TOPLUM ve GELECEK İÇİN DÜŞÜNMEK...
Merhaba dostlar. Geçen hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz. En son Doğanyurt ilçemize göz atıp Cide sınırımıza gelmiştik.
Öncelikle serinin önceki iki yazısını okumadan bu yazıyı okuyacaklar için küçük bir notu, konunun yanlış anlaşılmaması adına buraya bırakalım.
Bu yazı dizisinde deniz ve sahil turizmine yönelik fırsatlarımızı inceliyoruz. Ve bunu yüzeysel bir bakışla yapmaya çalışıyoruz. Konuya vakıf olabilmek ve derinlemesine bir farkındalık oluşturabilmek adına aşama aşama gitmek zorundayız. Yani öncelikle yüzeysel genel bir değerlendirme yapacak, sonrasında bölge ve noktasal olarak detaylı incelemeler ile coğrafyamızı turizm fırsatlarımız açısından anlamaya çalışacağız.
Bu nedenle incelemeye çalıştığımız ilçelerimizde özellikle iç kesimlerde kalan birçok konu ve değerimize bu yazı dizisinde yer vermedik.
Zamanla, sırasıyla coğrafyamızın en küçük detaylarına kadar inecek, her bir değerimize dokunmaya çalışacağız...
Cide ilçemiz, özellikle deniz ve sahil turizmi açısından Kastamonumuzun en güçlü ilçesi durumunda. Bu ilçe sınırlarımız içerisinde oldukça güçlü, ancak önemini kavrayamadığımız, atıl vaziyette duran muhteşem değerlerimiz var. Şimdi sırasıyla bunlara bir göz gezdirelim.
Cide ilçe sınırlarına girdikten hemen sonra tarihi Fakaz (İlyasbey) Köyümüz karşılıyor bizleri. Fakaz 3 nokta kalesi, tarihi evleri ve de tarihi Karadeniz Teknesi ile adeta bir müze köy görünümünde.
Her gittiğimde biraz daha yokluğa doğru yol aldığını gördüğüm Mahir Bey Konağı ve sahilde bir şekilde korunmaya çalışılmış ancak bir yandan da bir köşede kaderine terkedilmiş vaziyette duran tarihi Karadeniz Motoru, açıkçası benim yüreğimi sızlatıyor.
Devam edelim. Fakaz’dan biraz ileride, yüzlerce, binlerce yıl,t Karadenizde yelken açan teknelere, gemilere yol göstermiş olan meşhur Kerempe Burnu ve 140 yıllık tarihi ile Kerempe Feneri yer alıyor.
Bana göre Kerempe feneri, Kastamonumuzun sahildeki en kıymetlileri listesinde ön sıralarda yer alan, yer alması gereken bir değer. Bugün öylece atıl vaziyette farkedileceği günü bekliyor.
Bu mekan, bir köşesinde mini bir müze ile, kafe restoran olarak pekala değerlendirilebilir, Kastamonu Turizmi’ne kazandırılabilir.
Ne demiştik; turizm hikaye demektir. Kerempe’nin hikayeleri anlatmakla bitmez...
Kerempe’den sonra biraz yol alıyoruz ve Akbayır (Gilivri) Köyüne geliyoruz. İşte burada tam bir hazine var kıymetini bilemediğimiz, bilmediğimiz. Çoban Kalesi. Muhteşem bir yer. Tarih ve doğanın işbirliği ile ortaya koyduğu müthiş bir güzellik.
Ben burayı ilk gördüğümde anladım, bizim turizmin T’sinden bile haberdar olmadığımızı. Böylesine bir güzelliği kendi halinde yok olmaya terkettiğimize inanamadım.
Evet, Çoban Kalesi Gilivri ve Güble köylerimiz arasında, Gilivri sınırları içerisinde yer alan mini bir kale yarımada. Üzerinde yer alan tarihi surlarından anlaşıldığı üzere burası muhtemelen bir kıyı karakolu olarak hizmet görmüş zamanında.
Şimdilerde ise, doğal dokusu ve tarihi kimliği ışığında gerçekleştirebileceğimiz akıllı, mütevazi bir proje ile Kastamonu Turizmi’ne kazandırabileceğimiz çok önemli bir fırsat olarak önümüzde duruyor.
