliyle Yaralıgöz…
Seviyorum ben bu güzellikleri, hikâyeleri,
…
Çatalzeytin’in Kuğulu parkı…
Kastamonu’dan sahile ulaşmak için birçok yol var. Ama bana kalsa Yaralıgöz, Çatalzeytin’den denize kadar inip kıyıdan kıyıdan Cide’ye kadar kamp yaparak tadını çıkararak giderim.
Bozkurt yol ayrımından Çatalzeytin’e inince ilk olarak Hisar Kafede bir çay kahve molası vermek oluyor. Burası benim dostlarımla buluşma yerim. Kafenin işletmecisi Tamer Çetin yıllardır gönüllü yaptığı haberlerle, günlük paylaştığı meteorolojik raporla, uzaklardaki hemşerilerinin sürpriz doğum günü kutlamalarıyla, köyden, kentten, kardan kıştan paylaşımlarıyla Çatalzeytin’in sanal alemdeki sesi, nefesi olmuş.
Buraya uğramışsan gözüm Ergun Usta hocamı arar hemen.
Yoksa bile arar bulurum, mutlaka sohbet etmek isterim. Kendisi tek başına STK gibidir. İlçesinde ne varsa mutlaka haberi olur ve olaya müdahil olur. Sokak köpeklerini tek tek tanır. Hepsini beslemeye gayret eder.
Tosyalı olmasına rağmen Çatalzeytin’de kendisine bir hayat alanı kuran, mülkiyeci,yazar, ressam “Nevzat Sinan” emekli vali yardımcımız var.
Gerçi son kitabını “Suyun Ötesini” okuma fırsatı bulamadığım için epeyce fırçalasa da beni sever bilirim.
Ergün hocam haydi gel seninle parka gidelim bir gör nasıl olmuş diye aldı Hisar Kafenin hemen yanındaki havuzlu parka götürdü. Gelip geçtikçe gördüğüm bir yer. Köprüsünü özellikle severim. Tam bir gelin Damat dış mekân çekim yeri. Aslında değerlendirilebilir.
Ergün hocamı gören ördekler ve iki kuğu hemen koştular. Elindeki ekmekleri suya dökerken bir kısmını ayırdı. Onlar da serçe kuşlarına dedi.
Kedilerden, köpeklerden bu parkta şikâyetçi, güvercinlerin buradan ayağını kesti, bir bir avladılar, köpeklerde ördekleri kuğuları yakalarsa mideye indiriyorlar dedi.
Yol uzun zaman kısa o halde haydi Abbas vakit tamam diyerek denizin karasını, yeşilin her tonunu ardımızda bırakıp düşüyoruz yollara…
Şehitler Diyarı Kastamonu
Küre Karadonu köyünden hikâyesiz kahramanlar…
Kastamonu’dan Küre’ye giderken tam dönüş kavşağında İkizciler diye bir levha var. Yolu çok güzel, Özel İdare BSK yapmış. Ormanın ağaçların içinden kıvrıla kıvrıla gidiyor. Asfaltın bittiği yerden Karadonu köyüne dönüyorum. Az ileride Karadonu köyünün çalışkan cana yakın Muhtarı Cengiz Kaya’yı görüyorum. Son sel felaketinde hasar gören yollarının Kaymakamlık, Özel İdare başta olmak üzere tüm kurumların vasıtasıyla ve Kaymakam Muhammed Cezmi KANDEMİR büyük desteği ile yeniden yapılmasının mutluluğunu yaşıyor.
Valimize, genel sekreterimize tüm kurum ve kuruluşlarımıza köyüm adına teşekkür ediyorum diyor.
Yollar bizi Karadona köyünün merkezine getiriyor. Burasına epeyce gelip gitmişliğimiz var. Biliriz buraları.
Muhtarlığın kapısında köyden gidip çeşitli zamanlarda ve savaşlarda şehit olanların adının yer aldığı bir plaketlik var.
İsimlerin bir kısmı okunmuyor, hepsini yeniden yaptıracağım bozulmayacak şekilde diyor.
LevhalardaKüre Karadonu’dan helalleşip yollanan ve bir daha memleketine dönemeyen kahramanların isimleri yazıyor ama hikâyelerini bilmiyoruz.
Hep diyoruz ya burası bir Şehitler diyarıdır diye işte en güzel örneği karşımda.
Küre ilçemizin uzak bir köyünde muhtarın gayretleriyle bulunabilen, bilinebilen kimi Çanakkale'de, kimi Romanya'da kimi Kafkaslar da bir yerlerde kalan Kastamonulular.
Ben de bu kahramanlara, şehitlere memleketlerinden Karadonu’danbir dua yolluyorum, esen bir yele emanet ederek.
