Devlet büyükleri Anıt Mezarı
Anıtkabir
Ankara yollarındayız.
Kastamonu’dan sonrası değilse bile Ilgaz’ın son seyrettiğim noktasında İndağı’nda başlar benim gurbetim. Dağlarda orman gökyüzünde mavilik eksilmeye başlar. Düzleşir o mor renkli kıvırılarak içinden geçtiğim sınırları ormanla çizilen yollar.
Çankırı’dan sonrası dümdüz ovada sararmış, kahverengi tarlalar arasında tırmanırım Baykuş boğazına, hiç değilse dağ, toprak ve de ağaç vardır. Mola veririm kısacık da olsa çeşmesinden su içip, bir bardak çayın yanına kalecik ekmeğini katık ederim.
Torunum Ilgaz bekler beni, o yüzden acele etmek lazımdır, ne kadar erken varırsam birlikte geçireceğimiz o kadar fazla zamanımız olacaktır. Giderim uzun ince yoldan o büyük şehre. Akyurt sonrasında artık Ankara içinde akan o araç nehrine kavuşur yolum. Tüm akan sular bir yerde buluşur ya denizle işte öyle bu yol da bizi kavuşturur beton denizine.
Çok geçmeden kendimizi bir beton denizi içinde yüzen motorlu taşıtlar sürüsünün parçası olarak buluruz.
Başkenttir burası, Bozkırın ortasında sıfırdan var edilen bir şehir. Memur şehridir, devletin tüm kurumlarının olduğu yer dolayısıyla memleketin neresinde yaşarsan yaşa mutlaka yolun düşmüştür buraya.
Ankara’yı herkes farklı tarif eder. Kaç kişi yaşıyorsa kaç kişi gelip geçmişse o kadar da tarifi vardır.
Benim tarifimde ormanın, Ilgaz’ın mavi gökyüzünün olmadığı, kışın ayazı, yazın yakıcı sıcağı ve çocukluğumdaki hastane günleri gelir.
Yılmaz Erdoğan tarifi bana da uyar,
Sisli
Binalar...
Alnının ortasında
Ciddi bir devlet asabiyeti...
İyi bir gelecek iyi ve güzel eğitilmiş çocuklarla olur.
Ankara’da beton ormanında güvenli bir sığınak olarak gördüğüm kızçemin evine gidip torunum Ilgaz’la kreşinde buluşuyoruz.
Benim çocuklarım artık orta yaş gurubuna girdiklerinden kreş, okul gibi kavramlardan epeydir uzak kaldım. Torunlarım büyüdükçe onlarla yeniden eğitime başlıyorum. Şimdilik kreşdeyiz.
Yaşlı, huysuz bir ihtiyar olduğumdan gelecek nesille aram çok da iyi değil, özellikle sosyal medyada gördüklerim, haberlere yansıyanlar ve sokaklarda denk geldiklerime bakarak çok da umutlu değildim.
Ama torunumun kreşinde onlarla biraz vakit geçirince bu algım yıkıldı.
Ağaç yaşken eğilir derler ya işte öyle bir anda bu çocuklar öyle güzel eğitim alıyorlar ki, özellikle zorlama, dayatma olmadan, korkutmadan.
En çok dikkatimi çeken şey de burada insani ilişkiler konusunda eğitilmeleri. İki kere iki 4 eder mi etmez mi onu nasılsa öğrenirler, iyi bir matematikçi değil asıl sorun iyi insan olmak. Örneğin çocuklar kimseden izin almadan kimsenin eşyasına dokunmuyor, sevgiyle yoğruluyor, şekilleniyor. Birey olmanın kurallara uymanın birlikte yaşamanın temel değerlerini öğreniyorlar.
Özür dilemeyi, empati yapmayı biliyorlar.
Devlet büyükleri Anıt Mezarına ziyaret…
Buraya kadar gelmişken hafta sonunu değerlendirmek, ailemizle güzel vakit geçirmek lazım diyerek geçtim bilgisayarın başına, denizde yapamadığım sörfün en alasını nette yapmaya başladım. Ankara’da ne yapılır nereler gezilir diye şöyle bir sosyal medya gezintisi yaptım. Birçok öneri vardı.
AVM ler, kafeler, lüks yerler hiç bana göre değil.
Ailecek bizim gezmede birinci kriterimiz; hem bilgi, hem kültürümüzün artacağı, kaliteli zaman geçirip ileride hatırlanacak güzel anılar biriktirmek olduğundan ilk tercihimiz Anıtkabir oldu.
