Karaciğer, sayamayacağınız kadar fazla süreç için ana merkezdir. Listemize protein, yağ ve karbonhidrat metabolizması, kan hacmi düzenlemesi, bağışıklık sistemi desteği, büyüme sinyal yollarının hormon kontrolü, lipit ve kolesterol dengesi ve bir çok mevcut ilaç ve zehir gibi sizin normal vücut kimyanıza yabancı olan bileşiklerin parçalanması dahildir.
Makro besinlerin (protein, yağ ve karbonhidrat) işlenmesi ve metabolizması, yukarıda belirtilen süreçleri yürütmek için gereken enerjiyi sağlar ve bu nedenle karaciğerin en kritik işlevleri arasındadır.
Dahası, karaciğer glikozu yani şekeri birleştirip daha büyük bileşikler halinde depolayabilir. İhtiyaç durumunda ise bu depo bileşikleri parçalayarak tekrar enerji üretimi için kullanılacak glikoza dönüştürebilir. Bu özellik basit gibi görünse de insülin hormonunun vücut içerisinde düzenlenmesinde oldukça önemlidir. Karaciğer hastalığına sahip kişilerde %25 oranında tip 2 diyabet görülmesi, karaciğerdeki insülin düzenleyen mekanizmanın bozulmasına bağlı gelişmektedir.
Karaciğer, kan yolu ile taşınan yağ asitlerinden enerji elde eder. Enerji elde etme işlemi sırasında ise ortaya zararlı ve doku bozunması yaratan bileşikler çıkar. Aynı zamanda bu bileşiklerin temizlenmesi de karaciğerin görevidir. Bunu karaciğerin detoks etkisi olarak düşünebilirsiniz. Detoks yapmak, sağlıksız bir karaciğeriniz varsa bu nedenle bir işe yaramayacaktır. En önemli detoks yöntemi, karaciğerin sağlığının korunması veya yeniden sağlanması ile olur.
Depo alanı dolunca doğal olarak karaciğer, fazla yağı depolanması için diğer dokulara gönderir. Bu fazla yağlar deri altında ve iç organların çevresinde birikmeye devam eder. Ta ki, siz sağlıklı bir hayat tarzı edinerek yağ dengenizi korumaya karar verene dek.
Son olarak, karaciğer kanda salgılanan proteinlerin çoğundan, enerji için amino asitlerin (proteinlerin yapı taşları) işlenmesinden ve üre metabolizması şeklinde protein bozunmasından kaynaklanan azotlu atıkların atılmasından sorumlu olduğu için protein ve amino asit metabolizmasının da önemli bir işleyicisidir. Üre metabolizması deyince kulağa çok yabancı geliyor değil mi? Aslında vücutta üretilen toksik bir madde olan amonyağın, daha az toksik bir madde olan üreye çevrilmesi ve bu ürenin kana verilerek böbreğe gönderilmesi sürecidir. Oradan da idrar ile vücuttan atılır. Bakın, karaciğeriniz ile böbreklerinizin ne kadar yakın çalıştığını da biliyorsunuz artık.
Siz de artık karaciğerinizin sağlığının hayat sağlığınız olduğunu fark ettiniz ve bilinçli bir hayat yaşamanın elinizde olduğunu biliyorsunuz.
Ben de karaciğer hastalıklarında medikal beslenme tedavisi ile bu süreçte size yol göstermek için varım. Sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.