…
Pınarbaşı Mirahor’da Türbe bahçesindeki dostluğun, sevginin, hoşgörünün anıtı…
Yağmurun toplandığı bulutlar tepemde gezinirken ben de bir elimde makine tepemde dron Pınarbaşı Mirahor çöme yolunda geziniyorum.
Türbe levhasını görünce durup bir gezeyim diye kapısından içeri adım atıyorum. Bilindik bir yer her yıl Hıdrellez de mutlaka haberini okurum.
Buralılar kısaca Aldaşman türbesi dese de aslı Seyyid Ali Danişmend’dir.
“Kabristanlıkta metfun bulunan ve Peygamber soyundan gelen ve halk rivayetine göre Asar Kale'yi düşmandan aldıktan sonra burada şehit düştüğü belirtilen Seyyid Ali Danişmentin kabristanlığının bulunduğu alanda her yıl yapılan Hıdırellez kutlamaları yapılmaktadır.
Türbe içindeki bilgide Buhara’dan gelerek buraya yerleşen bir din âlimi olduğu söyleniyor. Rivayetlere göre Bursa’dameftun Emir Sultan Hazretleri’nin kardeşi olduğunun kabul edilmesi sebebiyle 14. veya 15. yüzyılda yaşadığı sanılmaktadır. Türbede Meftun olan zatın kırk yıl kadar hayvanlarla konuştuğu ve Padişah Kötürüm Bayezid’in kızının ağzında olan hastalığı tedavi ettiği anlatılır.”
Seyyid Ali Danişment Türbesinin çevresinde geziyorum. Yerde buhur-u Meryemler(siklamen) yayılmış arada birileri yalancı bahara aldanmış açmış.
Birini uzun uzun seyrediyorum. Aklıma Cemal Süreya’nın dizeleri geliyor.
“Ben seni bahara aldanmış erik ağacı kadar
Utangaç severim haberin olsun.”
…
Sonra kafamı kaldırıp yanı başımdaki karaçam ağaç
“Ben seni bahara aldanmış erik ağacı kadar
Utangaç severim haberin olsun.”
Sonra başımı kaldırıp yanı başımdaki çatal çam ağacına bakıyorum, ilk önce ikiye ayrılıp büyüdüğünü düşündüğüm ağacın aslında iki ayrı ağaç olduğunu görünce şaşırıyorum.
Harika bir sevgi, dostluk, hoşgörü anıtı adeta,
Birbirine yaslanmış sarılmış göğe doru yükseliyorlar. Güneşi ortak, suyu ortak, havayı ortak kullanıyorlar.
Bu birbirini kıskanmadan, küsmeden yüzlerce yıllık süren bir öyküdür.
Bir türbenin bahçesine en çok yakışan da bu olurdu sanırım.
…
Vefa İstanbul’da bir semt adı mı?
Beni bilenler bilir. Sonu “günü” ile biten her şeye karşı mesafeliyimdir. Ben evleninceye kadar başta doğum günü olmak üzere hiçbir “günü” nü kutlamadığımdan alışkanlığım yok diyelim.
Bir de “sevmenin günü yoktur” diye düşünüyorum.
Bu Çarşamba 10 Ocak günü Özel İdare KH Spor erteleme maçı oynadı. Ben de takımla birlikte sahada yerimi aldım. Malum bu gün “Çalışan Gazeteciler” Günüydü. Eş dosttan, iş arkadaşlarımdan hatırlayan oldu. Hepsine teşekkürü borç bilirim sağ olsunlar.
Maç sonunda Genel Sekreterimiz ve kulüp başkanımız Nida Sinsi; bir de sosyal tesislerde fotoğraf çekeceğiz dedi ben de tüm takımla birlikte yerimi aldım.
Hepimiz gibi ben de başkanı beklerken birden kapıdan üzerinde Balıkçı Şef yazılı bir pasta ve Gazeteciler günü kutlaması yazılı bir çiçek geldi.
Genel Sekreterimiz Nida Sinsi yapmış olduğu bu jestle vefanın İstanbul’da bir semt adı olmadığını hatırlattı.
Kendisine öncelikle bana bile futbolu sevdirip takım tutturup taraftar yaptığı için teşekkür etmek isterim. Futbolcu kardeşlerime de iyi günde kötü günde hep sevgilerini gösterdikleri, takım teknik yönetimi ve kulüp yöneticilerimize de her zaman her yerde daimi dostlukları için teşekkür ederim.
Ne demişler,
“Futbol sadece futbol değildir.”
Cebrail Keleş- Balıkçı Şef
10 Ocak 2024 Kastamonu