Ara tatilin son Pazar günü, çıktığımız Anıtkabir yolunda öyle yoğun bir trafik vardı ki. Zorlukla ulaştığımız giriş kapısındaki kuyruk metrelerce uzayıp gidiyordu.
Soğukta torunla bu kadar uzun beklemek mümkün olmadığından hemen yakınındaki Devlet Büyükleri Anıt Mezarına çevirdik yönümüzü de yolumuzu da.
Burası Atatürk’ün diktiği çınar ağaçlarının altında kalabalıktan uzak, sessiz sakin huzur dolu bir yer.
“Devlet Mezarlığı, Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanları ile Türk Kurtuluş Savaşı sırasında en az tümen komutanlığı yapmış 61 komutanın mezarlarının yer aldığı, 1988 yılında hizmete açılmış "anıt-park" niteliğindeki mezarlıktır
Devlet Mezarlığı'nda yer alan müzede defnedilen Cumhurbaşkanları ve Kurtuluş Savaşı Komutanlarına ait eşyalar, resimler ve dergiler sergilenir.
Karadeniz Havuzu 1931 yılında Atatürk tarafından yaptırılan "Karadeniz Havuzu" adlı havuz, Devlet Mezarlığı inşaatı sırasında restore edilmiştir. Çevresi, dinlenme havuzu olarak kullanılmaktadır.”
Ülkemize hizmet eden devlet büyüklerinin anıt mezarlarını ziyaret edip ruhlarına birer Fatiha okuduk. Eski başbakanlarımızdan Bülent Ecevit ve onunla bir ömür boyu bir yastığa baş koyan eşi Rahşan Ecevit’i aynı kabirde bir arada görünce, iki insanın bu dünyada başlayan bir ömür boyu süren ve ölümünde bile aynı toprağa yatışlarındaki o asil aşkına bir kez daha şahit olduk.
Atamızın huzuruna çıkmak…
Pazar günü yoğunluktan gidemediğim ve içimde ukde kalan bir Anıtkabir ziyaretim vardı. Torunu kreşe teslim edip Kastamonu’ya doğru yola çıkarken, hazır ara tatil bitmişken, hem de hafta içi nasılsa daha sakin olur diyerek haydi dedim hanıma “-Atamızın huzuruna gidiyoruz.”
Yine trafik yine giriş kapısındaki yoğunluk sonrası kontrol noktasına gelince araçla girmenin bazı kuralları var lütfen araçtan inip bagajı açın dediler.
Basın yazısını görünce;
-tripot var mı?
- var.
-Kamera var mı?
-Var.
- Dron var mı?
-Var.
-Hepsini emanete alacağız, bagaja bakalım ohoooo bunlar da nedir?
-Olta, testere, nacak, çıra, odun, balık ekipmanları vs vs vs…
-Beyefendi, tüm bunları emanete almamız 1 saat sürer en iyisi sen çık sıradan geri dön dışarı aracı park et sadece fotoğraf makinenle gir içeri.
Bana da mantıklı geldi. Hemen sıradan çıkıp birkaç tur atıp bulduğum ilk boş alana park edip tekrar geldim. Elimde sadece bir makine bir de lens var.
Güvenlik kapısından Aslanlı yola doğru yürümeye başladık.
Yürüyecek miyiz onca yolu aracımız da yok derken ilk gördüğümüz askere sorduk, tüm askerler gibi güler yüzlü sevecen şekilde cevaplandırdılar.
-Her 10 dakikada bir ring var bekleyin durakta hemen gelir dediler.
Atamızın huzuruna Aslanlı yoldan yürüyerek başladık.
Anıtkabir hakkında bilmemiz gerekenler…
“Anıtkabir, Ankara'nın Çankaya ilçesinde yer alan ve Mustafa Kemal Atatürk'ün anıt mezarını içeren komplekstir. Emin Onat ile Orhan Arda'nın tasarımı olan Anıtkabir'in 1944'te başlanan inşası 1953'te tamamlanmıştır. Anıt mezar binası başta olmak üzere çeşitli yapı ve anıtların yanı sıra Barış Parkı olarak adlandırılan ağaçlık alandan oluşur.”
