"Ödediği vergilerin nerelere harcandığını sormayan bir toplumun şikayet etmeye hakkı yoktur!"
O halde soralım bakalım.
Çok zaman geçmedi, hatırlarsınız. Hastanelerde avuç içi damar okuma cihazları vardı. Bu cihazlara avuç içimizi okutmadan muayene olamıyorduk. Şimdi bu cihazları görmüyoruz. Birden bire yok oldular. Duyduğuma göre depolara kaldırılmışlar. Cihazlar hangi nedenle alınmıştı?
Kullanımından neden vaz geçildi?
İthalatçı firma kime aitti?
Kaç adet cihaz ithal edildi?
Projenin devlete maliyeti ne oldu?
Bu işten kim yada kimler kârlı çıktı?
Sağlık Bakanlığı hastanelerdeki ihmalleri ortadan kaldırmak amacıyla 2013 yılında uygulamaya koymuştu. Kullanımı zorunlu kılınmıştı. Biyometrik Kimlik Doğrulama (Avuç içi damar okuma) cihazları şimdi depolarda çürüyor.
Danıştay'ın kararının ardından Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) 8 Kasım 2014'te uygulamanın sona erdirildiğini duyurmuştu. Ardından, cihazların ne olacağı ile ilgili bir açıklama yapılmadı. Milyonlarca dolar ödenen cihazlar depolara kaldırıldı.
Sistemin en küçük hastaneye maliyeti 25/30 bin doları bulmuştu. Tanesine 2 bin 500 dolar ödeyen hastane sahipleri, şimdi cihazları 25 dolara satacak kimse bulamıyormuş.
Türkiye'de 567 özel hastane,
70 üniversite hastanesi,
177 halk sağlığı merkezi, 707 kamu hastanesi var.
Toplam sayı şimdilik 1521 Hastane başına ortalama 10 cihaz desek 15210 cihaz eder. Tanesi 2500 dolar mış.
Kabaca 40 milyon dolar ediyor.
Şimdi bu kadar para boşa mı gitti?
Bir de yıllarca reklamı yapılan Fatih Projesi vardı. Akibeti ne oldu? Hiç merak ettiniz mi? Hani milli eğitimde çığır açacaktı! Açtı mı? Bakanın biri bu projeye 4 milyar lira ( O günün parası) harcandığını söylemişti. Gerçek rakamın 30 milyar olduğunu söyleyenler de var. Akıllı tahta, tablet ve teknik altyapıya harcanan bu para da mı boşa gitti? Her sınıfta bir akıllı tahta. Türkiyede kaç okul, kaç sınıf var? Kaç adet akıllı tahta satın alındı? Tanesi kaç TL. den toplamda ne ödendi? Akıllı tahtaların birçok okulda teknik alt yapı yetersizliği nedeniyle kara tahtaya döndüğü söyleniyor. Bu doğru mu?
MEB; Fatih projesi, EBA (Eğitim Bilişim Ağı) kapsamında, ülkemizin çok bilindik bir beyaz eşya şirketi ile Mart 2021 de 28 bin adetlik yeni bir akıllı tahta ihalesi daha imzalamıştı. Takip ettiğim kadarıyla, bu şirket; hızla ve başarılı bir şekilde bu akıllı tahtaların kurulumunu yapmıştı.
Başlangıçta ihaleyi alan firma yarım bıraktığı işi neden bitirmedi? Bu firmaya şartname gereği hangi yaptırımlar uygulandı? Ne kadar ödeme yapıldı? Neden başka bir firmaya gerek duyuldu?
2021 de ihale yeni bir firmaya verildiğine göre, bu durumda, daha önce yapılan; 1 milyon 439 bin tablet. 450 bin akıllı tahta ihalesi için harcanan milyarlar boşa mı gitti ? Bunların ne kadarını okullarımızda aktif olarak kullanıyoruz? İstediğimiz sonucu alabildik mi?
Dönemin bakanının açıklamasına göre; 4 milyar 282 milyon TL, Muhalefete göre 8 milyar TL. Bazı kaynaklara göre 30 milyar TL den söz ediyoruz. Hangisi doğru bilemem. Rakamlar o günün parası!
Devletin ihale şartnamelerini iyi bilirim. Kılı kırk yaran çok ağır hükümler vardır. Çalışma hayatım süresince, 1985-2010 yılları arasında, yüklenici firma yetkilisi sıfatıyla bir çok projede görev aldım. Firmam adına, devletin kabul heyetleriyle karşılıklı proje kabul protokollerinde yer aldım. Devletin arşivlerinde yüzlerce imzam var.
Devlet kurumlarının titizliğine bizzat tanık oldum. Benim bildiğim devlet verim alamadığı projeye para ödemez. Projenin yarım kalmasına izin vermez.
Peki bu 2 projede neden sonuca gidilemedi?
İhalelerde; proje tamamlandığında; geçici kabul ve kesin kabul aşamaları vardır. Kesin kabul aşamasından sonra şartnameye uygunluk sağlandığında, yüklenici firmaya paranın tamamı ödenmiş olur.
Yukarıda örneklerini verdiğim ihalelerde; geçici ve kesin kabul aşamalarında projenin uygunluğu neye göre onaylandı? Firmalara neye göre ödeme yapıldı?
Bu projelerde devletin zararı var mıdır? Varsa ne kadardır?
Fatih Projesinde alt yapının usulüne uygun yapılmadığı, teknik şartnameye uygun malzeme kullanılmadığı, planlama yapılmadığı, akıllı tahtalar ile tabletlerin bağlantı kuramadığı, 7 milyon öğrencinin uzaktan eğitimden yararlanamadığı iddia ediliyor. Bu iddiaları muhalefet vekilleri zaman zaman dile getiriyor. Bu tür haberler medyada da yer alıyor. Bu iddialar doğru mudur? İddialar doğru ise; Devletin kontrol ve denetim mekanizmaları neden işletilmemiştir?
Öyle anlaşılıyor ki; proje için milyarlarca TL. para harcanmış ve doğru düzğün verim alınamamış. Adeta heba olan bu büyük kaynak ile kaç fen lisesi yada meslek lisesi açılırdı? Yada kaç işsizimize iş imkanı sağlayacak fabrikalar kurulabilirdi?
Yukarıda sadece 2 örnek verdim. Umarım buna benzer başka örnekler yoktur! Biz zengin bir ülke değiliz. Carçur edecek, boşa harcayacak 1 kuruşumuz yok. İsrafa ve şatafata da tahammülümüz yok.
Savunma sanayii projerimiz gibi başarılı projelerimizi alkışlarken, yanlışı da sorgulamak zorundayız. Dün gece sabaha karşı yerli uydumuz Türksat 6 A başarıyla yörüngesine oturtuldu. Milletimize hayırlı olsun. Elbette ki gurur duyuyoruz, emeği geçenleri tabii ki alkışlıyoruz.
Doğruya doğru, yanlışa da yanlış diyebilmeliyiz.