Yalnız acele etmeliyiz. Surların önemli bir kısmı çok yakın zamanda yıkılma tehlikesi altında. Acilen sur diplerinin desteklenerek önlem alınması gerekmekte.
Bu arada Akbayır (Gilivri) ve Çayyaka (Güble) köylerimiz de sakin, huzurlu birer balıkçı köyü. Kastamonu Turizmi yolculuğumuzda Çoban Kalesi sayesinde konuklarımızın mola ve konaklama yeri olabilir.
Serinin önceki iki yazısında da vurguladığımız gibi, Kastamonumuza dair yapacağımız “Turizm” planlamasında, kesinlikle bölgenin doğal tarihi ve kültürel kimliğini korumayı garanti eden kurallar belirleyip o doğrultuda eylemde bulunmalıyız.
Noktasal yoğunluğu değil, genele yayılan nitelikli çoğunluğu hedeflemeliyiz.
Açgözlü bir bakışla değerlerimizin bir an önce dibini sıyırmayı değil, gelecek nesillerin de (ki onlar bizim torunlarımız) ulaşabileceği, görebileceği ve faydalanabileceği şekilde koruyan, sağlamlaştıran ve aktaran bir misyonla bugüne iktisadi bir kazanım sağlamanın bir anlamda anayasasını oluşturmalı ve ondan sonra bütüncül bir yaklaşımla harekete geçmeliyiz.
Bu açıdan bilinçli bir toplum en büyük ihtiyacımız.
Özür diliyorum, belki bana kızacaksınız. Ancak söylemek zorundayım. Bugün ülkemiz genelinde bize dair sayıları yaklaşık bini bulan derneklerimizin ortaya koyduğu, koyabildiği ne var? Kartvizit ve tabela dernekçiliğinin ötesinde ne hizmetleri var? İstisnaları ayrı tutuyorum. Burada amacımız genel bir değerlendirme yapmak. Yaklaşık bin derneğin içinde on derneğin hizmet üretmesi, Kastamonu dernekçiliğinin başarısını göstermez bize.
Toplumsal gelişimin en büyük sorumluluğu STK’larındır. Hiçbir toplum dışarıdan ya da tepeden düzeltilemez. Ancak toplum kendi kendisini düzeltip geliştirebilir. Bu açıdan STK’lar doğru kullanıldığında çok ama çok önemli bir araçtır.
İşte STK’larımıza bir fırsat. Köyünüzde, ilçenizde, mahallenizde, her nerede ve neresi için örgütlenmişseniz, bölgenizin turizm ve turizmi destekleyecek geleneksel doğal üretim potansiyelini araştırıp canlandıracak projeler üretin ve uygulayın...
Evet geldik Cide merkeze. Yazının başında da belitrmiştim sanırım. Cide ilçemiz Sahil ve Deniz Turizmi açısından Kastamonumuzun en güçlü fırsatlara sahip kenti. Elimde istatiksel bir veri yok ancak gözlemlerim ışığında, yaz aylarında Kastamonu Sahilimizdeki toplam hareketin çok büyük kısmı Cide ilçemizde gerçekleşiyor.
Ancak bu hareket, ne kadar verimli değerlendirilebiliyor diye sorarsak, cevap pek de bizi mutlu etmeyecektir sanırım...
İşte belki de tüm Karadeniz sahilinin birkaç yıldızından birisi olan Gideros.
Gideros’u hakkıyla değerlendirebiliyor muyuz sizce? Tabi ki hayır...
Şimdi sizlere Ginolu’dan Gideros’a bir hat çizeceğim. Hayal edin lütfen...
Tarihi konsept ile yapılmış tekneler ile Gideros Koyu’ndan çıkıyor ve hat üzerindeki önemli tarihi noktalara uğrayarak Ginolu Koyu’na ulaşıyorsunuz. Aynı şekilde bunun tam tersi. Ginolu’dan Gideros’a.
Bu konsept içerisinde yol üzerinde konaklama ve kafe-restoranlar da molalar veriyorsunuz.
Hayal edin...
Gerçekleştirmenin en temel adımı hayal etmektir...