Bir süre önce Hürriyet Gazetesinden Kastamonu’ya geldiğinde tanışma şansına eriştiğim gazeteci Zeynep Bilgehan Anıtkabir hakkında çok bilgilendirici bir röportaj yapmıştı. İşte o yazıdan birkaç satır;
“Anıtkabir’i her gün binlerce kişi ziyaret ediyor. Peki, Anıtkabir’in tarihini ve özelliklerini ne kadar biliyoruz? Ömer Arda, bu konuda bir rehber olması amacıyla yüksek mimar restoratör Seda Özen Bilgili ile birlikte 2021 yılında ‘Mimari Anılarıyla Anıtkabir’ isimli bir kitap hazırlamış. Kitapta Anıtkabir’in yapım süreci, mimari öğeleri, kullanılan malzemeler, yapı inşa edilirken hazırlanılan bazı eskiz ve perspektifler bulunuyor. Bir sonraki ziyarette sadece bakmamak, görmek için özet bir rehber:
24 ASLANIN SIRRI: Gelenler Aslanlı Yol’dan yürüyerek Anıtkabir’e yaklaşır. Bu yolun iki tarafında 24 adet aslan heykeli bulunur. Aslanlar Anadolu tarihinde büyük bir yeri olan Hititlerin aslan formuna göre yapılmışlardır. Aynı zamanda Orta Asya’dan göç etmiş olan 24 Oğuz Türk Boyu’nu temsil ederler. Yol, taşlıdır ve arada çimler vardır. Ziyaretçiler düşmemek için başı öne eğik saygıyla yürürler. İki tarafındaki ardıç ağaçları doğal bir çit oluşturur; soldaki mozoleyi küçük görünmesin diye kamufle eder. Ziyaretçiler son ana kadar mozoleyi görmezler. Tören alanının sonunda mozole muhteşem ihtişamı ile ortaya çıkar.
KULELERİN ANLAMI: Anıtkabir’de Atatürk İlkeleri ve Kurtuluş Savaşı’nı temsil eden 10 kule vardır; Hürriyet, İstiklal, Mehmetçik, Müdafaa-i Hukuk, Zafer, Barış, 23 Nisan, Misak-ı Milli, İnkılap, Cumhuriyet Kuleleri.
ÇANKAYA’YA BAKAN AÇIK PENCERE: Mozolenin içinde altın mozaikler vardır. Mermerler Türkiye’nin en önemli bölgelerinden gelmiştir. Lahit Osmaniye’den gelmiş 40 ton ağırlığında, vişne rengi yekpare mermerdir. Dışarısı klasik kolonlarla çevrilmiştir. Karşısındaki açık pencere Çankaya’ya bakar.
Anıtkabir’deki demir döküm elemanların her noktası bir detaydır. Meşaleler, silah tutan nöbetçi gibidir. Arkadaki parmaklıklar İtalya’da yaptırılmıştır. Kirişlerin hepsi Türk motifleri, desenleriyle süslüdür. Çatıdaki mızraklarda Türklerin göçebe dönemindeki çadırlardan esinlenilmiştir.
KONTROLÜ İLK KADIN İNŞAAT MÜHENDİSİ Anıtkabir’in inşaatı sırasında Türkiye’nin ilk kadın inşaat mühendisleri mezun oluyor. Bunlardan biri Bayındırlık Bakanlığı’nda çalışıyor; Sabiha Rıfat Gürayman. Devlet adına inşaatın kontrollerini yapıyor.
…
Atamın huzurundayım.
Arkamda yanımda etrafımda yurdun her yerinden gelmiş yüzlerce kişi var.
Kimse kimseyi tanımasa da ortak duygu Atamıza olan sevgi, saygı.
Elimizi açıp bir dua okuyor ruhuna yolluyoruz.
Alanda fotoğraf ortak dil olunca hemen kaynaştığımız biriyle konuşuyoruz. Hava kuvvetlerinden emekli bir ordu mensubuymuş. Kastamonuluyuz deyince yazları Cide’de kaldığını ve Karadeniz’e ve Kastamonu’ya hayranlığını dile getiriyor.
Ziyaret sonrası tekrar yola düşüyoruz.
Geride o beton denizi, önümüzde ovalar, gökyüzünde gri puslu bir hava var. Yollar aşılıyor uzak denilen mesafeler bir bir bitiyor akşamüstü İndağından aşağı sallanırken hanım işaret ediyor,
-Bak senin memlekete,Ilgaz’ına geldik.
Cebrail Keleş-Balıkçı Şef
18 Kasım 2024 Ankara-Kastamonu