Yaz aylarının en sıcak günlerini yaşıyoruz. Eskiler buna Eyyam-ı Bahur derlermiş. Yani Ağustosun ilk yedi günü anlamında.
Her gün meteoroloji uzmanları çıkıp anlatıyor, sakın dışarı çıkmayın, bol su için. İyi de çalışmak zorunda olanlar ne yapacak onu söylemiyorlar.
Biz de bu Ağustosun en sıcak günlerinde kimsenin dışarı çıkmak istemediği zamanlarda çalışanların yanına gitmek üzere yola çıktık.
Nereye, hangi yola mı?
Ne önemi var ki, işte öylesine bir yol.
Ahmet Kutsi Tecer’in dediği gibi;
Orda bir köy var, uzakta,
O köy bizim köyümüzdür.
…
Orda bir yol var, uzakta,
O yol bizim yolumuzdur.
…
Oradaki bir köye ve oradaki bir yola asfalt nasıl atılır acaba?
Konu çok uzun ve karmaşık, Asfalt yol ne demek diye başlarsak çok uzun ve sıkıcı bir yazı olur. Neler var diye kısaca bakarsak bir kere zift (Bitüm) olmazsa olmazı, bir de mıcır vr tabi. Ayrıca onu taşıyan, seren, düzelten, sıkıştıran makineler ve bunları çalıştıran ekip.
Yani diyeceğim o ki bir asfalt yol yapımı için gereken unsurlar çok fazla ve de hepsi ayrı bir mühendislik konusu. Plan program, bütçe, alt yapının hazırlanması, uygun hava şartlarının oluşması diyerek kısa bir özet geçelim şimdilik yeter.
Birinci adımda Özel İdare taşıma ekipleri Kırıkkale Rafinerisinden “Bitüm” adı verilen asfaltın ana maddesini almakla başlıyor. Bitüm de nedir diyenler sizler de haklısınız oldukça teknik bir konu kısaca zift diyelim gitsin, herkesin anlayacağı şekilde.
Kırıkkale’den 100 derecenin üstünde tankerlerle gelen zift malzemesi, Seydiler ve Açık Maslak mevkiinde bulunan Asfalt plentleri depolarına konur. Burada yeniden ısıtılarak 140-160 dereceye çıkarılıyor.
Kullanılacağı yere göre sathi kaplama, yama, serme sıkıştırma ya da bitümlü sıcak karışım (BSK) olarak kamyonlara yüklenip yollanıyor.
Bu malzeme de alt yapısı hazırlanan köy yollarına seriliyor.
…
Yazması kolay ama yapması hiçte bu kadar kolay değil.
Bir düşünün 140-160 derece sıcaklığında zift (bitüm) yola seriliyor, hava zaten 40 derece, üstelik asfalt serilen yolun sıcaklığı 50 dereceye yakın.
Üzerinde gezerseniz ayakkabınızın tabanı erir benden söylemesi.
Kamyonların biri gidip biri gelirken beyaz yol asfaltla birlikte siyah bir renge, siyah zift kaplı yollar ise mıcırla kaplanınca bembeyaz bir görünüme dönüşüyor.
Bu öyle basit ve kolay bir iş değil. Her şeyi ile zor bir iş özellikle asfalt çalışmasında hava ne kadar sıcak olursa o kadar iyi olduğu için bu sıcakta çalışmak gerçekten çok zor bir iş.
Zaman çok önemli plentlerden gelen distiribütör içinde olan sıcak bitüm yola serilmek zorunda. Kamyonlar içinde gelen BSK serilip sıkıştırılmalı. Yoksa soğuyup katılaşırlar.
Tüm iş makineleri birbiriyle uyumlu çalışmalı ve kesinti olmaması lazım. Bunun içinde sahada ve idari olarak çalışanları yönlendirmek ayrı bir uzmanlık konusu.
Yazımız kısa, yağmurumuz bol, coğrafya çok geniş…
Asfalt yol yapmak öyle kolay değil özellikle mevsiminde yapılması lazım.
Bizim memleketin de mevsimi de belli. Herkesin 4 bizim iki mevsimimiz var. Yaz ve kış. Kışın bittiğini anlamadan yağmurlar bir başlıyor, sonrasında aniden yaz geliyor. Hava tam ısındı demişken Ağustos 15 den sonra gündüz kısa kollu gezip, akşamına soba yakıyoruz.
İşte biz de bu kısa yaz mevsimde hele böyle sıcak günlerde ne kadar çalışırsak o kadar kardır diyen Özel İdare Asfalt Ekiplerinin yanına gidiyoruz.
Ezelden beri severim iş makinelerini. Aslında hepimiz severiz, çocuklarımızın eline oyuncak olarak en çok kepçe, kamyon vermiyor muyuz?
