Bir deprem konferansı düzenleyemedik

Abone Ol

Diğer illere bakıyorum da deprem konferansı düzenleyerek vatandaşı olabildiğince bilinçlendirmenin gayretindeler, kah yerel yönetimler kah sivil toplum örgütleri hummalı bir gayretin içindeler, bilim insanları bilgilerini paylaşıyorlar…

Sözüm ona biz de deprem kuşağındayız.

Misal…

“İskilip Açık Ceza ve İnfaz Kurumu” bu ayın başında konferans düzenledi, hükümlülerde deprem bilincinin oluşmasının gayretine düştü, deprem anında yapılması gerekenler uzmanlarca bir bir anlatıldı.

Komşumuz “Çerkeş”…

Bu ayın ortasında “Ülkemizin ve İlçemizin Deprem Gerçeği” konuşuldu, “Çankırı Belediyesi” ve “Çerkeşliler Sosyal Kültürel Yardımlaşma Derneği” işbirliğinde, Ankara Üniversitesi akademisyenleri konuştu.

“Konyaaltı Belediyesi” konferans düzenledi, Kıbrıs’ın “Lapta-Alsancak-Çamlıbel Belediyesi” tarafından düzenlenen toplantıda “Acil Yardım Organizayonu İvedilikle Oluşturulmalı” dendi, “Tarsus Belediyesi” hakeza…

“Turgutlu Belediyesi” Prof. Dr. Ahmet Ercan’ı konuk etti konferansında.

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi “Deprem ve Niğde’nin Depremselliği Konferansı” gerçekleştirdi…

Liseli öğrenciler bilinçlendirildi.

Örnekler çok…

Kastamonu’da yok.

Şehirlimizden kırsaldaki vatandaşımıza, 7’den 70’e, okurumuzdan okumaz yazmazımıza kadar…

Deprem bilincimiz zayıf.

“Ölü faylar, diri faylar, yenilenen deprem haritası…”…

 Bihaberiz.

6 Şubat’ın üzerinden kaç gün geçti?..

Vatandaşı bilinçlendirmek namına zerre emek ortaya koymadık.

Kamu kurumları kendi aralarında toplandılar durdular…

Deprem sadece kamuyu mu vuruyor?

Vatandaşın içinde olmadığı bir deprem hazırlığı ne ölçüde fayda getirir?..

Çok mu zordu bir akademisyeni davet etmek, olabildiğince vatandaşı yerinde bilgilendirmek, verilen bilginin basın yoluyla yayılımını yapmak?

Seçim düzlemine girmişken…

Siyasi partilerin bile görmezden gelmesi bu aciliyeti hakikaten tam bir “ders”.

Bugün konuşulmayacak da ne zaman konuşulacak?..

Üstelik tek riskimiz “deprem” değilken, “sel” ve “heyelan” başta olmak üzere envai risk kapıda sırasını beklerken.

Not: Kışla Parkı’nın “yenilenecek”…

Belediye ihaleye çıktı.

13 kalem iş yapılacak…

4 kalem “beton-kalıp” işi, 6 kalem “andezit” işi, 2 kalem “parke” işi, 1 kalem “toprak kazılması” işi.

“Beton park”…

İhalenin kapsamına bakılırsa.

Aralara “çiçek böcek” besbelli…

Asli unsur “beton”.

Kışla Parkı’nı “otopark” olarak değerlendiriyordum…

Bundan sonra “beton otopark” demeli.

Vatandaş betona ayağını basacaksa, çimento soluyacaksa, toprağa hasret kalacaksa…

Parkta işi ne?

Biraz daha açalım konuyu…

“Beton” haricinde bir park anlayışımız, ufkumuz, vizyonumuz yok mudur?