Millet olarak nerede bir iş makinesi görsek durup seyrederiz, hatta çalışan iş makinesi seyretmek milli sporumuz sayılır. Ben de şimdi büyük bir keyifle kamyonların gelip gittiği, iş makinelerinin büyük bir uyumla çalıştığı köy yolundayım.
“Uzun yıllardır memleketimin kırsal kesimine hizmet veren bir kurumda çalışıyorum. İşimi de, hizmet etmekten büyük bir mutluluk duyduğum memleketimi de çok severim. İşim sayesindedir ki memleketimin dağını, taşını, kırsal kesimini tanımak gibi büyük bir şansa sahip oldum.”
Ben bu sebeple işimi hep sevdim.
Konfüçyüs'ün bir sözü vardır; "Sevdiğiniz işi yaparsanız, bir gün bile çalışmış sayılmazsınız".
Asfalt ustalarıyla arazide…
“Kastamonu’da bir yer”
Ekip için sıradan bir gün. Buradaki yolun 2.kat Asfalt serimini yapıyorlar.
Birol ustam, distribütörüyle getirdiği zifti (bitüm) büyük bir dikkatle seriyor, kamyon şoförleri bir bir gelip siyah yerleri taşıdıkları mıcırla beyaza boyuyorlar.
Seyin ağam (Hüseyin Buran)silindiriyle gelip sıkıştırma işlemini yapıyor.
Herkes neyi ne zaman yapacağını o kadar iyi biliyor ki kurulmuş bir saat gibi tıkır tıkır işliyor.
Bir başka zaman bir başka yerde bu sefer BSK yapım ekibinin yanındayız.
Asfalt finişeri dediğimiz kocaman bir makine var. Bedir ustam finişer opr olarak artık gözü kapalı asfalt atıyor. Finişerle kamyonların getirdiği asfalt karışımını haznesine/teknesine yüklediği BSK ile sıkıştırıp yola seriyor. Arkadan gelen Silindir Opr. Hilmi ustam da son düzeltmeleri yapıyor.
İzlemek bile insanı yorarken havanın sıcağı, asfaltın sıcağına bakarak klima gibi geliyor.
Bu sefer bambaşka bir teknik görmek için yine yola düşüyoruz.
Serme sıkıştırma ekibi yoğun biçimde çalışıyor. Ekip Başı aynı zamanda Greyder Opr. Adem Demir ve ekibi çok zıkı çalışıyor.
Sıcak asfalt malzemesini getiren kamyonlar yola serip giderken bu konuda gerçekten uzman olan greyder operatörümüz Adem Demir yola öyle ustalıkla seriyor ki ona niye finişer Adem diyorlar anlaşılıyor.
Adem Ustam lakabını sonuna kadar hak ediyor.
Bunlar Özel idarenin görünen yüzü, sahada çalışan ekipler. Bir de görünmeyen tarafı var. Bunlar da ofisinden mühendisine, etütçüsünden, kontrolüne müdüründen, şefine ve daha birçok biriminin olduğu büyük bir kurum.
Yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığımız, bizim görebildiğimiz sahada çalışan birkaç ekip. Oysa Kastamonu’nun her köşesinde iş makinaları, teknik eleman, etüt, çalışması, yıl boyu her gün her yerde çalışıyor.
Sadece teknik ekip değil kurumun başındaki Genel sekreter de her fırsatta arazide işleri bizzat yerinde görüp denetliyor.
Genel Sekreter Nida Sinsi ’ile yollarda…
Sıcak bir yaz günü bu sefer Genel Sekreter Nida Sinsi ile Azdavay yollarındayız.
Özel İdare Genel Sekreter Nida Sinsi ‘de yapılan işlerin denetimi için her an sahada. Yollara, yapılanlara, yapılmayanlara, yapılması gerekenlere bakıyor.
Coğrafya çok geniş, zaman kısa, imkânlar belli.
Elimizden gelenin en iyisini yapmak bile yetmiyor, gelmeyeni de yapabilmenin arayışı içindeyiz diyor.
Her an telefon elinde arazide bile olsa ofis işleri zaman mekân tanımıyor.
Çok çok uzaklarda orman içinde bir köy gözüküyor köyün yolu ile ilgili bir konu geçiyor.Cep telefonu uygulaması olarak geliştirilen haritasını açıp bilgi veriyor.
Orda bir köy var uzakta… Ama gitmesek de görmesek de demiyoruz. Biliyoruz, görüyoruz, gidiyoruz, çözüyoruz. Çünkü sadece o köy değil tüm köyler bizim köyümüzdür diyor.
…
Bizim memlekette, bizim yollarda, bizim için çalışan “ Sizinkiler” var.
Bence o kadar şikâyetin arasında bir teşekkürü fazlasıyla hak ediyorlar.
“Teşekkürler Özel İdare iyi ki varsınız.”
Cebrail Keleş/ Balıkçı Şef
10 Ağustos 2023/ Kastamonu